Az gittik, Uz gittik, Dere Tepe düz gittik. Bir de dönüp baktık ki bir arpa boyu yol gitmişiz.
Bu tekerlemeyi hatırladınız mı?
Çocukluğumuzda bize masal anlatan büyüklerimiz bu tekerlemeyi sıkça kullanırlardı. Çocuk olmanın saflığı ve masumluğu içinde böyle bir şeyin olabileceğini düşünür ve kahramanımızın bu kadar çok çaba gösterdikten sonra çok az bir yol alması, onu gözümüzde daha da yüceleştirirdi. Düşünsenize bu kadarcık bir kazanım için ne kadar çok çaba gösteriyordu.
Ama artık büyüdük. Öyle az giden, uz giden hatta dere tepe düz giden biri bir arpa boyu yol gidiyorsa, ona “sen kimi kandırıyorsun? diye soruyoruz. Sormalıyız.
Bugünde çok değerli meslek örgütümüzün çok değerli yöneticilerine soruyoruz. Eğer temmuz ayında imzaladığımız protokolden ancak bir arpa boyu ileri gidebildiysek, bu kadar yaygarayı neden çıkardık? SGK’nın sunduğu e-sözleşme bundan daha mı kötü şartlar içeriyordu. Şimdi çıkıp da bu kadar eczacının gözünün içine baka baka demokratik meslek örgütünün vazgeçilmezliğinden falan bahsetmeyin. Biz demokratik meslek örgütünün değil onu yöneten siz beceriksiz ve korkak yöneticilerin vazgeçilebilir olduğundan bahsediyoruz. Gerçi Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek lazım siz istediklerini aldınız. Daha önce beceriksizliğiniz dolayısıyla kaybettiğiniz bazı imtiyazları geri almayı başardınız.
Bunları şöyle bir hatırlayalım.
1) TEB’in eskiden olduğu gibi her yıl eczacıyı soyacağı sözleşme kağıtlarını fahiş fiyattan satma hakkını elde ettiniz. (SGK yetkililerine, batmak üzere olan 8000 eczaneye ücretsiz dağıtma sözü verip de 500 TL ye sattığınız sözleşme kâğıtlarından bahsediyorum).
2) Kan ürünlerini ve diyaliz reçetelerini eşit dağıtıyoruz ve kamuyu zarara uğratmıyoruz maskesi altında eczacıdan tırtıkladığınız %1–2 komisyonları almayı garantilediniz.
Eh! Mübarek olsun. Hayrını görün. Bu protokol yaygarası başladığı zaman ben yazdığım bir yazıda TEB ve odaların para kaynaklarına dokunmakla SGK hiç iyi yapmadı, şimdi kıyamet kopacak demiştim. Aynen de öyle oldu. Kıyamet koptu ne zamana kadar? TEB ve odalar para kaynaklarını geri alıncaya kadar.
Şimdi eczacılar ne yapacak?
20 gündür kopardığı fırtınadan sadece gürültü yaratan ve kendilerini üç kuruşa satan bir meslek örgütünü tekrardan gözden geçirecekler. Bu meslek örgütünün gerçekten olmazsa olmaz olup olmadığını değerlendirecekler.
Güvendikleri TEB Merkez Heyeti Üyelerinin 1–2 işgüzar oda başkanı tarafından nasıl rezil edildiğini gözden geçirecekler.
51 odanın “TEB’in dışında hazırlanmış bir anlaşmaya asla izin vermeyiz” demesine rağmen aynı gece bakanın karşısında dizleri titreyen TEB yöneticilerinin nasıl korkularına mağlup olduklarını görecekler ve aslında seçtikleri oda yöneticilerinin de hiçbir ağırlığı olmadığını tespit edecekler.
Seçtikleri ve güvendikleri yöneticiler tarafından bir kez daha aldatıldıklarını düşünecek ve kendilerine bundan sonrası için yeni bir yol çizecekler.
Veya bunların hiç birini yapmayıp kaderlerine razı olacak ve aldatılmaya devam edecekler.
Ama unutmamak lazım ki, bir çukura bir kez düşmek kaza olarak kabul edilebilir ama ikinci defa düşmek AHMAKLIKTIR.
Ecz. Mehmet Saydan
www.saydan.com.tr