Davanın 8 yıl sürmesi nedeniyle M.S.'nin başvurduğu Anayasa Mahkemesi, 'makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine' karar verdi.
Almanya'da oturan M.S., sarkan göğüslerini dikleştirmek için uzun yıllar kararsız kaldı. Vücudunu çıplak gördüğü anlarda gögüslerinin kendisini rahatsız ettiğini düşünen M.S., bir yaz tatilinde estetik ameliyat olmaya karar verdi. 2004 yılının Mayıs ayında Antalya'ya gelen M.S., Akdeniz Üniversitesi Plastik Cerrahi ve Rekonsrüktif bölümünde Doç. Dr. K.İ.'ye muayene oldu. 7 Haziran'da Doç. Dr. K.İ., M.S'ye göğüs kaldırma operasyonu (meme pitosiz) yaptı. Ameliyatın ardından M.S.'nin göğüslerinde kanama oldu, şekil bozukluğu ortaya çıktı. Her iki göğüs altında oluşan iltihaplar yüzünden zor günler geçiren M.S., ağrıları geçmemesine karşın yıllık izni bittiği için Almanya'ya döndü. Ağrıları ve göğsündeki şekil bozukluğu düzelmeyince orada gittiği doktor ameliyatın yanlış yapıldığını, yeniden ameliyat olması gerektiğini, bu ameliyatta da tam iyileşme sağlanamayacağını söyledi. Zaman içinde ameliyatın göğüslerde bıraktığı izler daha da belirginleşti, her iki göğsün alt kısmında derin ayrılmalar oldu.
İKİ KURUMDAN RAPOR ALDI
M.S.'nin Almanya'daki muayenesi sonrası 17 Ağustos 2004 tarihiyle düzenlenen raporda 'göğüslerde ameliyata bağlı göğüs şekline uymayan ve deforme olmuş anormal bir fonksiyon bozukluğu olduğu' belirtildi. Bu dava için M.S'nin Adli Tıp Vakfı'ndan aldığı 21 Temmuz 2005 tarihli, Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Gürsel Çetin ve Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Nurullah Yıldırır imzalı raporda, "Memelerdeki sarkıklığın düzeltilmesi amacıyla yapılan ameliyatın uygulanışındaki teknik hata sonucu meydana geldiği ve bu tıbbi uygulama hatasının bir 'beceri kusuru' olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır" denildi. M.S.'nin şikayetini inceleyen Tabip Odası Antalya Şubesi de doktor hakkında 'kınama' cezası verdi.
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT SAVASI AÇTI
M.S., iki ayrı kurumdan aldığı raporlarla 4 Ekim 2005 tarihinde Antalya İdare Mahkemesi'ne operasyonu yapan plastik cerrahi uzmanı Doç.Dr. K.İ. ve üniversite hastanesi aleyhine 15 bini maddi, 40 bini manevi olmak üzere 55 bin TL'lik tazminat davası açtı. Dava 8 yıl sürdü. İdare Mahkemesi, Adli Tıp Kurumu'nun konuyla ilgili 28 Mart 2007 tarihli raporunda yer alan 'deformasyonunun dikiş alanında gelişen enfeksiyondan ileri geldiğini, hekime ve kuruma atfedilebilecek kusur olmadığı' görüşü üzerine 29 Kasım 2007'de davayı reddetti. Dosyaya bakan Danıştay 10'uncu Dairesi, 28 Aralık 2011'de İdare Mahkemesi'nin kararını onadı. Karar düzeltme talebi ise 5 Haziran 2013 tarihinde Danıştay 15'inci Daire tarafından reddedildi. Böylelikle 4 Ekim 2005'te başlayan dava süreci tamamlanmış oldu.
ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURDU
Tüm hukuk yollarının tükenmesi üzerine M.S., 4 Kasım 2013'te Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını kullandı. Anayasa Mahkemesi ise başvuruyu 9 Ekim 2015'te yaptığı toplantıda görüştü. Mahkeme, M.S.'nin vücut bütünlüğünün korunması hakkının ihlal edildiğine yönelik iddiasının kabul edilemez olduğuna karar verirken, 8 yıl süren dava nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Karar Anayasa Mahkemesi'nden oybirliğiyle çıktı.
M.S.'nin avukatı Rumi Mercan, Anayasa Mahkemesi'nin uzun yargılama süresini göz önüne alarak hak ihlali kararı vermiş olmasının önemli olduğunu söyledi. Mahkemenin hekim kusurunu kabul etmediğini kaydeden Mercan, uzun yargılama nedeniyle oluşacak tazminata ilişkin Adalet Bakanlığı'na başvuru yapılacağını kaydetti.