• BIST 9724.5
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • Ankara 3 °C
  • İstanbul 6 °C
  • Bursa 5 °C
  • Antalya 13 °C
  • İzmir 10 °C

"Bonzai" baronlarının yeni formül hilesi

"Bonzai" baronlarının yeni formül hilesi
Herhangi bir "sentetik kannabinoid" maddesinin Birleşmiş Milletler ve/veya ülkeler tarafından yasaklanmasının ardından uyuşturucu organizasyonları yeni formüllerle bu maddeleri üreterek uluslararası kontrolü saf dışı bırakıyor.

ANKARA (AA) - SELMA BIYIKLI ADABAŞ - Türkiye'de komuoyunun gündemine yaşanan ölümlerle gelen sentetik uyuşturucu "Bonzai", uyuşturucu baronlarının yeni gözdesi durumunda.

Türkiye'de "Bonzai/Jamaika" olarak bilinen uyuşturucunun da dahil olduğu, herhangi bir "sentetik kannabinoid" maddesinin yasaklanmasının ardından, uyuşturucu organizasyonları yeni formüllerle bu maddeleri üreterek uluslararası kontrolü saf dışı bırakıyor.

AA muhabirinin Sağlık Bakanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye göre, Türkiye'de sıklıkla "Bonzai/Jamaika", yurt dışında ise "K2/Spice" olarak isimlendirilen maddeler, "sentetik kannabinoidler" grubunda yer alıyor, yapısal olarak esrardaki aktif bileşen "Tetra Hydro Cannabinol"a (THK) benziyor.

1960'larda geliştirilen, 2000'lerin sonunda karaborsada satışı başlayan uyuşturucunun yüzlerce farklı isim ve markası bulunuyor.

Steroid olmayan ağrı kesici ilaç geliştirme amacıyla sentezlenen bu maddelerin, söz konusu etkilerinin yanı sıra, hatta daha fazla halüsinojen etkiye sahip oldukları biliniyor. Uyuşturucunun ilk olarak 2008-2009'da Avrupa'da suistimal edilmeye başlandığı tahmin ediliyor.

Bitkisel uyuşturucular dünyada uzun zamandır kullanılmakla birlikte 2004 sonrasında eklenen "sentetik kannabinoidler", etkisini ciddi oranda artırdı ve bu süreç sonrası tüm dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlandı.

Uyuşturucu organizasyonları, birçok ülkede yasaklı maddeler listesinde bulunmayan bu maddeler için oluşan pazarı suiistimal etmeye devam ediyor.

En yaygın "sentetik kannabinoidler"den olan JWH-18 maddesi, Türkiye piyasasında "bonzai" olarak anılıyor.

Herhangi bir "sentetik kannabinoid" maddesinin Birleşmiş Milletler ve/veya ülkeler tarafından yasaklanmasının ardından uyuşturucu organizasyonları yeni formüllerle bu maddeleri üreterek uluslararası kontrolü saf dışı bırakıyor.

Yasal engellerin aşılabilmesi için sistemde yeterli veri olmaması nedeniyle tespit edilmeleri zor olan bu uyuşturudan, piyasaya sürekli yeni türevler sunuluyor. Bu nedenle adli laboratuvarlar hem kayıt altına alınmış hem de henüz tanımlanmamış "sentetik kannabinoidler" içeren çok sayıdaki numunenin analiziyle uğraşıyor. Bu maddelerin hızlı ve etkili bir şekilde tespit edilmesini sağlayacak analiz yöntemlerinin geliştirilmesi, hem madde kullanımını teyit etmek hem de bu maddelerin özellikleriyle ilgili ileri testlerin yapılması için gerekli.

-Piyasaya arzı birden fazla merhaleden geçiyor

Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezinin (The European Monitoring Centre for Drugs and Drug Addiction) (EMCDDA) 2011 yılının Temmuz ayında gerçekleştirdiği, söz konusu maddelerin internet üzerinden satışını yapan sitelerin izlendiği çalışmada, "sentetik kannabinoidler"in 22 siteden satışının yapıldığı tespit edildi.

