Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yüzde 47'yi bulan oy patlamasında en büyük kozlarından biri sağlık sisteminde yaptığı değişikliklerdi. Emekli Sandığı, SSK, Bağ-Kur hastaları özel hastanelerde muayene imkânı buldu. Kuyruklar sona erdi.
Bu politikalar sonucu peş peşe özel hastane yatırımları yapıldı. Toplam sağlık hizmetinde özellerin payı da yüzde 8'lerden yüzde 30'lara çıktı. Özel hastane sayısı 420, çalışan sayısı ise 200 bini buldu.
Ancak bu durum zaten yıllardır Türkiye'nin büyük sorunu olan kamu sağlık harcamalarını patlattı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Emin Zararsız'ın yaptığı açıklamaya göre bu harcamalar 2002'den bu yana dört kat artarak 34 milyar TL'ye yükseldi.
70 milyar TL'ye doğru giden bütçe açığı içinde büyük bir yer tutan sağlık harcamalarının kısılması için hükümet aylardır yol arıyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasi bedelini bildiği için harcamaların kısılmasına karşı olsa da Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "Kısacağız" diyor. Birbiri ardına değişen yönetmelikleri ise artık takip etmek imkânsız.
Hospitalium Medical Grup, İstanbul'da bu teşviklerle büyüme trendine giren sağlık gruplarından biri. Üç hastane ve bir de tıp merkezi ile faaliyet gösteren, 800 personeli bulunan grubun Yönetim Kurulu Başkanı Abit Bakistanlı, "Önce teşvik ettiler, şimdi tepemizde kılıç sallıyorlar" diyor. Fark ücreti konusunda uygulamaları eleştiriyor. Tercih edilebilir durumlarla edilemez durumları ayırmak gerektiğini dile getiren Bakistanlı, "İtirazımız şu: Acil durumlarda fark alınmasın. Ama bir hasta hastaneyi tercih edip gelmişse orada hastanın mağduriyeti diye bir şey söz konusu değil" açıklamasını yapıyor.
Sağlık sektörüne nasıl girdiniz? Kaç yıldır bu sektördesiniz?
Marmaris'te turizm ile uğraşırken İstanbul'da Çamlıca Ömür Hastanesi'ne ortak oldum. Daha sonra bu sektöre yöneldim. Büyüme potansiyeli görünce turizmden çıkarak bu sektöre yöneldim. Çamlıca, Haznedar, Şişli ve Ümraniye'de hastanemiz oldu. Genel bir hastaneyiz. 800 personelimiz var. Kalp ve damar bir hastanenin niteliğini gösteren bir kriterdir. Referans bir branştır. Bizim hastanemiz bu alanda güçlü bir konuma sahip. Bir diğer özelliğimiz de yoğun bakımlarımızın sayısının bir hayli fazla olmasıdır. Bu, multi disipliner bir anlayıştan kaynaklanıyor. Spesifik bir hastane olmayı düşünmüyoruz.
İstanbul dışında yatırımınız var mı?
İstanbul dışında yatırım yapmayı düşünmedik ve düşünmüyoruz.
Türkiye'de özel hastaneler son yıllarda da SGK'lı hastalara açıldı. Ve hızlı bir büyüme kaydetti.
Bizim ilk hastanemiz 1996'da açıldı. O yıllarda hastalarımız arasında özel sigortalı hastalar ve banka emekli sandıkları vardı. Çoğunluk kendi finansını kendi sağlayan hasta grubuydu. Zaten özelin de özelliğini sağlayan budur. Daha sonra özel hastaneler SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'lulara açıldı.
Bunca yıldır kimse kamu hastanelerinin yolunu bilmiyordu.
Böylece de özel hastanelerin sayısı çoğaldı. Yatırımlar arttı. Yani devlet teşvik etti.
Bugün 420 özel hastaneden söz ediliyor. İl sağlık müdürü "İstanbul'da kamu hastaneleri sağlık hizmetini karşılamaktan çok uzak" diyor. Ne güzel işte, bu kadar özel sağlık kuruluşu var. O halde halk özel hastanelerden zarar görmüyor. Ne güzel, hizmet alabiliyorlar.
Ancak bir yıldır sağlık sisteminde sürekli değişiklik yapılıyor. Özel hastanelere fark uygulaması tartışma yarattı. Yeni bir yönetmelik daha yayımlandı değil mi?
Sistem çok karıştı. Dönmüyor. Özel hastanelerin özelliği kalmadı. Şimdi yeni bir yönetmelik çıktı. Sabah kalktık bir baktık ki devlet memurları katılım payı 10 liraya çıkmış. Şimdi diyor ki "Kamu hastanelerine gidersen 3 lira, eğitim hastanelerine gidersen 4 lira, üniversite hastanelerine gidersen 6 lira, özele gidersen 10 lira." Bizim suçumuz özel sektör olmak mı? Devlet bize muayeneye 25-30 lira bedel ödüyor. Bunun karşılığında devlet, hiçbir şey yapmadan memuruna diyor ki, "Özele gidersen senden 10 lira alırım." Şimdi ben hastane kurdum, yatırım yaptım, doktor istihdam ettim, vergi ödedim. Devlet ise görevi olan hizmet için 10 lira katılım payı alacak. Bu ne kadar insani. Hadi aldınız, benimle kamu hastanesi arasındaki ayrımcılık niye?
Fark uygulaması yanlış mı?
Sağlığı ikiye ayırmak lazım, tercih edilebilir ya da tercih edemeyeceğiniz bir hizmet. Hangi yoğun bakıma gideceğinizi tercih edemezsiniz. En yakın olana götürürler. Acil durumdan fark ücreti alamazsınız. Biz bunu kabul ediyoruz. Kabul etmediğimiz, "Hasta eğer bir tercih kullanıyorsa statüsü ortadan kalkmıştır" diyoruz. Eğer fiyatlar da afişe edilmiş ise hastanın mağduriyeti söz konusu değil. Mesela sezaryen doğum. Siz 9 ay öncesinden biliyorsunuz.
Ancak harcamalar çok büyük boyutlara ulaştı. Bütçe büyük açık veriyor…
Şimdi "Bütçe açık veriyor, sağlık harcamaları arttı" deniyor. Ama önceden bu insanlar hakkını kullanmıyordu, şimdi kullanıyor. Bağ-Kur'luları düşünün, işyeri sahibi, şimdi özele gidiyor ilacını yazdırıyor. Olması gereken bu. Bütçe açığının nedeni eskiden bu hizmeti bu insanların almıyor olmasıydı. Ama çok doğal olarak şimdi alıyorlar. Tekstil atölyesi olan bir işadamı tanıdığım var. "Neden kullanmayayım" diyor.
CİDDİ İFLASLAR YOLDA
Öte yandan özel hastanelere de ciddi suçlamalar var. Kamuyu sömürmek, suiistimaller gibi.
Özel hastaneler çok ciddi suçlanıyor. Önyargılı yaklaşılıyor. Yaş ile kuruyu aynı kefeye koymamak gerekiyor. Varsa suçlu onların üzerine gitmek gerekiyor. Bugün biliyorum ki birçok özel hastane mali zorluklar içerisinde. Bir taraftan usulsüzlük yapacaksın, devleti sömüreceksin diğer taraftan borcunu ödeyemeyeceksin. Bu nasıl bir durumdur? Sömürüyor olsaydık bu durumda olmazdık. Tabii ki bizde de bazı hatalar olabiliyor. Ama en ufak bir konuda bile 100 milyarlık cezalar yiyebiliyoruz. Sürekli denetleniyoruz. İçişleri geliyor denetliyor, Maliye denetliyor, Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı denetliyor. Her gün rapor veriyorsunuz. Kime ne kadar hesap vereceğimizi unuttuk. Yapan var mıdır? Ben düşünmüyorum. Bu mantıkla bakarsanız herkes hırsız olur.
Yani harcamaların bu kadar artmasında özel hastanelerin payı öne sürüldüğü kadar çok değil…
Özel hastaneler günah keçisi yapıldı. Global bütçe, tam gün gibi uygulamalar gelse de sağlık harcamaları artar ama düşmez. Çünkü 18 yaş altı getirdiniz. Sosyal güvence dışındaki her çocuk sigortalı. İki sene önce böyle bir şey yoktu. Hem "Sosyal devlet olacağım" diyeceksiniz hem "Kesinti yapacağım" diyeceksiniz. Olmaz. Bunu düşürmenin tek yolu var: Muayene fiyatlarını serbest bırakın. Sağlık politikaları sonuçları görmeden alındı. Geri adım atıldı.
Yani politikalar değişse de sağlık harcamaları düşmeyecek mi?
Şimdi bakın hastalık mı çoğaldı? Hayır. Özel hastaneler bunu tetiklemiyor. İnsanlar daha rahat sağlık hizmetine ulaşıyor artık, bu çok net. Artık özel bir hastanede ilaç yazdırıyorsunuz. Özel olduğu için değil, ulaşım kolaylaştı. Başbakanımız çıkıyor "Bütçe ne olursa olsun sağlıkta tasarruf yapılmaz" diyor. Sonra başka bir bakanımız çıkıyor, "Sağlıkta kesinlikle tasarruf yapılacak" diyor. Şu unutulmamalı ki bu sistem böyle devam etmez. Çok ciddi bataklar, çok ciddi iflaslar olabilir.
SİSTEMDEN ÇIKMAYI PLANLIYORUZ
AKP'nin en büyük kozlarından biri buydu. Galiba eskiye dönüyoruz…
Biz iki işletmemizi bu sistemin dışına çıkartmayı planlıyoruz. Çünkü dönmüyor. Sistemde ciddi sıkıntılar var. Bürokrasi çok ağır çalışıyor. Lehimize olduğunda çok ağır, aleyhimize olduğunda çok hızlı. Bir doktoru sisteme kaydetmek 12 gün sürüyor. Ama bekle diyemiyorsun.
Sistemden çıkmayı planlayan hastane çok mu?
Biz planlama aşamasındayız. Bunu planlayan çok sayıda hastane var. Ciddi şekilde çıkmayı planlayan hastane sayısı artıyor. Bugün sezaryen 450 lira, iki yıl önce 900 liraydı. Şimdi alacağım en fazla 600 lira. Ben zaten 600 liraya doğum yapacaksam dolar taşar. Ne gerek kaldı. En ufak hatada ceza yemem. Başımda da kılıç durmaz.
Yeterince anlatamadınız mı sorunlarınızı?
Biz aynı paydaşlar üzerine oturmadık. Eczacıları seviyorum, sorunlarını dile getiriyorlar, istediklerini alıyorlar. Hepsi aynı kâr marjının üstündeler. Statüleri aynı. Ama özel hastanelerin paydaları farklı. Oysa Mardin'deki ile İstanbul farklı değil. Aynı kentte bölgeler bile farklı. Hepsine aynı diyemezsiniz. Doğudaki hastanelerin beklentisi farklı. Orada fark bile almıyorlar, kurtarıyor. Bu yüzden sosyal paydamız aynı değil. Sesimiz çok cılız çıkıyor.
Sağlık gibi insanların hayatını etkileyen bir konuda bu kadar oynama tabii ki rahatsız edici. Hastalarla ne tür sıkıntılar yaşıyorsunuz?
Yönetmelik değişimleri artık yap-boz çizgisine döndü. Neye nasıl çözüm bulacağımızı bilmiyoruz. Trafik kazası dediler, eskiden bunu SGK ödüyordu, tamam yanlıştı. Trafik kazasını Karayolları'nın zaten ödüyor olması gerekiyordu. İnsanlar "Vur" deyince öldürüyorlar. Örnek bir olay anlatayım: Geçen günlerde bir yayaya araç çarpıyor, yaya 8'de 8 kusurlu. Karayolları kişi sigortalı diye masrafları ödemiyor. SGK da "Bu trafik kazası; ben ödemiyorum, kim hatalıysa o öder" diyor. Kişinin yakını 11 milyar fatura ile karşı karşıya kaldı. Sistem getirilirken enine boyuna düşünülmesi lazım.
YATIRIMLAR DURDU
Bu süreçte özel hastane yatırımları da patlamıştı. Yatırımlar sürüyor mu?
Özel hastaneler, yatırımı uzun süren nitelikli binalar. Şu anda kimse yatırım falan yapmıyor. Şu ana kadar iznini almış ve başlamış olanlar yatırım yapıyor. Biz acilden fark almıyoruz ama kamu hastanelerinde dolaylı yoldan "Onu getir bunu getir, galoş getir, elbise parası ver" diye para alıyorlar. Ama bizim başımızda bir kılıç duruyor. Sistem çok karıştı. "Birçok hastane açılıyor" deniyor. Hayır yok böyle bir şey. Özel cezalandırılmamalı. Şimdi bazı hastaneler varolan yatırımını tamamlıyor. Bugün aklı olan kimse sağlık yatırımı yapmaz.
Geleceğe yönelik öngörünüz ne? Sistem nereye gider?
Artık önümüzü göremiyoruz. Eskiden kanunlar bu kadar sık değişmezdi. Sağlık Bakanlığı'nın önünde de SGK'nın önünde de 5 yıllık plan yok. Haliyle biz de yapamıyoruz. Global bütçe, tam gün yasası.. Bunlar bana göre metazori adımlar, doğru değil. Tam günle özel hastanelerin kadrosunu sınırladınız. Kamuda çalışana da "İstifa et" diyorsunuz. Nereye gidecek? Bu iş sadece para kazanmaya endeksli bir iş değil, sevmiyorsanız yapamazsınız. Ama para da kazanmak zorundasınız. Bunların hepsi yüzde yüz Türk sermayesi. Bizim önümüzü açın ki biz Türkiye'de nitelikli işler yapalım, istihdam olarak dönsün.
Abit Bakistanlı Kimdir
1972 yılında İstanbul'da doğdu. Yeşilköy 50. Yıl Lisesi'nin ardından Finlandiya Kuopio Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldu. Uzun yıllar Marmaris'te turizm ile uğraştıktan sonra 1997 yılından itibaren özel hastane yöneticiliği yapmaya başladı. Bakistanlı halen, Hospitalium Medical Group Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürütüyor. 2 yıldır profesyonel dalış eğitimcisi olan Bakistanlı, sualtı fotoğrafçılığı ile ilgileniyor. Abit Bakistanlı, İngilizce, Almanca ve Arapça biliyor.