Sağlık teknolojilerinde yaşanan son gelişmeler, beyin cerrahisinde yeni bir devir açtı. Endoskopik ameliyatlar sayesinde artık 15 dakika içinde başarılı beyin ameliyatları yapabilmek mümkün hale gelirken kullanılan yeni teknikler sayesinde hastaların hastanede kalış süresi düşüyor ve birkaç gün içinde sosyal yaşama geri dönülebiliyor. Tıpta pek çok alanda kullanılan endoskopik (kapalı) ameliyatlar, daha kısa ameliyat süresi ile beraber hastanın ameliyat sırasında daha az zarar görmesini sağlıyor. Bu sayede hastanın iyileşme süresi birkaç güne inerken, sosyal yaşama dönme süresi de oldukça kısalıyor. Günümüzde bu teknolojinin gelişimi beyin cerrahisinde yeni bir devrimin yaşanmasını sağladı.
20 yılda yeni soluk
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Kenan Koç, çağdaş beyin cerrahisi ameliyatlarının yapıldığı dönem göz önüne alındığında son 20 yılda endoskopik beyin cerrahisi ameliyatlarının, beyin cerrahisine yeni bir soluk getirdiğini söyledi. Koç “Özelikle teknolojik gelişimin geldiği aşamada 2-4 mm’lik bir boru içinde optik sistemin yerleştirilmesi ve endoskopa uygun aletlerin geliştirilmesi beyin cerrahisinin önünü açmıştır. Ancak endoskopik beyin cerrahisi yeni bir yaklaşım olduğundan gelişimi hâlâ devam etmektedir” dedi. Beyin cerrahisinde çok geniş bir kullanım alanı olduğunu vurgulayan Koç, beyinde endoskop kullanımını “hidrosefali (beynin su toplaması) ameliyatları”, “endoskopik kafa tabanı cerrahisi” ve “hipofiz cerrahisi” olmak üzere 3 ana grupta değerlendirdi.
Belirgin avantajı var
Prof. Dr. Koç, özellikle endoskopik hipofiz cerrahisinin mikroskopik yönteme iyi bir alternatif olduğunu anlatarak, endoskopik hipofiz cerrahisinde endoskopun doğal burun boşluğundan ilerletildiğini söyledi ve şöyle devam etti:
“Yöntem ile burun içindeki doku en az zararı görmektedir. Endoskopun sağladığı geniş görüş damar ve sinir yapılarını koruyarak daha az komplikasyonla ameliyat yapılmasını mümkün hale getiriyor. Tümörlerde endoskop ile mikroskop karşılaştırıldığında, endoskop belirgin görüş avantajı sağlamaktadır. Mikroskopik yöntemde ulaşılamayan alanlara ulaşmak endoskopla mümkündür.”
cerrahisinde kullanımının artmasının “Endoskopik Kafa Tabanı Cerrahisi”nin önünü açtığını da söyleyen Koç, kafa tabanı denilen alanın beyin dokusunun kafatasına oturduğu alt yüzeyi tanımladığını dile getirdi. Bu alandaki lezyonlarının ulaşılması zor ve uzun ameliyat süreleri gerektiren, ciddi komplikasyonları olan girişimler olduğunu anımsatan Koç, “Ön tarafta yerleşen menenjiom, klivus tümörleri ve koku sinirinden çıkan tümörler için endoskopik yol tercih edilmektedir. Ameliyat sırasında küçük kesiler kullanılması ve beyin dokusunun geniş olarak açılımının gerekmemesi cerrahın tümöre daha kolay ulaşımını sağlar. Beyin dokusuna zarar vermeksizin direkt tümöre ulaşım sağlayan endoskopik yol, komplikasyonları azaltarak cerrahinin etkinliğini arttırmaktadır” diye konuştu.
‘ENFEKSİYON RİSKİ DE DÜŞÜK OLUYOR'
Endoskopik hidrosefali ameliyatları hakkında da bilgiler veren Prof. Dr. Koç, özetle şunları kaydetti: “Beyinde anormal sıvı birikiminin yol açtığı hastalık hidrosefali olarak adlandırılır. Tedavisi sırasında bu sıvının beyinden uzaklaştırılması, basıncının düşürülmesi gerekmektedir. Hidrosefali tedavisi için 1960’lı yıllardan bu yana yaygın olarak Shunt sistemleri kullanılmaktadır. 1990’lı yıllarda özellikle beyinde sıvı dolaşım yolu üzerinde tıkanıklık olan durumlarda endoskopun kullanımı başlamıştır. Yaklaşık 8-12 mm’lik bir pencereden kemik açılarak tıkanıklık olan yere alternatif yol açmak ya da tıkanıklığı gidermek, bu yaklaşımın amacıdır. Kısa olan ameliyat süresi 15-20 dakikayı bulmaktadır. Uygun olgularda Shunt maliyetinin olmayışı, tek ameliyatın yeterli olması ve düşük enfeksiyon önemli avantajlarıdır.”