• BIST 9634.67
  • Altın 2938.015
  • Dolar 34.6322
  • Euro 36.5915
  • Ankara 3 °C
  • İstanbul 11 °C
  • Bursa 9 °C
  • Antalya 13 °C
  • İzmir 11 °C

"Devlet hastanelerini sattırmayacağız"

"Devlet hastanelerini sattırmayacağız"
Türkiye Kamu-Sen İstanbul İl Başkanı Hanefi Bostan, "Devlet hastanelerini sattırmayacağız" dedi.

Bostan, yaptığı açıklamada, "Bugün burada Türkiye Kamu-Sen olarak hizmet ürettiğimiz kurumlarımızın iktidar eliyle başka güçlere devredilmesine karşı çıkmak için toplanmış bulunmaktayız. Tüpraş'ın, Petkim'in, Limanların özelleştirmesinde, Türk Telekom'un satılmasında hep Türkiye Kamu-Sen olarak karşı duruşumuzu sergiledik. Devletin malının ulufe gibi dağıtılmasını tepki gösteren biz olduk. Bugünde devlet hastanelerimizin birlikler vasıtasıyla yerel güçlere teslim edilmesine, siyasetçilerin insafına bırakılmak istenmesine karşı çıkmak için toplandık" dedi.

"Bugüne kadar gelinen sürecin 7 yıllık bir öyküsü vardır. 7 yıl boyunca iktidar tarafından sağlık sektörü sistematik bir şekilde özelleştirmenin uçurumuna kadar götürülmüştür. Bu sürecin adına sağlıkta dönüşüm denilmiş ilk adımlarından birisi olarak ta sözleşmeli ve kuralsız çalıştırılma başlatılmıştır. Bu istihdam modeli kamuda bir dram yaşanmasına neden olmuştur" diyen Bostan, şunları kaydetti:

"Sözleşmeli kamu çalışanları işleri ve eşleri arasında bir tercihe zorlanmış, çalışanların yüzde 80'ninden fazlası çalışmak için yaşadığı şehri ve ailesini terk etmiştir. İrem kızın sözleşmeli annesini göremediği için döktüğü gözyaşı, hemşire annelerinin tayini yapılmadığı için Cumhurbaşkanına mektup yazan iki küçük kardeşin acısı ve sözleşmeli öğretmen olup sigorta primini tamamlayamadığı için tedavi edilmeyip vefat eden İzmirli öğretmenin ahı ile üniversitede sözleşmeli memur olup eşinden 4 yıldır ayrı

yaşayan memurlar ile sözleşmeli anne olmak istemiyorum diyen kamu çalışanlarının feryatlarına karışmıştır."

Kamu kurum ve kuruluşlarındaki taşeron yapıya dikkat çeken Bostan, "Kadrolu devlet memuru anlayışını yıkmak isteyen iktidarı sözleşmeli memurlukta kesmemiş, Anayasa çiğnenerek devlet işi taşeron firmalara yaptırılmaya başlanmıştır. Temizlik ve güvenlikten başlayan taşeronlaşma laboratuarlara, ameliyathane hizmetlerine sıçramış bugün 112'lerdeki hizmetler bile özel sektöre devredilmeye başlanmıştır. Yani iktidar kaleyi içten yıkmaya başlayarak, hastanelerin birimlerini özelleştirmiştir" dedi.

Sağlık ocaklarının hekimlere kiralandığını ileri süren Bostan, "Hastaneleri özelleştirmeyi başlatan iktidar gözünü sağlık ocaklarına dikmiştir. Birinci basamak sağlık hizmetlerini aile hekimliği sistemi ile tarumar eden iktidar sağlık ocaklarını kapatarak odalarını aile hekimlerine kiralamıştır. Devletin sağlık hizmetini yürüttüğü mekanlar, aile hekimleri de olsa şahısların işletmesine verilerek özelleştirmenin bir diğer aşaması gerçekleştirilmiştir. Sağlıkta dönüşüm diyerek sağlık ocaklarını kapatan iktidar devlete ait tüm hastaneleri ise bir kanunla Sağlık Bakanlığı'na devretmiştir. Sağlık Bakanlığı bu devrin ardından tüm Türkiye'de hastaneleri birleştirme operasyonunu başlatmış, birbirinden 15 kilometre uzakta olan hiçbir bağlantısı alakası olmayan hastaneler bile birleştirilmiştir" dedi.

