Düzenlenen basın açıklamasında aile hekimlerinin sorunlarını Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Adına aktaran Dr. Kamil Güney, aile hekimliği uygulamasının başlangıcından günümüze yaşananları dile getirdi.
14 Mart Tıp Bayramı Haftası’nı, Aile Hekimliği uygulamasının daha iyiye gidebilmesi, sorunların ve çözüm önerilerinin ortaya konulabileceği bir hafta olarak gördüklerini ifade eden Güney, “Aile Hekimliği uygulamasının başladığı günden bu yana sürekli bir geriye gidişin yaşandığı gözlenmektedir. Aile Hekimliğindeki bu geri dönüşüme dikkat çekmek, aile hekimlerinin özlük haklarındaki kayıpların durdurulması ve sesimizi yetkililere duyurabilmek ve sorunlarımızı anlatabilmek için, derneğimize bağlı aile hekimlerimizle 14 Mart 2014 günü, Tıp Bayramı etkinliklerine katılıyoruz. Aile Hekimliği Kanunu’nda belirttiği gibi, aile hekimi; kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekânda vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Sağlık Bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiptir. Bu tanım içerisinde Aile hekimliğine başladığımız ilk yıllarda evrensel aile hekimliği uygulamalarından örnekler verildi. Aile hekimlerimiz, ebe ve hemşireleri ile birlikte bebeklikten yaşlılığa kadar her aşamada, insanımızın sağlığını korumak için seferber oluyor. Rutin takiplerle anne adaylarının hamileliğini ve doğum sürecini sağlıklı geçirmesini sağlıyor. Çocuklarımızın aşılarını takip ediyor. Yine hekimlerimiz ebe ve hemşireleri ile birlikte gezici sağlık hizmetleri ile en ücra noktalara, gidiyor, sağlık taramaları yapılıyor. Artık kanser taramaları için gezici cihazlarla halkımızın ayağına gidiyor” diye konuştu.
Aile hekimliği uygulamasının deneme tahtasına döndüğünü ifade eden Güney, şöyle devam etti:
“Bakanlığımız kendi deyimiyle sağlık alanında adeta “devrim niteliği taşıyacak yeni bir uygulama” diye hayata geçirdiği aile hekimliği uygulaması; bugün maalesef deneme tahtasına dönmüş sürekli değişen yasa ve yönetmeliklerle ve son dönemde daha da sağlıksız hale gelen sağlık politikaları ve bu akıl dışı projelerle bitirilme noktasına getirilmiştir. Başlangıçta aile hekimlerine adli nöbet tutmayacaksınız denildi ama bugün tutuyoruz, acillerde çalışmayacaksınız denildi ama bugün acillerde, semt polikliniklerinde, 112'lerde keyfiyetle zorunlu nöbetler yazılmak istenmektedir. Maalesef bizler kendi Bakanlığımız tarafından kandırıldık. Hastane acillerindeki vatandaşlarımızın yıllık 90 milyon aşan başvuru sorunu, aile hekimlerine hastane acillerinde nöbet yazılarak çözülemeyeceği açıktır. Gelecek yıl Aile Hekimlerini de nöbete katınca bu sayı 120 Milyonu aşar. Belki de amaç budur, daha çok hasta, daha çok kar eden hastane, daha fazla nöbet, daha az ücret, daha çok iş, daha çok sağlıkçıya şiddet. Her geçen gün artan iş yükümüz, özlük hak kayıplarımız, ücretlerimizde azalma, angarya görevler ve son olarak torba yasayla da aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarına zorunlu asgari 8 saat nöbet getirilmesi artık bizleri bezdirdi. Bizler Aile Hekimlerinin Aile Sağlığı Merkezlerimizde vatandaşlarımıza daha iyi bir aile hekimliği hizmeti sunabilmelerini ve onlara daha fazla zaman ayırabilmelerini ve bunun için de angaryaların olmadığı aile hekiminin sadece aile hekimliği yaptığı bir sistemin uygulanmasını istiyoruz.”
Onur ALTINDAĞ
ZONGULDAK