Bu maddenin piyasaya arz süreci kimyasal maddenin temini, imalat, paket temini ve paketlemenin yapılması, sokak satıcılarına satış, sokak satıcılarının bağımlıya ulaştırılması ve kullanım olmak üzere birden fazla merhaleden geçiyor.

-Türkiye'de 2010'da görülmeye başlandı

"Sentetik kannabinoidler" Türkiye piyasasında 2010 yılından itibaren görülmeye başlandı, bu tarihten sonra maddenin kullanım ve bulunabilirlik oranında çok ciddi artış oldu.

Türkiye'de bonzai üretimi tespit edilmedi, ülkeye bu uyuşturucu yurt dışından getiriliyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Dairesinin 2012 raporuna göre Türkiye'de bonzai maddesi Çin, ABD, KKTC, Almanya, İspanya, Hollanda, Portekiz, İngiltere ve Macaristan gibi ülkelerden yasa dışı yollarla ithal ediliyor.

Ülkede faaliyet gösteren uyuşturucu organizasyonları, genellikle bonzai maddesini esrar, ecstasy ve captagon maddeleriyle piyasaya sunuyor.

2011 yılında 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkındaki Kanun kapsamına alınan "Sentetik kannabinoidler"in doğal kannabinoidlerden daha güçlü oldukları kabul edilse de insanlardaki olumsuz etkilerinin başlaması ve sürmesiyle ilgili veriler kısıtlı.

Bunların tespit edilmeleri için güvenilir testlerin olmayışı ve bu maddelerin dinamik, öngörülemeyen yapıları, literatürdeki tutarlı ve nitelikli kötüye kullanım bildirimlerini kısıtlıyor.

Uzun süreli kullanım, bağımlılık sendromuna, çekilme belirtilerine ve psikiyatrik semptomlara yol açıyor.

On altı farklı tütsü ürünü ve 40 farklı serinin incelendiği bir çalışmada, markadan markaya ve seriden seriye değişen farklı kombinasyon ve oranlarda 11 farklı "Sentetik kannabinoidler" saptandı. Bu nedenle, bu uyuşturucuyu içeren maddelerin klinik etkilerini tahmin etmek oldukça güç.

Bu uyuşturucunun kullanımından sonra bazı kişilerde uyuşukluk görülürken, diğerlerinde ajitasyon, bulantı, sıcak basması, gözlerde yanma, ağız kuruluğu ve taşikardi ortaya çıkıyor. Klinik görünümdeki bu değişkenliğin nedeni tam olarak bilinmiyor. Kullanım sonrası bildirilen en sık fiziksel etki ise taşikardi. Buna maruz kalanların çoğunda sadece minimal belirtiler olsa da bazı kişilerde nöbetler veya miyokard infarktüsü gibi hayatı tehdit eden durumlar görülebilyor.

Çalışmalar, merdiven altı laboratuvarlarda, daha önce tanımlananlardan daha ölümcül yeni maddelerin sentezlenmeye devam ettiğini gösteriyor. Ayrıca bazı kullanıcılar "Sentetik kannabinoidler"in risk taşıdığını fark etmiş olsa da, çoğu olası zararlarının ciddiyetinin düşük olduğuna inanıyor.

"Spice/Bonzai" kullanımının yaygınlığıyla ilgili halen verilerin yetersiz olmasından dolayı, adli-toksikolojik araştırmalarla birlikte ileri epidemiyolojik çalışmaların yapılması, problemin boyutlarının değerlendirilmesi için çok yararlı olacağı düşünülüyor.

Bu konuda daha fazla finansmana ve bu maddeleri keşfeden analitik kimyagerler, onları araştıran bilim adamları ve bağımlıları tedavi eden klinisyenler arasında daha iyi bir işbirliğine ihtiyaç bulunduğu bildirildi.  

Bu haber toplam 7150 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim