Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla yayılan coronavirüs salgını dünyayı paniğe sevk ederken, işin ekonomik boyutu da tartışma konusu oldu. Sadece Çin'de 200'den fazla insanın ölümüne sebep olan virüs hakkında Dünya Sağlık Örgütü küresel acil durum ilan etti. İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sedat Aybar, salgının genelde küresel ekonomiye, özelde ise Çin ekonomisine olası etkisinde belirleyici faktörün 'korku' olacağını ifade etti.
"KOMPLO SENARYOLARI ŞÜPHE TİCARETİNE KATKI YAPAR"
'ABD veya diğer benzeri ülkeler tarafından Çin'i durdurmak için yapıldığı' iddialarını da yorumlayan Prof. Dr. Aybar, "Bir başka ülkeyi ezmek, onun ekonomisini yıpratmak için laboratuvarlarda geliştirilmiş virüslere ihtiyaç yok. Uluslararası hukukta yasaklanmış olsa da kimi ülkelerin savaş dönemlerinde kullanmaya tevessül ettikleri biyolojik silahları geliştirdikleri sır değil. Ancak, Çin ekonomisini süründürecek düzeyde yıpratmanın, en önemli sermaye tedarikçisi ABD'nin hiç işine gelmeyeceği göz önünde bulundurularak bu tür komplo teorilerine yaklaşmak gerekiyor. Çin, ABD'nin ticaret ortağı, tükettiği ürünlerin çoğu Çin'de üretiliyor. Çok fazla Amerikan şirketi Çin'de iş yapıyor. Bu tür komplo senaryoları şüphe ticaretinden başka bir şeye katkı yapmaz. Bugüne kadar bilinmeyen salgın hastalıkların doğmasına zemin hazırlayan gerçek konulardan dikkatleri başka tarafa çekmekten başka bir işe yaramaz" diye konuştu.
"BUGÜNDEN NET BİR TAHMİNDE BULUNMAK GÜÇ"
Her türlü salgın hastalığın ekonominin normal gidişini olumsuz yönde etkileyeceğini hatırlatan Prof. Dr. Aybar, "Coronavirüsün öldürücü etkisi bu hastalığa karşı korku faktörünün de çok büyük olmasını getirdi. Bu yüzden başta Çin olmak üzere dünya ekonomisi üzerinde olumsuz etki yarattığı çok açık. Bu olumsuzluğun boyutu ve süresi ile ilgili bugünden kesin bir tahminde bulunmak çok güç. Salgından ziyade tüketici davranışlarının belirleyicisinin korku faktörü olduğunu söylemek mümkün. Bu korku boyutunun nasıl idare edildiği de ekonomik etkinin sınırlarını belirleyecektir. Bu yüzden, salgın tehlikesinin erken tespiti, alınan önlemler ve uluslararası iş birliği salgının ekonomi üzerindeki etkisinin bugünden bakıldığında sınırlı olacağını gösteriyor" dedi.
"YIKICI BOYUTLARA ULAŞMAYACAKTIR"
Salgın nedeniyle pazar daralmasının lüks mallar, konut gibi gayri ticari mallara konu olan bazı sektörlerde daha fazla etkili olacağını kaydeden Prof. Dr. Aybar, "Bu süreçte dış ticarette de belli bir daralma bekleyebiliriz. Turizm ve hava taşımacılığı gibi lojistik sektörler de ilk aşamada olumsuz etkilenebilecek sektörler. Ancak bu olumsuz etkiler ne Çin'i iktisaden yıkıcı boyuta ulaşacak ne de dünya ekonomisinin dip yapmasını getirecek kadar krizi derinleştirecektir" şeklinde konuştu.
"GEÇİCİ BİR DARALMA YAŞANABİLİR"
Salgın nedeniyle bazı çokuluslu şirketlerin Çin'deki ofislerini geçici olarak kapatmasının çok ciddi sonuçlar doğurmayacağını da belirten Prof. Dr. Sadet Aybar, "Hizmetler sektörünün iş yavaşlatmasının Çin ekonomisi üzerinde belli bir daralma yaratması beklenebilir ancak burada biriken iş yükünün sonradan devreye girmesi telafi edici olacaktır. Büyük şirketlerin ve iç talebe yönelik ölçek ekonomisi yaratmış olan firmaların Çin'den ayrılmasına neden olacak bir durum olmadığı için bu iktisadi daralmanın geçici bir yanı olduğunu daha güvenli bir şekilde ifade edebiliriz" diye konuştu.
Çin'in başlattığı Kuşak ve Yol İnisiyatifi gibi büyük ölçekli projelerin salgından ciddi boyutta etkilenmeyeceğini de söyleyen Prof. Dr. Aybar, "Kuşak ve Yol İnisiyatifi uzun erimli bir dizi projeyi ve 100'ün üzerinde ülkeyi ilgilendiriyor. Salgın, bu projenin, salgından daha çok doğrudan etkilenebilecek, Çin'in yakın çevresinde bulunan bazı ortaklarına yönelik girişimleri yavaşlatabilir. Salgının süresi, kontrol edilebilirliği ve boyutu üzerinden Çin, projeyi mutlaka gözden geçirici değerlendirmelerde bulunacaktır" dedi.