CEHENNEM GİBİ DÖRT YIL
Aile baskısı ile istemeden yazılan Tıp fakültesi. Eğitim sisteminin yanlış yönlendirmesi daha doğrusu hiç yönlendirmemesi ile yapılan bir hata ve hayatımdan silinmesini istediğim 4 yıl.
Büyük bir heyecan ile İstanbul Eğitim Hastahanesinde iç hastalıkları uzmanlığını kazanmanın mutluluğu ile İstanbul'a geldim.
Başıma geleceklerden habersiz.
İlk gün Servise girdiğimde koridordaki kalabalık çok şaşırtmıştı.
Aksaray meydanı gibi geldi.
Servis şefinin odasına girdiğimde , hocayı bir hastayı muayene ederken gördüm. Kendimi tanıttım. Yüzüme bakmadı bile. Kağıdı imzaladı bitişik odadaki asistan odasına gönderdi.
Odaya girdiğimde tıkış tıkış masalara kurulmuş hasta dosyaları arasında kaybolmuş asistanlar. Selam verdim. Bir tek gülümseyen olmadı. Hoşgeldin dedi kıdemli. Tek tek tanıştırdı. Servisi gezdirdi. Hemen önlük giymemi ve bir hastanın vizitinin yapılmasını istedi. Dakika bir gol bir dedim içimden. O gün acil günü. Acil yatışların hepsi servise yapılıyor.
İlk hafta gün aşırı refakat nöbeti tutuyorum. Yoğunluk ve koşuşturmalar içinde büyük bir hayal kırıklığı ve şaşkınlık yaşıyorum.
10. günümde acil nöbet yazıldı. Yaklaşık 2 milyon nüfusun acil dahili sorunlar henüz EKG okumasını bile bilmeyen bir asistana emanet.
Asistanken gün sabahın 6 sında başlıyor. Günler servis, poliklinik, acil arasında inanılmaz bir tempoda geçiyor.
Serviste onlarca hasta. Günlük 150 lere varan poliklinik sayıları ve 36 saat süren nöbetler,nöbetler,nöbetler.
Bedenimiz yatakta olsa bile aklımız hastalarda, hastalar rüyalarımızda.
- evet dede neyin var
- sıradaki hasta gelsin
- bu reçeteyi al
sayıklamaları.
Gece yarıları sedye tekerleği,gıcırtı sesi ile uyanmalar
Nedensiz bulantı kusmalar.
Ve Cehennem gibi geçen dört yıl.
Duruma duyarsız yöneticiler.
Empatik davranamayan hocalar.
Yükü hafifletmeyen uzmanlar.
Cehennem gibi dört yıl..
Dr.Murat AKBAŞ