"Kamu işçisini ve memuru nasıl ortada bırakmadıysak, çalışanından emeklisine hiç kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz"
"Konut fiyatları ve kiralarla ilgili ilave ne tür adımlar atabileceğimize dair değerlendirmelerimiz sürüyor. Haksız kazanç sağlama peşinde koşan fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çalışanından emeklisine hiç kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyeceklerini belirterek, "Hem bütçe gelirlerini artırmaya hem de bütçe dışı kaynak sağlamaya yönelik çalışmalarımızın semeresini gördükçe, kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka alacağız. Bunu da çok gecikmeden, yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı planlıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, hükümet olarak uyguladıkları ekonomi politikasını, dünyadaki benzer politikalardan ayıran en önemli özelliğin, önceliklerinin başında istihdamın gelmesi olduğunu söyledi.
Geçmişte, Türkiye'de ve dünyada gelişmekte olan pek çok yerde uygulanan ekonomi politikalarının en büyük zararı istihdama verdiğini aktaran Erdoğan, "İşsizliğin arttığı, insanların evlerine götürecek ekmek bulamadığı bir ortamda, kağıt üzerindeki göstergelerde elde edilen düzelme, toplumlara beklenen refahı, ülkelere beklenen huzuru sağlayamıyordu. Dolayısıyla bizim için ekonomik istikrar demek, istihdamı düzenli olarak artıran sürdürülebilir büyüme demektir." diye konuştu.
En az bunun kadar bir diğer önceliklerinin de ülkenin ve toplumun tüm dengelerini bozan enflasyonla mücadele olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hiç şüphesiz finansal istikrar da bu tablonun ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye'nin maruz kaldığı onca sıkıntıya, saldırıya, felakete rağmen her alanda hala dimdik ayakta kalmasının, bölgesel ve küresel güç olarak kabul görmesinin gerisinde işte bu politika vardır. Biz ülkemiz ekonomisini, sonuçlarla uğraşarak değil, sebeplere inip onları ortadan kaldırarak büyüttük, geliştirdik, diğer alanlardaki iddialarımızın dinamosu haline getirdik. Bugün de aynı anlayışla hareket ediyoruz. İstihdamı artıracak, enflasyonu düşürecek, finansal düzelmeyi sağlayacak her tedbiri alacak, uygulayacak, sonuçlandıracak ve ortaya çıkan zenginliği milletimizin her bir ferdine yayacak bir politika izliyoruz."
Her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de politikaları hayata geçirirken önlerine çıkan zorluklar bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Her şeyden önce, sadece arz-talep ilişkisi üzerine kurulu iktisadi teorilerin, ülkemizde tam karşılık bulamadığı bir gerçektir. Bunun sebeplerinden biri, bilhassa küresel ekonominin dümenini elinde tutan güçlerin Türkiye'ye yönelik siyasi yaklaşımlarının ekonomik mantığın önüne geçmesidir." değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi, ekonomik ve askeri olarak güçlenen, kendi politikalarını belirleyip hayata geçiren bir Türkiye fotoğrafının kimsenin işine gelmediğini belirten Erdoğan, bu yüzden de sürekli gizli-açık engellemelere, kural dışı uygulamalara maruz kalındığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizin durumunu farklı kılan bir diğer sebep ise kimi dönemlerde avantajımız olan esnek sosyal ve ekonomik politikalarımızın, uzun vadeli politikaların ve kuralların kökleşmesini zorlaştırmasıdır." dedi.
- "Verim, tasarruf ekonomisinden yana olalım"
Türkiye'de insanların tasarruf alışkanlığında döviz ve altının ağırlıklı yer tuttuğunu dile getiren Erdoğan, "Önemli bir kısmı da yastık altında duran bu varlıkların, iktisadi işleyişe, dolayısıyla istihdama ve üretime katkısı olmuyor. Onun için gelin, milletime sesleniyorum, 'Biz verim ekonomisinden yana olalım, tasarruf ekonomisinden yana olalım, israf ekonomisini bir kenara koyalım'. Bunun ne benim milletimin kendisine ne de devletime faydası vardır." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yükselen fiyatlar sebebiyle gayrimenkul ve otomobil piyasasının cazip hale gelmesinin üretim artışının hak ettiği yere ulaşmasını engellediğini de belirterek, şunları kaydetti:
"Bu gerçekler çerçevesinde tamamen siyasi kaygılarla serdedilen sözde değerlendirmelerin ne ülkemize ne milletimize ne de yaşanan sorunların çözümüne zerre kadar faydası vardır. Türkiye gibi rezerv para veya petrol-doğal gaz gibi karşılıksız gelir sağlayan kaynaklara sahip olmayan bir ülkenin, tercüme değil, telif iktisadi analizlere ve çözüm yollarına ihtiyacı bulunuyor. Ülkemizin en büyük talihsizliği, dünyadaki gelişmeleri ülkemizin gerçekliğiyle mezcederek, milletimizin önüne ufuk açıcı teoriler koyacak iktisatçılardan uzun yıllar boyunca maalesef mahrum kalmasıdır."
- "Kendi politikamızda ısrar ediyoruz"
Yaşanılan tecrübeler ışığında, Türkiye'nin önünde istihdam ve üretim dışında çıkış yolu olmadığına kanaat getirdiklerini belirten Erdoğan, "Kendi politikamızda ısrar ediyoruz." dedi.
Türkiye'ye 21 yılda kazandırılan eğitim, sağlık, güvenlik, ulaştırma, enerji, konut başta olmak üzere tüm alanlardaki yaygın altyapının, büyümenin en önemli itici gücü olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hamdolsun bu sayede ticaretten sanayiye, tarımdan turizme, istihdamın ve üretimin lokomotifi olan her alanda çarklar harıl harıl dönmektedir. İhracatımız ve turizmimiz, neredeyse her ay rekorlar kırarak yoluna devam ediyor. Ülkemiz giderek artan bir şekilde, uluslararası yatırımcıların ilgisini çekiyor. Yaptığımız her görüşmede, ülkemize milyarlarca, on milyarlarca dolarlık yatırım sözü alıyoruz. Bu yatırımların ağırlıklı kısmını, birilerinin iddia ettiği gibi varlık satışı değil, istihdama ve üretime dönük projeler oluşturuyor. Cari dengemizin en önemli handikabı olan enerji ithalatımızı, keşfettiğimiz doğal gaz ve petrol rezervleriyle kademe kademe azaltacak olmamız, hareket alanımızı daha da genişletiyor."
- "Hiçbir kazanımından en küçük bir geri gidişe müsaade etmeyeceğiz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'yi son 20 yılda, yılda ortalama yüzde 5,5 büyüttüklerini, milli geliri 238 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına getirdiklerini, satın alma paritesine göre milli gelir sıralamasında dünyada da 11'inci sıraya çıkarttıklarını bildirdi.
İstihdamı 19 milyondan 32 milyona yükselttiklerini, ihracatı 35 milyar dolardan 254 milyar dolara ulaştırdıklarını, turist sayısını 15 milyondan 52 milyona, turizm gelirini de 12 milyar dolardan 46,5 milyar dolara sıçrattıklarını söyleyen Erdoğan, "Velhasıl her alanda eşi benzeri görülmemiş başarılara imza atarak, bugünlere getirdik. Nüfusu artan, onunla birlikte iş gücüne katılım oranı yükselen bir Türkiye'de istihdamın azalmak bir yana sürekli artmasını, işte bu tabloya borçluyuz." dedi.
Ülkenin ve milletin hiçbir kazanımından en küçük bir geri gidişe müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, istikrar, güven ve sürdürülebilirlik ekseninde yollarına devam edeceklerini kaydetti.
-"Yaşanan güncel sıkıntıları görmezden gelmiyoruz"
Erdoğan, "Şunu çok açık ve net söylüyorum, yatırım kararlarının lokomotifi olan öngörülebilirliği artırmak, aynı şekilde öncelliklerimiz arasında yer alıyor. Elbette bunları söylerken, yaşanan güncel sıkıntıları görmezden gelmiyor ve üzerini örtmeye çalışmıyoruz." diye konuştu.
Yükselen enflasyon sebebiyle refah seviyesi düşen ücretli kesimlerin kayıplarını telafi etmek için bugüne kadar pek çok düzenleme yaptıklarını dile getiren Erdoğan, bu kapsamda, asgari ücretten memur ve emekli maaş artışlarına kadar her alanda, bütçe imkanlarını sonuna kadar zorlayan tasarruflarda bulunduklarını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her kesimin ücret düzenlemesi, farklı süreçlere, farklı kurallara ve farklı dönemlere göre yapıldığından zaman zaman kısa süreli dengesizliklerin yaşandığını ifade ederek, şunları söyledi:
"Kamu işçilerinin, epeyce bir gecikmeyle yapılan toplu sözleşmelerinde ortaya çıkan tablo, memur maaşlarında ilave bir düzeltmeyi zorunlu kıldı. Bu defa da daha önceden sonuçlandırılan asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili bir huzursuzluk ortaya çıktı. Kamu işçisini ve memuru nasıl ortada bırakmadıysak, çalışanından emeklisine hiç kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz.
Ek bütçede önceliğimizi, zorunlu olarak deprem bölgesinin hızla ayağa kaldırılmasını sağlayacak projelere verdik. Yaptığımız vergi artışlarından elde edeceğimiz geliri, şu aşamada başka yerlere aktarmayı vicdani olarak kabul edemeyiz. Bununla birlikte hem bütçe gelirlerini artırmaya hem de bütçe dışı kaynak sağlamaya yönelik çalışmalarımızın semeresini gördükçe, kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü mutlaka alacağız. Bunu da çok gecikmeden, yılbaşı civarı neticeye ulaştırmayı planlıyoruz. Milletimin tüm fertlerinden serinkanlı olmalarını, bize güvenmelerini, ülkelerinin ve kendilerinin geleceğine sahip çıkmalarını istiyorum."
- "Açgözlülükten kaynaklı dengesiz tasarruf, ortak refaha zarar veriyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimilerinin anlık telaştan, kimilerinin açgözlülükten, kimilerinin de art niyetten kaynaklı reflekslerle sergiledikleri her dengesiz tasarrufun, ortak refah ve huzur hedeflerine zarar verdiğini bildirerek, şöyle konuştu:
"Eğer üretim yapıyorsak maliyet ve kar hesabımızı, ticaret yapıyorsak fiyatlama politikamızı, ev sahibiysek kira talebimizi, aracımızı satıyorsak satış bedelini bu anlayışla belirlemeliyiz. Ne döviz artışıyla ne enflasyonla ne işletme maliyetiyle izah edilemeyecek derecede yüksek fiyatlarla piyasayı sürekli yukarıya çekmek, sonu olmayan bir kısır döngüye destek vermektir. Gün sonunda yüksek kazanç sağlamış gibi görünen bu süreç, aylar, yıllar geçtikçe herkesin hanesine zarar olarak yazılacak sonuçlara gebedir. Hiç kimsenin bilerek ve isteyerek, ne kendisine ne evlatlarına ne de ülkesine böyle bir kötülük yapacağına ihtimal vermiyorum. Şayet bu konuda ihmali ve kastı olanlar çıkarsa, devlet olarak biz de gerekeni yapmaktan çekinmeyiz."
-"Ekonomideki sıkıntıların üstesinden geleceğiz"
Erdoğan, Ticaret Bakanlığının, özellikle otomobil piyasasında görülen stokçuluğun ve fiyat manipülasyonlarının önüne geçmek için denetimlerini artırdığını, konut fiyatları ve kiralarla ilgili ilave ne tür adımlar atılabileceğine dair değerlendirmelerinin de sürdüğünü vurgulayarak, şunları söyledi:
"Serbest piyasa ekonomisinden taviz vermeden, haksız kazanç sağlama peşinde koşan fırsatçıların üzerine kararlılıkla gideceğiz. Milletimizle birlikte nasıl ülkemizin üzerindeki vesayet bulutunu dağıtıp, darbecilerin heveslerini kursaklarında bıraktıysak, nasıl istiklalimize ve istikbalimize yönelik tüm saldırıları boşa çıkardıysak, nasıl güvenliğimizi sınırlarımızın ötesinden başlayarak güçlendirecek tedbirleri aldıysak, nasıl her alanda potansiyelimizi harekete geçirerek, bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı bir Türkiye inşa ettiysek, Allah'ın izniyle, enflasyon başta olmak üzere ekonomideki sıkıntıların üstesinden de geleceğiz."
(Bitti)