Sigorta şirketleriyle vatandaşların arasına giren aracı şirketleryüzünden kazazedeler hak ettikleri paraların küçük bir kısmını alabiliyor. Kanunlardaki boşluğu fırsat bilen aracılar, "aracılık hizmetleri" ya da "hasar takip merkezi" adı altında şirket kurup büyük paralar kazanabiliyor. Aracılar özellikle ölümlü trafik kazalarında mağdur olanların adına sigortaşirketlerinden aldıkları vefat tazminatının yüzde 20 ya da 25'ni mağdur tarafa veriyor. Asında daha fazla para alması gereken mağdurların bundan haberi bile olmuyor.
"BU FİRMALAR DAHA PAHALIYA GELİYOR"
Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Avukat Ali Osman Kufacı, "Benim sigorta şirketinden bir alacağım varsa üçüncü bir kişi benim adıma vekalet verip sigorta şirketleri nezdinde o takipleri yapıyor. Bu üçüncü kişilerin önünde herhangi engel yok. Örneğin bir trafik kazası oluyor. Vatandaş ne yapacağını ve prosedürü bilmiyor. İnsanlar avukatlara gitsek çok para veririz düşüncesindeler. Hasar tespit dükkanlarına gitmek insanlara daha kolay geliyor. Halbuki bu firmalar daha pahalıya geliyor. Vatandaş hasar firmasına gidiyor. Bu firma ile sözleşme imzalayıp vekaletini onlara veriyor. Daha sonra sigorta şirketine başvuru yapılıyor. Sigorta şirketi bu durumlarda hasar şirketine parayı ödedikten sonra hasar şirketi ortadan kayboluyor. Vatandaş para alamıyor. Aslında birinci dolandırıcılık bu. Burada vatandaşın cebine bazen hiç para girmediği gibi bazen de yüzde 50'lik anlaşmalar yapılıyor. Vatandaş buralardan ne kadar para geleceğini hakkının ne kadar olduğunu bilmiyor. Hasar firması örneğin yüz bin lira alıyor. Vatandaşa 50 ya da 80 bin aldık diyor. İçinden bu kadarı benim 20 bin lirası da senin diyor. Aslında almaları gereken meblağlar daha yüksek. İnsanlar bunu pek sorgulamıyor. Hasar firmaları buradan yüksek kar elde ediyor. Vatandaşa küçük bir ücret veriyor. Aslında burada suç biraz da insanlarımızda. İşin ardını araştırmıyorlar" dedi.
"ASLINDA YASAĞI DELİYORLAR"
Kazada ölen kişinin yakınlarının "destekten mahrum kalma tazminatı" almaları gerektiğini hatırlatan Kufacı, "Kazada vefat sebebiyle bir tazminat doğuyor. Mesela babası ölen bir çocuğa, babasının desteğinden yoksun kaldığı için manevi tazminat hakkı doğuyor. Bunun bir hesabı var. Ölen kişinin ömrü, çalıştığı mesleği gibi birçok faktör var. Bunlar toplanıp bir hesap yapılıyor. Sigorta şirketleriyle yargılamayı yapan mahkemelerin hesabı hiçbir zaman birbirini tutmuyor. Şirketler bunu her zaman düşük hesaplıyor. Bu hesaplamayı işin uzmanı avukatlar biliyor. Hasar firmaları yüksek alacağı yerde sigorta şirketleri düşük bir rakam belirliyor. Hasar firmalarında 'ne alsam kar' mantığı var. Böyle bir durumda vatandaş hakkını yine az almış oluyor. Aracı şirketlerde genelde avukatlar olmuyor. Avukatların reklam yapması yasak. İş bağlamak için avukatların aracı kullanması yasak. Bazı kötü niyetli arkadaşlar bunu delmek için bir hasar firması ya da dernek kuruyor. Olaya bir resmiyet kazandırıyorlar. Başkanı bir avukat olabiliyor. Aslında burada bir yasağı deliyorlar" diye konuştu.