Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, "Çocuklarda öğünlerin düzenli ve dengeli olması hem beden sağlığı hem de zihin sağlığı açısından önemli" dedi.
Çocuklarda sabah kahvaltısının önemli olduğunu belirten Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, "Beyin fonksiyonlarını daha iyi kullanabilmek için sabah kahvaltısı oldukça önemlidir. Çocukların okula gitmeden önce kahvaltı yapmaları gerekiyor. Ancak günümüzde çocuklar genellikle akşam geç saatlere kadar telefon ve tablet gibi cihazlarla vakit geçirdikleri için uyku saatlerinde aksamalar oluyor. Geç saatlere kadar uyanık kalan çocuklar bu süre zarfında sıklıkla bir şeyler yeme ve içme eğilimindedirler. Bu düzensizlik, çocukların sabahları tok bir şekilde uyanmalarına neden olmakta ve yaşamın biyolojik dengesinde bozulmaya yol açmaktadır. Kahvaltıya erken başlamak, okula giden bir çocuk için zihinsel performans açısından son derece önemlidir. Çocukların sağlıklı büyüme ve gelişmeleri ile birlikte ruh ve zihin sağlıkları için zamanında ve yeterli süre uyumaları büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, özellikle okul çağındaki çocukların akşam saat 22.00 civarında yatmaları ve 8 saat uyumaları önerilir. Çocuklar büyürken, sağlıklarını koruyacak şekilde beslenmelerini ve yaşam tarzlarını planlamak ve sağlıklı alışkanlıkları sürdürmeleri için desteklemek önemlidir" diye konuştu.
"Kahvaltı yapmak kadar kahvaltıda ne tüketildiği de önemli"
Kahvaltı öğünü kadar kahvaltıda tüketilen besinlerin de önemli olduğunun altını çizen Doç. Dr. Özenoğlu, "Düzenli kahvaltı yapmanın yanı sıra, kahvaltıda tercih ettiğimiz besinler de sağlığımız üzerinde büyük etkiye sahiptir. Sağlıklı gıdalar tükettiğimizde, bağırsaklarımızdaki iyi bakterilerin çoğalmasıyla bağışıklık sistemimiz güçlenir ve beyin fonksiyonlarımız gelişir. Ancak şekerli, işlenmiş ve doymuş yağ içeren yiyeceklerin tüketimi bağırsak sağlığımızı olumsuz etkileyebilir. Bağırsaklarımızdaki mikroorganizmalar, bağırsak-beyin ekseni aracılığıyla ruh halimizi ve zihinsel faaliyetlerimizi etkilerler. Sağlıklı beslenme, beyin fonksiyonlarını ve ruh halimizi olumlu yönde etkiler. Özellikle okul çağındaki çocuklar için kahvaltıda protein kaynaklarına ek olarak tam tahıllı ekmek, mevsim yeşillikleri ve taze sıkılmış meyve suyu veya süt tercih edilmelidir" şeklinde konuştu.
"Rafine edilmemiş tam tahıllar vitamin ve lif bakımından daha zengindir"
Ailelerin öğrenciye okulda yemesi için hazırlayacağı gıdaların neler olabileceği hakkında fikir veren Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, "Ebeveynlerin çocukların beslenme çantalarını hazırlarken, çocuğun evde kahvaltı alışkanlığına dikkat etmeleri daha doğru olacaktır. Eğer çocuk kahvaltısını düzenli olarak yapıyorsa, beslenme çantasına ev yapımı sağlıklı alternatifler konulabilir. Bu alternatifler arasında ev yapımı tam tahıllı sandviçler, az şeker içeren kurabiye veya kek gibi ürünler öne çıkar. Ayrıca, taze mevsim meyvelerinin tüketiminin teşvik edilmesi önemlidir. Hazır pastane veya market ürünlerinden kaçınılması gerekmektedir. Öğle yemeklerini okulda yiyen çocuklar için okul yönetimleri, genellikle çocukların tüketmeyeceği endişesiyle, ev yemeği tarzı bir menü yerine çocukların sevdiği ürünleri menülerinden çıkarma eğilimindedirler. Ancak bu, sağlıklı bir beslenme yöntemi değildir. Sağlıksız beslenme, bağırsaklarda sağlığı olumsuz etkileyen mikroorganizmaların çoğalmasına yol açabilir; bu durum da sağlıksız besinlere olan isteği artırabilir. Sonuç olarak, bir kısır döngü oluşabilir. Bu nedenle, sağlık politikaları kapsamında alınacak kararlarla okullardaki beslenme konusuna daha etkili çözümler getirilebilir" ifadelerini kullandı.
"Beslenme şeklimiz hayâtî fonksiyonlarımızı etkiliyor"
Çocukların büyümesi için alması gereken enerji ve besin maddelerinin yetersiz olması durumunda gelişiminin yavaşlayacağını dile getiren Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, "Ergenlik döneminde, büyüme hızlanır ve besin öğeleri ihtiyacı artar. Bu dönemde kemikler için maksimum yatırım yapılır. Yetersiz beslenme, boyun kısalmasına ve zihinsel performansın azalmasına neden olabilir. Dikkat eksikliği, konsantrasyon güçlüğü ve öğrenme zorlukları da görülebilir, bu da akademik başarıyı olumsuz etkiler. Yetersiz beslenme ayrıca ruh halini, motivasyonu ve sosyal ilişkileri de etkiler. Beslenme, sadece fizyolojik değil, aynı zamanda ruh halini, zihinsel fonksiyonları ve sosyal ilişkileri de etkileyen temel bir ihtiyaçtır" açıklamasında bulundu.
"Çocuk daha fazla ilgi çekmek için yemek yemiyor olabilir"
İştahsızlık yaşayan çocuklarda öncelik olarak iştahını baskılayan bir sağlık sorunun olup olmadığını kontrol ettirmenin önem taşıdığını söyleyen Doç. Dr. Özenoğlu şunları söyledi: "Hastalık genellikle iştahı kapatır; bu fizyolojik bir durum olabileceği gibi, çocuğun duygusal durumuyla da ilişkilendirilebilir. Örneğin, çocuk kaybettiği eşyaları veya yaşadığı endişe ve korkuları nedeniyle üzüntü veya korkusunu yemek yemeyerek dışa vurabilir. Aynı şekilde, ilgi görmeyen veya yetersiz ilgi gören çocuklar da yemek yemeyi reddedebilir; bu, ailelerin daha fazla ilgi göstermesini sağlamak için bir mesaj olabilir. Bu gibi durumlarda, çocuğun ihtiyaçlarını karşılayacak, dengeli ve görsel olarak çekici yiyecekler sunulabilir. Örneğin, çocuk sevmediği bir yiyeceği daha çekici bir şekilde sunulduğunda iştahının açılabilir. Ayrıca, çocuğun sevdiği bir yiyecek üzerine ek besinler eklenerek eksik besinleri telafi etmek mümkündür. Örneğin, çocuk peyniri sevmiyorsa ancak makarnayı seviyorsa, peynirli makarna veya fırın makarna gibi alternatifler sunularak hem lezzet hem de besin değeri artırılabilir"
"Çocuk ne yediğinin farkına varması gerekiyor."
Özenoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Çocuktaki iştahsızlıkla baş edemeyen ebeveynlerin mutlaka bir uzmandan yardım alması gerektiğinin altını çizen Doç. Dr. Aliye Özenoğlu, "Günümüzde sıkça karşılaşılan, çocuğun telefon, tablet veya televizyon eşliğinde yemek yeme alışkanlığı, tercih edilmemesi gereken bir yöntemdir. Bu durumda çocuğun yemeğe odaklanması zorlaşır ve doyup doymadığını anlamak güçleşir. Açlık ve tokluk merkezleri, ne zaman ve ne kadar yemek yiyeceğimize karar vermekte önemli rol oynar. Ancak, bu alışkanlıkla beslenen çocuklar bu sinyalleri doğru bir şekilde öğrenemezler. Ebeveynlerin çocuğu yemeğini bitirmeye zorlaması da bu durumu daha da karmaşık hale getirir. Sonuç olarak, çocuklar kendi açlık-tokluk sinyallerini doğru bir şekilde algılayamazlar ve ileride yeme bozuklukları, obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi sağlık sorunlarına yatkın hale gelirler. Çocuğun yeme alışkanlığını ve davranışlarını sağlıklı hale getirmek için yemeğe odaklanması ve yeme farkındalığı kazanması önemlidir."