Koncuk, yaptığı yazılı açıklamada, Türk Eğitim-Sen'in Danıştay 8. Daire'ye yaptığı başvurucu sonucu sözlü sınav aşamalarında başarısız sayılan adayların yeniden başvuruda bulunabilmeleri için ciddi zaman sınırlamasıyla karşı karşıya kalmalarına sebebiyet veren Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin durdurulmasına karar verildiğini belirtti.
Genel Başkan Koncuk, Resmi Gazetede yayımlanan 7 Şubat 2015 tarihli ve 29260 sayılı yayımlanan Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin "Doçentlik Sınavı" başlıklı 6. maddesinin 6. fıkrası ve 20. fıkrasının içeriğine dair bilgi verdi.
Türk Eğitim-Sen'in Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin 6. Maddesinin 6. fıkrasında ve 20. fıkrasında yer alan bazı ibareler nedeniyle Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtıklarını vurgulayan Koncuk, "Danıştay 8. Dairesi'nin 2015/4063 E. sayılı ve 12.10.2015 tarihli kararı ile eser incelemesi veya sözlü sınav aşamalarında başarısız sayılan adayların yeniden başvuruda bulunabilmeleri için ciddi zaman sınırlamasıyla karşı karşıya kalmalarına sebebiyet veren bu yönetmeliğin, bahsi geçen ibarelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir" ifadesini kullandı.
Kararın gerekçesine ilişkin ise Koncuk, şu bilgileri verdi:
"Doçentlik Sınav Yönetmeliği'nin Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılması ve Yönetmelik hükümlerinin yürütülmesi yetkisinin de Yükseköğretim Kurulu Başkanında olduğu hesaba katıldığında ayrı bir tüzel kişiliği olan Üniversitelerarası Kurulun bu Yönetmelikle bağlı yetki içerisinde tutulması, yetki kurallarına ve hukuka uygun olmayacaktır. Her ne kadar doçentlik sınavı ile ilgili 2547 sayılı yasada Yükseköğretim Kuruluna verilen yetki genel bir yetki olsa da Üniversitelerarası Kurulun görev ve yetkilerini belirleyen özel ve yasal düzenlemeler karşısında Yükseköğretim Kurulunun anılan alanda (başarısız olan adayların hangi dönemlerde başvurabileceği) düzenleme yapılabileceğinin kabulü mümkün değildir.
Diğer yandan Üniversitelerarası Kurulun dava konusu yönetmeliğe olumlu görüş vermesiyle kanunda geçen bu yetkiden feragat etmesi düşünülemeyeceği gibi bu yetkinin devri için de açık bir yasal düzenleme gerektiği de tartışmasızdır."