Diyetisyen Mine Şatana, zayıflamak için yapılan diyetin ve sporun kişiyi halsiz depresif bir ruh haline taşıması durumunun bir yerlerde yanlış yapıldığının habercisi olduğunu söyledi.
Şatana, zayıflama diyetini karar verildiği anda uygulamaya başlamanın doğru olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Bu süreci, sonunu beklediğiniz işkence haftaları gibi değil, doğru beslenme yolunda bir fırsat gibi görün. Uygulayacağınız beslenme programı kendinizi daha enerjik, hafif, mutlu ve keyifli hissettirmelidir. Eğer zayıflamak için yaptıklarınız sizi mutsuz ve halsiz yapıyor, depresif bir ruh haline getiriyorsa bir yerlerde yanlış yapıyorsunuz demektir.“
KARBONHİDRAT TÜKETİMİ GEÇİCİ MUTLULUK VE SONRASINDA PİŞMANLIK SEBEBİDİR
Karbonhidrat tüketiminin kişinin enerjisini düşürdüğünü söyleyen Mine Şatana, bu durumun yemek sonrası uyku haline ve çok çabuk acıkmaya neden olduğunu belirti. Çikolata ve şeker, hamur işi yedikten sonraki ilk 5 dakikalık haz ve sahte mutluluk; sonrasında enerjisiz, mutsuz ve vicdan azabı duyulan bir-iki saate mahkûm eiyorsa önemli olduğunu anlatan Şatana, sözlerini öyle sürdürdü: "Beslenme programınızı da hayatınıza dair aldığınız kararlar gibi yönetin, sakıncalı olduğunu bildiğiniz bir şeyi yerken yarım saat sonrasını ve sonuçlarını düşünün. Bu siz de kontrol duygusunu geliştirecektir. Bu sayede istediğiniz yiyecekten tadımlık, az miktarda yeme başarısı gösterecek ve kendinizi takdir etme şansını yakalayacaksınız. Sevdiğiniz yiyecekten tam porsiyon yediğinizde de tadımlık aldığınızda da aynı keyfi yaşarsınız, miktarın fazlalığının lezzete bir katkısı olmayacaktır.”
Şatana, zayıflamaya çalışırken yasaklar koyulmaması gerektiğini ifade ederek, açıklamasına şöyle devam etti;
"Unutmayın ki hiçbir yasak uzun süreli devam edemez. Zayıflamaya çalışırken kendinize yasaklar koymayın. Kısıtlayın evet, ama yasaklamayın. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki yasaklar arzu doğurur. Birçoğunuzun başına gelmiştir, zayıflamaya çalışırken sadece yasak olduğu için, daha önce hiç aklınıza gelmeyen yiyecekleri canınız ister. Düşünmeden yediğiniz her şey, sonrasında pişmanlık ve vicdan azabına dönüşür. Başaramama psikolojisine kapılır, motivasyon ve kendinize güveni kaybeder, bir başka pazartesiye bırakırsınız, başlayıp da tamamlayamadığınız zayıflama diyetinizi."
BAŞARILI OLMAK İÇİN ÖNCE İNANMAK ZORUNDASINIZ
Zayıflamaya çalışırken başarı için inanmanın, kendine güven duymanın ve makul hedefler koymanın (haftada yarım ya da bir kilo) önemine de işaret eden Şatana, sözlerine şöyle devam etti: "diyetinizin kalori içeriği kadar belirleyicidir. Kendinizi zayıflama değil, sağlıklı beslenme programı içinde düşünün. Sağlığınız için, günlük beslenmenizde zararlı yiyecekleri uzaklaştırıp, faydalı olanlara yer verin ve düzenli bir aktivite programı yürütün. Unutmayın ki aslında insan vücudu ideal kiloda kalmak üzere programlanmıştır. Biz dışardan yaptığımız yanlış müdahalelerle; hareketsiz yaşayarak, katkı maddeli, şekerli ve yağlı yiyeceklerle beslenerek bu düzeni bozuyoruz."
Sağlıklı olmanın genel bir iyilik hali olduğunu anlatan Şatana, şöyle konuştu: "Bunu sağlamak için beslenme, spor, uyku düzeni, ruh hali; bunların hepsini bir düzen içinde yürütmelisiniz. Kilo problemi birçok hastalığın temelini oluşturur. Vücudunuzu dişlileri olan bir makine gibi düşünün, bu dişlerden birinin bozulması tüm mekanizmanın etkilenmesine neden olur. Tam olarak yapmanız gereken içinizden gelen sesi dinlemektir. Bedenimiz bize doğru sinyalleri yolluyor, biz onları duymazlıktan geliyor ya da yanlış yorumluyoruz. Örneğin yemek esnasında doyduğumuzu fark ediyor, ama yemeğe devam ediyoruz. Yürüyüşten sonra kendimizi çok iyi hissediyor ama devamını getirmiyoruz."
Yaşam kalitesi yükseltilmeye çalışılırken bunu beslenmeye de yansıtmak gerektiğinin altını çizen Şatana, şunları söyledi: "Kaliteli beslenin, yediğiniz herhangi bir yiyeceğin lezzeti, aldığınız kaloriye değsin. Lezzetli, sağlıklı ve iyi koşullarda hazırlanmış bir yiyeceğin kalorisi daha kolay tolere edilir. Ancak sadece aç olduğunuz için önünüze gelen bir yiyeceği lezzetine odaklanmadan yediğinizde, öncelikle beyin, sonrasında mide olarak doymaz ve kalori hakkınızı da hak etmeyen bir yiyecekle harcamış olursunuz." Besin seçiminde kalitenin önemli olduğunu anlatan Şatana, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hiçbir şeyi aceleye getirmeyin, ayakta atıştırmayın, tadını çıkarın. En küçük öğününüz bile şölen havasında geçsin. Tek başınıza yemek zorunda kalsanız dahi, özenli bir sofra düzeni hazırlayın ve yediklerinizin sadece midenize değil, ruhunuza da hitap etmesine özen gösterin. Unutmayın, beyniniz doymadan, midenizi doyuramazsınız. Acıkmadan yemeyin ve açlıktan korkmayın. Tok hissettiğinizde öğün atlayabilirsiniz. Zayıflamak için az da olsa sürekli bir şeyler yemek gerekmez, bu yanlıştan kurtulun. Öğün sayısı ve sıklığı herkesin ihtiyacına göre değişir, kendinizi kalıplar içine hapsetmeyin. Az yediğiniz öğünlerden sonra kendinizi takdir edin ve gurur duyun. Bu kendine güven duygusu, yemekten alacağınız hazdan çok daha fazlasını sağlayacaktır; bu mutluluğu yemeği bitirmeye çabalarken yok etmeyin."
ZAYIF OLMAK İÇİN DİKKAT EDİLECEK KONULAR
Şatana, zayıflamak için yapılacak olanları şöyle sıraladı:
"Kendinizi sevin, önemseyin ve iç sesinizi dinleyin.
Pişmanlık duyacağınız şeyleri yemeyin ya da yedikten sonra suçluluk duymayın. Bunun için, az bir miktarla yetinmeye çalışın, gerçekten yemek istediğinizden emin olun ve sonrasında aktivite ve diğer öğünde hafif beslenerek telafi edin.
Sizin için uygun olan, keyif alacağınız, günlük hayatınıza dâhil edebileceğiniz bir spor programı yapın ve bunu kilo probleminizden bağımsız olarak, sağlıklı olmak için uygulayın.
Hayattan, yediklerinizden ve spordan keyif almayı öğrenin.
Yemeklerinizi çok çiğneyin, yavaş yiyin, tadına varın ve şükran duygusunu içinizde hissedin.
Gerçekten aç olduğunuzda yemek yiyin (duygusal açlığa dikkat; onu yiyeceklerle gideremezsiniz) ve doyduğunuzu hissettiğiniz an tabağınızda kalsa dahi yemeği sonlandırın."