Böyle zor bir dönemde bile Türkiye'nin adeta bir "gül bahçesi" gibi zorlukların üstesinden gelerek istikrarlı yürüyüşünün sürdürdüğünü anlatan Çelik, "İşsizlikten bahsediliyor, 2014'te resmi rakam, 1 milyon 400 bin istihdam gerçekleşti. Bunun 450 bini kadın istihdamı, bunu bizler gerçekleştirdik. Sizler en büyük şahidisiniz, bütçedeki veriler ortada, enflasyon tablosu ortada, ihracata bakıyorsunuz geçmiş yıllarla mukayese edilmeyecek başarılarla dolu" diye konuştu.
Çelik, 2002'de günlük 4 doların altında geçinen yüzde 30 nüfus olduğunu bunun da 21 milyona denk geldiğini aktarırken, bugün bu oranın yüzde 2'ye gerilediğini bildirdi.
Üniversite öğrencisi Özgecan'ın öldürülmesine de değinen Bakan Çelik, bu olayların kesinlikle kabul edilemeyeceğini belirtti. Özgecan'a Allah'tan rahmet dileyen Çelik, bilge kişilikleri ve en zor günlerinde verdikleri mesajlar nedeniyle anne ve babasının ellerinden öptüğünü kaydetti.
-"Özgürlük ve güvenlik dengesini sağlamak zorundayız"-
İç Güvenlik Paketi görüşmelerine değinen Çelik, paketle ilgili yoğun tartışmalar yaşandığını hatırlattı.
Çelik, "Türkiye, özgürlük ve güvenlik dengesini sağlamak durumundadır. Güvenliğin olmadığı bir ortamda özgürlüğü geliştiremezsiniz. 6-7 Ekim olaylarında yaşanan vandalizmi hatırlayın" dedi.
Sendikalarla diyalog içinde birçok temel yasanın TBMM'den geçmesini sağladıklarını ifade eden Çelik, örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırdıklarını ve bir yıl gibi bir sürede sendikalı işçi sayısında 300 bini aşkın artış olduğunu söyledi.
İnşaat sektörünün son derece önemli olduğunu ve "lokomotif sektör" diye adlandırıldığını ifade eden Çelik, sektörde kayıtlı 2 milyon çalışan bulunduğunu bildirdi.
Sektöre çıkardıkları İiş Sağlığı Güvenliği Yasası ile ilgili bir ikazı olduğunu belirten Bakan Çelik, şöyle konuştu:
"Bu yasayı çıkarırken 'Avrupa normlarında bir yasa çıkaralım. Bu yasa gerçekten farkındalığı ortaya çıkarsın ve iş kazaları yaşanmasın' düşüncesi ile çıkardık. Uluslararası platformlarda bize teşekkür edildi. Ama arkasından yaşanan olaylar, kazalar inanın birlikte gerçekleştirdiğimiz ve ceza öncelikli değil, farkındalığı artıran medeni bir yasanın maalesef yeterli olmadığı tabloyu ortaya koydu. Şimdi Meclis'te biraz daha cezaları ön tarafa çıkaran bir düzenleme yapma zorunluluğunu ortaya koydu. Şimdi işveren siz misiniz mühürlenmiş, 'çalışamaz' denilen maden ocağının mührünü söküyorsunuz. Siz misiniz mühürlenmiş bir iş yerinin mührünü söküyorsunuz, 'o zaman paraya çevrilemez asgari 3 yıldan başlayan hapse gireceksiniz' düzenlemesi geldi. Sevinerek mi getirdik? Hayır. Olmamalı bu. Edirne'de açmayacaktın o maden ocağını, iki kişinin yanmasına sebep olmayacaktın ey işveren. Eğer yapıyorsan, siz hangi yüzyılda yaşadığınızın farkında değilsiniz. O zaman bunun bedelini mutlak suretle ödeyeceksiniz. İdari para cezaları yüzde 25'ten yüzde 200'e varan artışlar getiriyor."
Bir aylık sürede 2 bin inşaatı denetlediklerini ve bin 600 inşaatı durdurmak zorunda kaldıklarını söyleyen Bakan Çelik, "2 bin inşaatın bin 600'ünü durduruyorsanız, nereye gidiyoruz biz Allah aşkına? Nasıl bir iş yapmadır, nasıl bir kazanç anlayışıdır bu" dedi.
Bunun emeğin, çalışanın hakkının hiçe sayılması anlamına da geldiğini anlatan Bakan Çelik, bunun kabul edilebilir bir tablo olmadığını dile getirdi.
Herkesin bir kez daha düşünmesi gerekliliğine değinen Çelik, "Soma gibi büyük bir facia geliyor, arkasından Ermeneğin meydana gelmesini nasıl yorumlayacaksınız? Yani 301 kardeşimiz hayatını kaybediyor, bütün dünya adeta şoka giriyoruz ama Ermenek'teki vatandaş kendisi ikaz edileni yerine getirmeden çalışmasını sürdürebiliyor. Maden Kanunu geçti, herkes her işi yapamayacak" diye konuştu.
-Taşeron sistemi
Taşeronlaşmayla ilgili bütün platformlarda açık bir şekilde konuştuğunu anımsatan Çelik, "1936 yılından beri hizmet alımı denen yapı bizim sistemimizde var. Bu 1980'lerde, 1990'larda biraz daha hızlanmış, 2000'lerde bizim dönemimizde daha fazla hızlanmış. Ben defalarca söyledim; 'bu kuralsız çalışma emeğin sömürüsüdür' dedim. Katıldığım bütün resmi toplantılarda söyledim bunu. Buna bir çeki düzen veren yasal düzenlemenin bir bölümü geçti" açıklamasını yaptı.
Hangi alanlarda hizmet alımı olacağını Konfederasyonlara belirleyeceklerini vurgulayan Çelik, hizmet alımının tümden kaldırılmasına hükümet olarak doğru bakmadıklarını söyledi.
Yemek sektörünü örnek veren Bakan Çelik, "Asıl olan işçinin hukukun korunmasıdır. Kimin yanında çalıştığı meselesi değil ki. O da iş o da iş. Ama arada büyük uçurumlar varsa, buna şiddetle karşı çıkmamız gerekiyor. Kimin yanında çalıştığı değil hangi kurallarla çalıştırıldığı önemli. Bu ayrım yapıldı, şimdi Bakanlar Kurulu kararıyla durum netleşecek ve taşeronlaşma konusuna bir noktayı koymuş olacağız" ifadesini kullandı.
-Kıdem tazminatı-
Haziranın 7'sinden sonra milletvekili ve bakan olmayacağını hatırlatan Faruk Çelik, kıdem tazminatı konusuna değindi.
Çelik, 13 milyon çalışanın neredeyse 10 milyonunun bir yıl içinde işlere "girdi çıktı" yaptığını vurgularken, bir yılını dolduramadığı için kıdem tazminatını da hakedemediğini söyledi.
Bakan Çelik, şunları kaydetti:
"Oranlamaya baktığımızda yaklaşık yüzde 85'lerde kıdem tazminatını hak edemeyen işçiden bahsediyoruz. 15 yıl kıdem tazminatını sermayedara veriyorsunuz, öz sermaye olarak kullandırıyorsunuz. Biz de diyoruz ki 'Sizin hakkınız neyse o hakkı 15 yıl işverene değil sizin kendi bireysel hesabınıza yatıralım.' Bu kadar net söylüyoruz, bu yanlışsa sendikalar çıksın yüzde 85 kıdem tazminatı sorunu yaşayanlara cevap vermek zorundadır. Bu bir fırsattır, hodri meydan, oturacağız işçinin hakkını söke söke patronun cebine değil işçinin hesabına yatıracağız. Bunu başarmak durumundayız, eğer bunu başaramazsak tartışma devam eder."
-"İzzet Bey gelip burada konuşursunuz"-
Çelik, açıklamalarına CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in oturduğu yerden itirazda bulunması üzerine, "İzzet Bey gelip burada konuşursunuz. Bakın bu iş sloganla olmaz. Yumurta küfesi sırtınızda olacak" dedi.
Bir ay çalışan bir işçinin hesabına bile bu paranın yatırılması gerektiğinin altını çizen Bakan Çelik, işçi hakkı konusunda kendisinin her zaman "bir adım geri atmayan bir bakan" olduğunu hatırlattı.
Salondakilerden Karayolları Genel Müdürlüğü'nde taşeron çalışan ve kadro bekleyen işçilerin durumunun sorulması üzerine de Bakan Çelik, şunları söyledi:
"Karayollarıyla ilgili müjde değil bizde çözüm var. Çalışma hayatında müjde olmaz, çözmek gerekiyor, sorunu çözmeden konuşmak doğru değil. Karayollarında 6 bin 700 davayı kazanmış kardeşimiz var. Bunlarla ilgili 3 yıldır mücadele veriliyor, yargı kararı tamam mı? Tamam. Yapılacak ne? Bu işçilere tazminatını vereceksiniz. 'Hayır vermiyorum.' O zaman kadro vereceksiniz. Nasıl bir mücadele verildiğini taraflar çok iyi biliyor. Bu ayın sonuna kadar, 10 gün demiyorum, 9 gün içinde karayolları çalışanlarıyla yargı kararına konu olan işçilerimizle ilgili kararı Sayın Başbakanımız bizzat kendileri paylaşacak. Geldiğimiz nokta olumlu noktadır.
-Türkiye'de 5 milyon işsiz var
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, Bakan Çelik'in konuşmasını hayretler içinde dinlediğini söyledi. Türkiye'nin üç önemli sorununu, "işsizlik, hukuksuzluk ve sosyal adaletsizlik" olarak tanımlayan Akkaya, gerçek işsizlik rakamının resmi rakamların çok üstünde olduğunu savundu.
Türkiye'de 5 milyon işsiz bulunduğunu her 4 üniversite mezunundan birinin işsiz olduğunu savunan Akkaya, üretmeden zenginleşmenin olamayacağını söyledi.
Çelik'in yoksul sayısıyla ilgili açıklamasını da eleştiren Akkaya, Türkiye'de 29 milyon yoksul bulunduğunu ve sadece 3 milyona yakın ailenin sosyal yardımlarla hayata tutunmaya çalıştığını öne sürdü.
"Güneşi balçıkla sıvayamazsınız, bu anlatılanların gerçek dışı olduğunu biliyoruz" diyen Akkaya, "ülkeyi bu hale getirenlere karşı bir beraber olmamız lazım" ifadesini kullandı.
İç Güvenlik Paketi'ne de değinen Akkaya, "Meclis'in halini görüyorsunuz, TBMM'yi yöneten Başkanvekili o Meclis'e yakışıyor mu? Bu yasa polis devletinden sonraki açılan kapıdır, bunun başka izahı yok. Terörle Mücadele Kanunun'da bu söylediklerinizin hepsi var, birisi molotof atıyorsa cezası var, mala zarar veriyorsa cezası var. Tek bir amacı var bu paketin, hırsız demenin suç olmasını istiyorlar, ayakkabı kutusu gösterilmesinin suç olmasını istiyorlar" diye konuştu.
CHP'nin işçi dostu olduğunu belirten Akkaya, iktidarlarının ilk ayında kamuda ve belediyelerde bir tane taşeron işçi kalmayacağını, asgari ücretin de vergiden arındırılmış bin 500 lira olacağını söyledi.
-"Bize birileri 'kapadın gelin' diyor"-
DSP Genel Başkanı Masum Türker de Bakan Çelik'in konuşmasını eleştirerek, "Bir bakan, 'bakalım aşbakan ne diyecek' diyorsa o uygulamanın arkası yoktur" dedi.
İç Güvenlik Paketi'ni eleştiren de eleştiren Türker, "Demek ki Türkiye güvenli değil ki hükümet böyle yasa çıkarmaya çalışıyor. Niye bu güvensizlik? Çünkü ekonomik, sosyal ortam bozulmuş kimin kimi ne zaman vuracağını, tecavüz edeceğini bilemiyoruz. Bize birileri 'kapadın gelin' diyor. Kapanmak demek, sizin bu sesleri bir daha duymamanız demektir" açıklamasını yaptı.
Demokratik Gelişim Partisi Genel Başkanı İdris Bal, Bakan Çelik'in "gül bahçesi"nden bahsettiğini belirtirken, "Hangi gül bahçesinden bahsediyorsunuz. Sulh ceza mahkemeleri AKP'nin istiklal mahkemeleridir" iddiasında bulundu.
-"Bıçak kemiğe dayanmıştır"
Sendika Genel Başkanı Ramazan Ağar, sendikal düzenin önündeki en büyük engelin taşeron sistemi olduğunu belirterek, "Taşeron meselesini mutlaka çözmeliyiz, kölelik düzenine mutlaka son vermeliyiz. Çünkü bıçak kemiğe dayanmıştır" ifadesini kullandı.
Kıdem tazminatı düzenlemesine değinen Ağar, kıdem tazminatına sahip çıkmak adına her türlü mücadeleyi vereceklerini ve tüm güçleriyle kıdem tazminatı hakkını gasp ettirmeyeceklerini dile getirdi.