Görevi başındayken aniden rahatsızlanan ve arkadaşları tarafından Muş Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Çekil'in (50), yapılan tetkikler sonucunda aort damarı yırtılması yaşadığı anlaşıldı.
Bölgedeki en yakın merkezle irtibata geçmeye çalışan hastane yetkilileri, Çekil'i, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Dursun Odabaş Tıp Merkezine sevk etti.
Zamana karşı yarışta görev alan sağlık ekiplerinin kısa sürede ulaştırdığı Çekil, Van'da yapılan operasyonla tekrar hayata tutundu.
Trafik kazası gibi bir anda yaşanıyor
Aort damarı yırtılmasına müdahale eden ekipte yer alan Kalp ve Damar Cerrahı Yrd. Doç. Dr. Şahin Şahinalp, merkezde daha önce yapılmayan bazı operasyonları yapmaya başladıklarını, aort damarı yırtılmalarına müdahalenin de bunlardan biri olduğunu söyledi.
Aort damarı yırtılmasının çok ciddi sonuçlar doğurabildiğini anlatan Şahinalp, şöyle konuştu:
"Bu rahatsızlık çoğunlukla ölümle sonuçlanıyor. Ölümle sonuçlanmayanlar ise felç ve hayat kalitesi düşüren durumlara kadar ilerliyor. Ani ortaya çıkıyor ve öncesinde hiçbir bulgu vermiyor. Hastanın başına trafik kazası gibi bir anda geliyor. Hayatının sonlanmasına kadar ciddi bir durum ortaya çıkıyor. Hastada şiddetli sırt ağrısı aniden başlıyor. Bu şekilde acil servise gidebilen hastalarda tanı konulabiliyor. Bir kısmı hastaneye yetişemeden bulunduğu yerden hayatını kaybediyor. Söz konusu hastamız Muş'tan dört saatlik bir mesafeden geldi. Buraya geldikten kısa süre sonra girişimsel radyoloji ile ameliyat etmeden hızlı bir şekilde işlemlerimizi gerçekleştirdik."
Girişimsel Radyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Mesut Özgökçe ise ana damar yırtılması veya genişlemesinin bazen hasta için bir "bomba etkisi" yaptığını anlattı.
"Dünyaya yeni gelmiş bebek gibiyim"
Merkezdeki başarılı operasyonla yeni bir hayata başladığını ifade eden 6 çocuk babası Çekil de rahatsızlığın kendisinde ani bir terlemeyle başladığını söyledi.
Bir anda belden aşağısının tutmadığını aktaran Çekil, şu ifadeleri kullandı:
"Baktım düşüyorum. Aldılar beni hastaneye götürdüler. Hastaneye gittiğim zaman atar damarlarımdan birinin patladığını söylediler. Dört ili aradılar. En son Van'a kabul ettiler. Buraya geldiğim zaman zaten ölmüştüm. Hareket yok, bir şey yok. Sağ olsun burada bana yeniden bir hayat verildi. Onlara ne kadar şükretsem azdır. Buradaysam, konuşabiliyorsam onların sayesindedir. Şu anda dünyaya yeni gelmiş bir bebek gibiyim. Bugün eşimle, çocuklarımla birlikte olabiliyorsam dünyanın en mutlu insanı benim."