Bu dönemde sıklıkla görülen hastalıklardan biri olan “Rotavirüs”, dünya üzerinde çocukların %80’inin 5 yaşına kadar geçirdiği bir hastalıktır; çocuk ölümlerinin de önde gelen nedenlerinden biridir. Memorial Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. Pınar Akyol, dikkat edilmesi gereken bu bulaşıcı hastalık hakkında bilgi verdi.
Hastalığın Bulaşma Riski Yuvalarda Alt Değiştirmelerle Artıyor
Hastalığın kuluçka döneminin iki günün altında olduğunu söyleyen Uz. Dr. Akyol, genellikle önce ateş ve kusma sonra da ishalin görüldüğünü belirterek; özellikle bebeklerde hastalığın seyrinin daha ağır olduğunu vurguladı. “Rotavirus” ün çoğu zaman yiyeceklerle değil, insandan insana ya da enfekte yüzeylerde canlı kalarak insanlara bulaştığını bu nedenle örneğin yuvalarda alt değiştirmenin bulaşma riskini çok arttırdığını vurgulayarak; ” Hastalığın bulaşması hijyen, el yıkama ve izolasyon ile engellenebilir. Hasta çocuklar okula ya da yuvaya gitmemelidir. İshal bittikten sonra 3 gün daha dışkı yoluyla bulaşma olabileceği ve “Rotavirüs”e bağlı şikâyetler başlamadan bulaştırıcılığın başladığı unutulmamalıdır.” şeklinde konuştu.
Antibiyotikler “Rotavirüs” Tedavisinde Gereksizdir
Uz. Dr. Akyol kesin tanının dışkı testi ile konduğunu söyleyerek hastalığın tedavisi hakkında şu bilgileri verdi: “Hastalığın kendine özgü bir tedavisi yoktur. Antibiyotikler tedavide gereksizdir hatta ishal ve kusmayı kötüleştirebilirler. Yapılması gereken şey kusmanın yoğun olduğu dönemde mideyi dinlendirdikten sonra ağızdan çok yavaş (5 dakikada bir tatlı kaşığı) sıvı vermektir. Sıvı kaybının çok olduğu dönemlerde verilmesi en uygun sıvı tuzlu şekerli karışımlardır. Bunlar çocuk tarafından alınmadığı takdirde pirinç suyu, meyve çayları, az yoğurtlu ayran verilebilir. Su ve tuz alımının dengesine özen göstermek gerekir. “Rotavirus” salgınları olduğunda sağlıklı çocuklara probiyotik verilmesinin de hastalığı engelleyebildiği görülmüştür.”
Uz. Dr. Akyol, “Rotavirüs” Tedavisinde Anne Babalara Şu Tavsiyelerde Bulundu;
İyileşmeye büyük katkısı olan anne sütü kesinlikle kesilmemelidir.
İshalde sıkı diyetler önerilmemektedir ama yağlı ve şekerli yiyeceklerden bir miktar kaçınmak gerekir.
Diyetin çocuğun tolere ettiği şekilde geliştirilmesi önemlidir.
Anne babaların kilo kaybı ve iştahsızlıkla ilgili endişeleri olsa da bu süreçte önemli olan çocuğun yeterince sıvı almasıdır. Çocukların, kilo verseler bile hastalık sonrası süratle bu kiloların geri aldıkları unutulmamalıdır. Ayrıca çocuğu yemesi için zorlamak kusmaya neden olabilir.
Probiyotik kullanımının hastalığın süresini bir gün kadar kısalttığı ve şiddetini azalttığı gözlenmiştir.
Sıvı kaybı olmadan hemen damar yolundan sıvı vermek gereksizdir ancak sıvı kaybı başladığı noktada ağızdan rehidratasyon tekniği (az az sık sık içirmek) etkisiz hale gelirse damar yolundan sıvı verilmesi gerekebilir.