İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ataş, diyabet hastalarının, işitmeyi çok daha önemsiz bir sorunmuş gibi algılama eğilimi olduğunu belirterek, "Bu hastalar, işitmeyle ilgili ölçümlerini ön plana alsınlar. Çünkü diyabette işitme kaybı riskinde bir artış meydana geliyor. Bu artışı erken tanılayıp başa çıkma yöntemlerini erken uygularsak daha sonra oluşabilecek problemlerle karşı karşıya kalınmaz." dedi.
Ataş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, diyabetin, son yıllarda gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde en önemli toplumsal sorun haline gelmeye başladığına dikkati çekti.
Beslenme alışkanlıklarının bozulması, daha az hareket edilmesi ve daha çok yağlanmanın diyabeti çok önemli bir sorun haline getirdiğini vurgulayan Ataş, diyabetin birçok medikal problem ortaya çıkardığını, son yıllarda ortaya konulan önemli bir sorunun da işitme kaybı olduğunu söyledi.
İşitme kaybının diyabetli olmayan kişilerde 50-55'li yaşlarda ortaya çıkarken, diyabetlilerde çok daha erken yaşlarda görüldüğünü dile getiren Ataş, "Artık 40'lı yaşlardan itibaren işitme kaybı olduğunu görüyoruz. Bu ne tür sorunlara neden oluyor? İşitme kaybının fazla oluşu kişilerin mesleki yaşamlarının çok ciddi ölçüde etkilenmesi sonucunu ortaya koyuyor. Çünkü işitme kaybı hafif ölçekli ortaya çıktığı zaman bile gürültülü ortamlarda söylenenleri anlama konusunda ciddi olumsuz etkiler oluşturuyor. Bu da yanlış anlaşılmaların artışına neden oluyor." diye konuştu.
- "Diyabet işitme kaybına neden oluyor"
Prof. Dr. Ahmet Ataş, son yıllarda ABD gibi gelişmiş ülkelerde diyabet konusunda özellikle işitme kaybı etkisi açısından çok önemli organizasyonlar gerçekleştirildiğini kaydederek, Türkiye'de de kendilerinin bu yönde çalışmaları olduğunu dile getirdi.
Ataş, şu bilgileri verdi:
"Diyabet, işitme kaybına neden oluyor. İşitme kaybı, işitme cihazıyla normal hale getirilmeyecek olursa hızlı bir şekilde bunama sürecinin başlamasına neden oluyor. Diyabetin bu süreçleri çok ciddi ölçüde tetiklediğini biliyoruz. Burada temel etkilenme şu şekilde gerçekleşiyor; kalabalık ortamlarda işitme kaybı, konuşma anlaşılırlığını etkilediği için söylenenleri yanlış anlama riskleri ortaya çıkıyor. Kişiler yanlış anladıkları için bir süre sonra o ortamlara gitmemeye başlıyor. İnsanlarla fazla iletişim kurmayan, kendi içine kapanan insan haline geliyor. Bu da özellikle bunama olarak adlandırdığımız sürecin ciddi ölçüde tetikleyicisi olarak karşımıza çıkıyor."
Diyabetlilerin işitmeyi önemsiz bir sorunmuş gibi algılama eğilimi olduğunu aktaran Ataş, "Bu hastalar, işitmeyle ilgili ölçümlerini ön plana alsınlar. Çünkü diyabette işitme kaybı riskinde bir artış meydana geliyor. Bu artışı erken tanılayıp başa çıkma yöntemlerini erken uygularsak daha sonra oluşabilecek problemlerle karşı karşıya kalınmaz." dedi.
Diyabetin tedavisinin farklı olduğuna dikkati çeken Ataş, diyabetin "sekonder" olarak neden olduğu işitme kaybı problemini ortadan kaldırmaya çalıştıklarını aktardı.
Ataş, burada genelde başarılı sonuçlar aldıklarını dile getirerek, "Çünkü işitme cihazı uygulamamız söz konusu. Bu işitme cihazı uygulaması zaten hastanın işitme kaybının derecesini belirledikten sonra kişiye uygun yapılıyor. Yani bunu bir tür gözlük numarası tespiti gibi düşünebilirsiniz. İşitme kaybı da farklı frekanslarda, derecelerde ortaya çıkıyor. Bu kayıpları giderecek işitme cihazına uygun amtifikasyonlar yüklüyoruz. Günümüzde dijital işitme cihazları kullandığımız için bütün frekanslarda arzuladığımız amtifikasyonu gerçekleştirebilme şansımız var." ifadelerini kullandı.
Bebeklik döneminde görülen diyabet türünün farklı özellikler taşıdığı için medikal sorunların daha ön plana çıktığını anlatan Ataş, sözlerini, "Onun için işitme kaybı biraz daha ikincil sırada yer alan sorun olarak karşımıza çıkıyor ama onlarda da işitme kaybı oranı daha yüksek." diye tamamladı.