Ebe Fatma Gencer: "Gece nöbet tutup gündüz enkazları dolaşıp 'Beni duyan var mı?' diye bağırıyorduk, bu sayede göçükten yaşlı bir amcamız kurtarıldı"
"Poliklinik kısımlarında yere şilteler sererek yattık, geldiğimiz güne kadar da öyle yaptık, bundan da hiç gocunmadık"
Kepez Devlet Hastanesi Doğum Salonu servisinde ebe olarak görev yapan Gencer, 6 Şubat'ta depremin meydana geldiği saatlerde hastanede nöbetçiyken gönüllü olarak deprem bölgesine giden sağlık ekibinin arasında yer aldı.
İskenderun Devlet Hastanesinde bir yandan depremzedelerin yaralarını sarmak için canla başla mücadele eden Gencer, bir yandan da nöbeti bittikten sonra göçükten bir ses alma umuduyla, enkazları gezdi.
Deprem bölgesinde çalışan Gencer, yine deprem bölgesine gitmek için gönüllü oldu.
- "Ne bir yorgunluk, ne bir bıkkınlık vardı"
Ebe Gencer, AA muhabirine, deprem haberini aldığı gün hastanede nöbetçi olduğunu ve bölgeye gönüllü gittiğini söyledi.
İskenderun'a vardıklarında zifiri karanlık olduğunu ve yanan limanın alevlerinin göğe yükseldiğini anlatan Gencer, "Yollar enkazdan kapalıydı ve yağmurun altında yürüyerek hastaneye varabildik. Bizler oraya göçükten sağ kurtulanlara yardım etmek için 6 gün boyunca bölgede görev yaptık, ne bir yorgunluk, ne bir bıkkınlık vardı." dedi.
Hastaneye gelen yaralılara acil serviste ilk müdahaleyi yaptıklarını belirten Gencer, daha sonra bu yaralıları hemen sevk ettiklerini kaydetti.
- "Önce devletimin adına sonra kendi adıma hizmet verdim"
Gönüllülük esasıyla gece gündüz çalıştıklarını dile getiren Gencer, şöyle devam etti:
"Gece nöbet tutup gündüz enkazları dolaşıp 'Beni duyan var mı?' diye bağırıyorduk, bu sayede göçükten yaşlı bir amcamız kurtarıldı. Hepimiz o şekilde çalıştık, ben de görevim bittiği zaman mahallelere gidip 'enkazda bir ses duyabilir miyim' diye dolaşıyordum. Arama kurtarma ekipleri bütün enkazlara yetişemiyordu, çok fazla yıkım vardı. Enkazın etrafından dolanırken 'Sesimi duyan var mı?' diye enkazın bir noktasında bağırıyorduk. Bir ses duyduğumuzda kurtarma ekiplerine bildiriyorduk. Bunun gibi sürekli insanların yardımına koşmaya çalıştık. Sadece insanlara acil hizmeti vermek için gitmedik. Sağlık ekibi olarak oraya hem acil hizmetimizi sunduk, hem de onlara nasıl dokunabiliriz, yaralarını nasıl sarabiliriz derdindeydik. Birey olarak gönüllülük esasıyla gitmiş olabilirim ama önce devletimin adına sonra kendi adıma hizmet verdim."
Gencer, bir hayat kurtarmak için ellerinden geleni yaptıklarını ve uyumak gibi bir dertlerinin hiçi olmadığını kaydetti.
Deprem bölgesine gittiği günden itibaren İskenderun Devlet Hastanesinin koridorlarında yattıklarını anlatan Gencer, "Poliklinik kısımlarında yere şilteler sererek yattık, geldiğimiz güne kadar da öyle yaptık, bundan da hiç gocunmadık. Zaten çok yatamıyorduk. Aklımız sürekli 'Acile nasıl bir hasta geldi, enkaz altından biri getirildi mi?, nasıl yardımcı olabilirim? Hep bu düşünceyle çalıştık. Uyumak gibi bir derdimiz yoktu." diye konuştu.