Havalar aniden soğudu. Ülkemizin bazı bölgelerinde kar yağışları başladı. Hepimiz nasıl ısınacağımızı şaşırmışken bir yandan grip, nezle gibi hastalıklar da yakamıza yapışıyor. Sadece bunlar olsa iyi, yorgunluk, sinirlilik halleri, kas ve eklem ağrıları da bu dönemde geliyor. Uyku düzenimizin şaşırması da cabası! Metabolizmamız bu değişikliğe alışmaya çalışırken neler yapmalıyız?
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi D.H. Araş.Lab. Müdürü Doç. Dr. Vehbi Altunçul sorularımızı yanıtladı
Hava sıcaklıklarının düşmesinden metabolizmamız, vücudumuz nasıl etkilenmekte?
Yaşamın düzenli sürdürülebilmesi için, hayati sistemlerde reaksiyonların vücut fonksiyonlarının muntazam olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Şöyle ki; metabolizmamızda gerçekleşen bir takım kimyasal reaksiyonlar sonucu enerji açığa çıkmakta, bunun büyük bir bölümü ısı enerjisine dönüşmektedir. Bu ısı vücudumuzdaki termo regülasyon mekanizmaları ile, vücuda yayılmakta veya buharlaştırılmaktadır. İnsanlarda bu merkez, beyin in özelleşmiş bir bölümü olan Hipotalamus tarafından gerçekleştirilmektedir. İmpulsları (uyarıları) algılayan bu merkez , akciğerler, kan damarları, kas, der, böbrekler v.s ile ile iç ortamı dengede tutmaya çalışır. Buna homeostasis denilir. Ancak atmosferde oluşan ani basınç, ısı, fırtına v.s gibi dış hava şartları bağışıklık sistemimizi gafil avlarsa, vücut direncinin düşüşüne bağlı olarak hastalık kapımızı çalabilmektedir..
Ani hava düşüşleri ve soğuklar vücudumuzda hangi hastalıkları tetikliyor?
Her insanın metabolizması farklıdır. Kişiye göre farklılık göstermektedir. Ancak, genellikle, kas, baş, eklem ağrıları ortaya çıkabilir. Her zaman istenilerek yapılan aktivitelerde bile belirgin bir duraklama söz konusu olabilir. Uyku düzeninde bir bozukluk şekillenebilir. Kişi ya fazla uyuma veya uyuyamama periyodu içindedir. Kişinin yeme içme düzeni de bozulabilir. Kişinin iştahı artmakta veya azalmaktadır. Yorgunluk, bitkinlik, duygusallık sinirlilik, hatta depresyona bile neden olabilmektedir. Kısaca söylemek gerekirse, kişi geçmiş günlerine göre daha farklı bir görünüm sergilemekte, şikayetler dile getirebilmektedir.
Bu faktörlerden kimler daha çok etkilenmektedir?
Risk grubunda yer alan hastalar (sürekli ilaç alanlar, terapi görenler, yaşlılar, astım, kalp, diyabet, tansiyon v.s) daha fazla etkilenmektedir. Ayrıca hanımlar bu gibi negatif faktörlerden daha fazla etkilenebilmektedirler. Şöyle ki; Dişilik hormonları olan östrojen ve progesteron' un iniş ve çıkışları yani dalgalanmalarının biyo ritmi önemli ölçüde etkilediği bilim adamları tarafından ifade edilmektedir. Ancak bu etki, kişinin hormonlara karşı ne ölçüde duyarlı olduğuna bağlı olarak gerçekleşmektedir.
Bu durumdan nasıl kurtulabiliriz veya ne gibi önlemler almalıyız?
Sağlıklı Beslenme: Vücudun ihtiyacı olan Proteinler, Karbonhidratlar, Yağlar dengeli oranda alınmalı, Mineral takviyesi unutulmamalıdır. Günlük su tüketimi ise günde yaklaşık 2.5 litre olmalıdır. Ayrıca tüketilecek besin kaynaklarının tüketilme yöntemleri de kızartmadan ziyade ızgara, buğulama, haşlama v.s yöntemleri tercih edilmelidir. Ancak nefis köreltmek amacıyla bazı küçük kaçamakların pek zarar vereceği kanısında değilim. Yeter ki mönümüzde gam ve keder olmasın.
Bağışıklık sistemimizi güçlendirenler: Vücut direncimizin büyük ölçüde sekteye uğradığı bu mevsimde Antioksidan özelliğe sahip A Vitamini (Balık, süt, yumurta, kayısı, havuç vs) C Vitamini (Narenciyeler, portakal mandalina, limon, nar, maydanoz, dereotu, yeşil biber, ve E vitaminleri (ceviz, fındık, kuru baklagiller vs) selenyum, çinko, mağnezyum gibi minerallerin ve omega yağ asitlerinin alımının artırılması gerekmektedir.
Koruyucu Aşılar: Gerektiğinde, konunun uzmanına danışılarak, kendi metabolizmasına uygun Pnomokok (zatürre) ve İnflüenza (grip) aşıları yaptırılabilir.
- Düzenli uyku ve istirahat
- Kapalı ve kalabalık ortamlardan mümkün mertebe uzak durmak.
- Spor, yürüyüş gibi aktiviteler önemli ölçüde yarar sağlamaktadır.
- Zararlı alışkanlıklardan uzak durmak. ( sigara, alkol v.s )
Sigara: Akciğerlere tahribatı çok önemlidir.Kanserojen etkisinin yanında, 20 yıl sadece 1 paket sigara içenin alveollerinde, bronşiollerinde tam 7 kilogram katran birikmektedir. Ayrıca akciğerlerdeki damarlardaki elastikiyet bozulmakta, bu da solunumu negatif yonde etkilemektedir. Hal böyle olunca, mevsim gereği akciğerlere ulaşabilecek mikro organizmaların tahribatı da o ölçüde büyük olmaktadır. Sigara nın yarattığı öksürük, grip öksürüğü ile birlikte tahribatı sürdürmekte, iyileşme zorlaşmaktadır.
Alkol: Karaciğer üzerine olan olumsuz etkisi ile, vücudumuzun fabrikası olan ve metabolik olayları düzenleyen karaciğerin fonksiyonları bozulmakta, tedavi amacı ile alınan ilaç ve uygulamalarda aksaklıklar oluşmaktadır. Ayrıca vücut direncini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Enfeksiyon söz konusu ise (yüksek ateş, öksürük, burun akıntısı, kırıklık, terleme, bitkinlik, iştahsızlık semptomları) söz konusu ise derhal en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir.
BEGÜM ÇELİKKOL/ HABERTURK