‘Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun'la, Sağlık Bakanlığı'nın pilot olarak belirleyeceği illerde, birinci basamak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, birey ihtiyaçları doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık verilmesi, kişisel sağlık kayıtlarının tutulması ve bu hizmetlere eşit erişimin sağlanması amacıyla aile hekimliği müessesesi oluşturulmuştur.
Ayrıca, 25 Mayıs 2010 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'yle de aile hekiminin yükümlülükleri, aile sağlığı merkezini yönetmek, birlikte çalıştığı ekibi denetlemek ve hizmet içi eğitimlerini sağlamak, bakanlıkça yürütülen özel sağlık programlarının gerektirdiği kişiye yönelik sağlık hizmetlerini yürütmek şeklinde belirlenmiştir. Yine aynı yönetmeliğe göre aile hekimleri, sağlık hizmetlerine yardımcı olmak amacıyla ebe, hemşire, sağlık memuru, tıbbi sekreter gibi ilave sağlık hizmetleri personeli ile güvenlik, temizlik, kalorifer, sekreterya vb hizmetler için ferden veya müştereken personel çalıştırabilir ya da hizmet satın alabilirler. Aile sağlığı merkezinde birden çok aile hekimi hizmet veriyorsa aile hekimleri kendi aralarında bir yönetim planı oluşturarak yönetici belirleyeceklerlerdir.
Bu düzenlemelerle aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının Sağlık Bakanlığı'nın emir ve talimatları doğrultusunda ücretli olarak eleman çalıştırabilecekleri, ayrıca aile hekimliği hizmetlerinin yürütülmesi sırasında yapılacak giderleri karşılayacakları ve aile sağlığı merkezini yönetecekleri anlaşılmaktadır.
Bu noktada aile hekimlerinin ve özelikle bir aile hekiminin yönetiminde birden fazla aile hekiminin çalışması halinde, yanlarında çalıştırdıkları kişilere ödeyecekleri ücretlerde veya aldıkları hizmetlerde vergi kesintisinin nasıl yapılacağı sorunu gündeme gelmiştir.
Maliye Bakanlığı geçen günlerde yayımladığı 275 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği ile bu konuda bazı belirlemelerde bulunmuştur. Biz de bu günkü yazımızda bunları irdelemek ve aktarmak istiyoruz.
Bu hüküm ve düzenlemelere göre Maliye Bakanlığı, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94'üncü maddesinin son fıkrasının verdiği yetkiye istinaden, aynı maddenin birinci fıkrasında tevkifat yapacaklar arasında sayılmayan aile hekimlerinin, aile hekimliği hizmetlerinin verilmesiyle ilgili olarak temizlik, sekreterlik, şoförlük gibi hizmetler için yanlarında çalıştıracakları hizmet erbabına yapılacak ücret ödemeleri, serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemeler ile işyerine ilişkin kira ödemeleri ve esnaf muaflığından yararlananlardan mal ve hizmet alımları karşılığında yapılan ödemelerden maddede belirtilen oranlarda tevkifat yapmaları gerektiğini açıklamıştır. Bakanlığa göre, birden çok aile hekiminin görev yaptığı aile sağlığı merkezlerinde ise bu yükümlülüğün yönetici olarak belirlenen aile hekimi tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir.
Bu düzenlemelere göre yapacakları ödemelerden vergi tevkifatı yapmak zorunda olan aile hekimlerinin, ilgili vergi dairesinde muhtasar yönünden mükellefiyet kaydı yaptırmaları ve yapmış oldukları tevkifat tutarları için elektronik ortamda muhtasar beyanname vermeleri zorunlu hale gelmiştir.
Bu tebliğle getirilen düzenlemeler, 1 Eylül'den itibaren geçerli olacaktır.
Ancak burada tartışılması gereken çok şey vardır. Her şeyden önce, Maliye Bakanlığı'na verilen ‘vergi sorumlusu yaratma' yetkisinin anayasal buyruklar karşısında tartışılması gerekmektedir. Çünkü buradaki verilen ve kullanılan yetki, anayasamıza göre bakanlar kuruluna dahi verilemeyecek bir yükümlülük yaratma yetkisidir.
Umarım bu Genel Tebliğ düzenlemesi, yargıdan dönmez.