Günlük koşuşturmanın içinde özellikle de iş yaşamında en çok gözardı edilen konuların başında beslenme geliyor. İş yoğunluğundan dolayı öğün atlanması veya fast food beslenmeye yönelme çok sık karşılaşılan bir durum. Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Nilay Topçam Zihnioğlu bu durumda düzensiz beslenmenin yaratabileceği birçok sorunun da süpriz olmayacağını söylüyor.
Yapılan bir çok çalışmada beslenmenin özellikle iş yaşamında ön planda olan fiziksel performansa ve beyin fonksiyolarına olan etkisi gösterilmiştir. Tabii ki beslenmenin sağlığın korunması ve devamlılığının sağlanmasına olan katkısı da gözardı edilemez. Bu yüzden yeterli ve dengeli beslenme kurallarını ofise de taşımak şart. Özellikle de yoğun çalışan insanların, vücutlarının savunma sistemlerini destekleyebilmek için beslenmelerine daha çok önem göstermeleri gerek.
Güne başlarken en önemli adım kahvaltıdır. Özellikle tam tahıllı ürünlerin daha yoğun tüketilebileceği bu öğün ofiste tam tahıllı peynirli bir sandviç bile olabilir. Bunu yapacak vakti olmayanlar meyve ve sütün yer aldığı kolay bir kahvaltı da yapabilirler.
Gün boyunca oluşturulması gereken önemli bir alışkanlık da ara öğün yapma alışkanlığıdır. Bu alışkanlık sayesinde kişi öğünlerinin düzenini, çeşidini ve miktarını daha iyi düzenleyebilir. Çok vakit harcamadan hatta toplantılarda bile yapılabilecek küçük ara öğünlerin çoğu zaman kurtarıcı olabiliyor. Örneğin işyerinde daha rahat yenilebilecek olan elma, kayısı, armut, mandalina gibi meyveler veya kuru meyveler hem antioksidan özelliğe sahiptir hem de kişinin öğün atlamamasını sağlarlar. Toplantı zamanlarında ise bir sütlü kahve - az kahveli - veya ortaya konulan kuru meyve tabağı güzel bir seçenek olabilir.
Öğleye doğru kişinin performansı yavaş yavaş azaldığı için bu öğünü atlamamak gerekir. Aslında öğle öğünü hem keyifli bir mola hem de gün boyunca vücudun fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli besin öğelerinin sağlanacağı bir zamandır. Bu öğünde dikkat edilecek noktalardan biri, sebze veya salata gruplarından birinin ve tam tahıllı ürünlerin yer almasıdır. Bu, özellikle hareketsiz bir ofis yaşamı olanlarda daha ön plana çıkıyor. Gün içerisinde süt –yoğurt grubu düzenli tüketilmiyorsa, mutlaka ayran veya yoğurt bu öğünde yer almalı. Özellikle minumum haftada iki gün balık olacak şekilde ızgara seçeneği de eklenebilir. Bunların içerisinde dikkat edilecek önemli bir nokta da tüketilen besinlerin yağ içeriği. Yemek şeçimi yapılırken yağ içeriklerini değerlendirip buna göre bir seçim yapmak daha sağlıklı olacaktır. Eğer tüm seçeneklerin yağ içeriği yüksek ise bir başka seçenek evden getirmek olabilir. Evden getirilen yiyeceklerde de bahsedilen besin gruplarına dikkat etmek şart. Evden getirilecek olan tam tahıllı ekmekle yapılmış bir sandviç ve ayranla da güzel bir seçenek oluşturulabilir.
Öğle öğününün evden getirilmesindeki tek dezavantaj hijyen ve saklama koşullarına dikkat etme zorunluluğu. Evden getirilen besin hazırlanırken cinsine göre iyi yıkanmış veya iyi pişirilmiş olmalı ve ofise gelene kadar sıcakta bırakılmamalı. Ofise gelindiğinde ise mutlaka buzdolabı ısısında muhafaza edilmeli.
Beslenme neredeyse her koşulda vücut fonksiyonlarını etkileyen bir faktör. Özellikle de iş yaşamında hareketsizlik, stres, yoğun çalışma saatleri gibi faktörlerin vücuda verebileceği zararları önlemesi açısından belki de bir şans. Bunu kullanabilmek ise hiç zor değil.