Bostan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yapılan tüm bu çalışmalarla kamu çalışanları ve kamu hastaneleri özelleştirmelere hazırlanırken, vatandaşa da paralı sağlık hizmetinin alıştırmaları yapılmaya başlanmıştır. Herkese ücretsiz sağlık sloganının arkasına sığınarak bu alıştırmayı yapan iktidar Genel Sağlık Sigortası ile bazı hastalıkların tedavisi kapsam dışında bırakmış, bazı tedavilere sınırlama getirmiş, diş, ortez ve protez gibi tıbbi malzemelerden katkı payı almaya başlamıştır. Bununla da yetinmeyen iktidar herkesin sağlık hizmetinden yararlanmasını paraya bağlamış, her muayene olan vatandaştan tahsilata başlanmıştır. Her biri özelleştirmenin bir aşaması ve alıştırması olan bu politikalarla bugünlere gelinmiş, geri dönülmez noktaya yaklaşılmıştır. 7 yıllık süreçte sistematik ve bilinçli olarak gerçekleştirilen bu planın ana gövdesini ise Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı oluşturmaktadır."

Türkiye Kamu Sen İstanbul İl Başkanı Hanefi Bostan, "Bu yasa ile sağlık sisteminin yönetimi kökten değiştirilmek istenmektedir. Bu tasarı ile hastaneler yerel güçlere devredilecektir. Planın ilk aşamasında hastanelerin birimlerini özelleştiren, sağlık ocaklarını işletmeye açan iktidar artık bu yasayla hastaneleri yerel güçlere devredecektir. Hastanelerinin devredileceği birlikler tek söz sahibi olacaklardır. 7 kişiden oluşan yönetim kurulu üyelerinin verdiği her karar o bölgede sunulan sağlık hizmetinin ve hastanelerin geleceğini belirleyecektir" ifadelerini kullandı.

Bostan, "Birlik yönetiminde kamu çalışanı olarak sadece il sağlık müdürü veya yardımcısının olması garantidir. Diğer 6 üyede özel sektörden seçilebilecektir. Bu üyelerde aranan temel şart sadece üniversite mezunu ve 5 yıl iş tecrübesine sahip olmalarıdır. Yani devletin hastanesinde söz sahibi özel sektör olabilecektir. Ortam buna uygun olarak hazırlanmıştır" dedi.

"Bu yönetim kurulunun görevleri incelendiğinde hastanelerinin tamamen bunların insafına bırakıldığı açıktır" diyen Bostan, "Hastanelerin taşınmazlarının satılmasından, her türlü alıma karar vermeye kadar geniş yetkililerle donatılan bu birliklerin her türlü suiistimale açık olacağı ortadadır. Yönetim kuruluna görevlendirme yapan ticaret odasının hastaneler üzerinde bir üyesi ile söz sahibi olduğu diğer üyeleri ile de hastanelere mal satabileceği çarpık bir düzen oluşturulmuştur. Burada amacın yine
birilerini ihya etmek olacağı aklımıza gelmektedir. Bunların yapmak istedikleri taksimi Üstat Necip Fazıl şu mısralarla ne güzel dile getiriyor: 'Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul; Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul' Üstat sonra da ekliyor; bu taksimi kuzulara şah olsa kurt yapmaz. Bunlar devletin tüm kaynaklarının hepsini bize aksın, her şey bizim olsun diyorlar. Bu uğurda hastaneleri bile feda etmekten kaçınmıyorlar" dedi.

Hastanelerin ticarethaneye çevrildiğini iddia eden Bostan, "Kar eden hastanelerin birlik yönetiminde kalacağı bu sistemle hastaneler açıkça ticarethaneye dönüştürülmektedir. Birlik yönetimine kar edersen hastane senindir demek anlamydevrin ardından tüm Türkiyeına gelen bu yönetim şekli nedeniyle hastanelerde artık sağlık hizmetinin kalitesi yerine kar etme anlayışı hüküm sürdürülecektir. Hastanelerin idari ve mali açıdan özerk işletmeler statüsü getirilirken aynı zamanda hastanelerin sosyal
sorumluluklarının devam edeceğini ileri sürmek mantıksızlıktır. Çünkü tüm işletmeler kâr mantığıyla kurulmaktadır. Her işletme gibi hastanelerde de önce çıkar düşünülecek milletin sağlığı umursanmayacaktır. Fatura yine vatandaşa kesilecektir" dedi.

Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile sağlık hizmetlerinin daha pahalı hale geleceğini savunan Bostan, şunları kaydetti:

"Sağlık ticari bir metaya dönüşecek vatandaşın kaliteli sağlık hizmetine ulaşması pahalı olacaktır. Muayene katılım payı ile hastanelerde tahsilâtçılığı başlatan iktidar, kamu hastane birlikleri ile de sadece parası olana kaliteli sağlık hizmetinin verileceği bir sistemi oluşturacaktır. Çünkü sistemin temelinde kar etme dolaylı olarak parası olana sağlık hizmeti verme yatmaktadır. Sağlık hizmetlerinde kaliteyi arttırma yerine birlikler vasıtasıyla özelleştirmeyi seçen iktidarın yaptıklarını Türk milleti iyi not etmelidir. 7 yıldır uygulamaya başladığı sözleşmeli, güvencesiz ve kuralsız çalışmaya iktidar Kamu Hastane Birlikleri ile hastane yöneticilerini de sözleşmeli yapacaktır. Yasa yürürlüğe girdiği gün hastanelerde başhekim, başhekim yardımcısı, hastane müdürü ve hastane müdür yardımcılarının görevleri sona erecektir. Yıllarca başhekim, hastane müdürü olarak görev yapan bir yöneticinin kanun yayınlandığı gün yöneticilik kariyeri sona erecektir. Yılların birikimi ve tecrübesi bir kanunla yerle bir
edilecektir. Birliğin belirleyici kişiler hastanelerde yönetici olacaktır."

Bostan, "Hastanelerin yönetim kademelerinin tamamının değiştirilmesi, yeni yöneticilerle birlikte görev yapacak uzmanlar için aranan şartların asgari düzeyde tutulması ve geniş bir kesimden seçim yapılabilecek olması siyasi müdahalelerin ve kadrolaşmanın önünü açacaktır. Nitelikli insanlar yerine birilerinin himayesinde olanlar bu görevlere atanacaklardır. Bu da kurumları devletin değil de siyasi partilerin veya yönetime etki edenlerin kurumu hüviyetine sokacaktır. Sözleşmeli yönetici modeli ile
kurumlarda daha da politize olarak her türlü siyasi ve yerel müdahaleye açık olacaktır. Koltuğu kaybetmek istemeyenler birlik yönetimden gelen her isteğe boyun eğeceklerdir. Böyle bir yönetim modeline söylenecek tek söz hastanelerin vay halinedir. Devletin milletine hizmet mekânlarından biri olan hastanelerin içine sokulacağı bu düzen birilerini zengin milleti hasta edecektir" dedi.

Bostan sözlerini şu sözlerle sürdürdü: "Nereden bakılırsa bakılsın çürük çıkan, elde tutulacak ve beğenilecek bir yanı olmayan Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı karşı çıkıyoruz. Bugünde Türkiye Kamu-Sen olarak gür bir sesle haykırıyoruz. Hastaneler bizimdir. Sattırmayacağız. Sattırmayacağız. Sattırmayacağız. Devletin malı, milletin şifa yeri, sağlık çalışanlarının da ikinci evi olan hastanelerimizi hiç kimseye peşkeş çektirmeyeceğiz. Millet adına devlet adına hastanelere biz sahip çıkacağız. Bunu iktidar böyle bilmelidir. Milletin temsilcisi olan fakat hastanelerimizi birliklere teslim eden yasayı komisyonlarda kabul ederken vicdanları sızlamayan elleri titremeyen vekillere de sesleniyorum. Siz milletin vekili olduğunuzu iddia ediyorsanız. Bu kanun tasarısının Meclis Genel Kurulunda görüşülmesinin önüne geçin. Bir kere de milleti dinleyin. Hastanelerimizi kirli tezgâhlara teslim etmeyin."

Kamu çalışanlarının topyekün bu yasaya karşı çıkması gerektiğini savunan Bostan, "Bu yasaya karşı çıkışta en önemli görev kamu çalışanlarına düşmektedir. Biz tepkimizi kanunlar çerçevesinde sert ve güçlü şekilde göstereceğiz ki siyaset kendisine çeki düzen vermek zorunda kalsın. Gerekirse hastanelerde de yatacağız. Meclis önünde de sabahlayacağız. Ama bu Kamu Hastane Birliklerinin Yasalaşmasına mutlaka engel olacağız. Onun için gün birlik günüdür. Vakit birlikten güç oluşturma vaktidir. Tüm kamu
çalışanları bu yasa tasarısına karşı ortak hareket etmelidir. Mehmet Akif Ersoy bir mısrasında 'Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez' diyor. Biz bugün ve yarın binlerce yürek meydanlarda tek yürek olduk ve olacağız. Gelin bu yüreğin atışını tüm sivil toplum olarak daha da güçlü yapalım diyoruz. Böylelikle sorunların çözümünde önemli mesafe kat edeceğimize inanıyoruz" diye konuştu.

"Mücadelemiz hak mücadelesidir" diyen Bostan, "Biz bu haklı mücadelemizde kazanacağımızı hastaneleri hiç kimseye teslim etmeyeceğimizi ilan ediyoruz. Bunun için tüm gücümüzü ortaya koymaya hazırız" dedi.

 



Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 1861 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim