• BIST 9724.5
  • Altın 2968.283
  • Dolar 35.1895
  • Euro 36.7272
  • Ankara 2 °C
  • İstanbul 6 °C
  • Bursa 5 °C
  • Antalya 11 °C
  • İzmir 9 °C

Ağrılarla yaşamaya mahkum değiliz!

Ağrılarla yaşamaya mahkum değiliz!
Kişiler "yaşam kalitesini yükseltmek" için daha sık ve yaygın olarak fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmeti alınmaya başlandığı bildirildi

Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Salih Angın, son 10 yıl içinde fizyoterapi ve rehabilitasyon uygulamaları konusunda halkın bilincinin yükseldiğini, vatandaşların "nerede, nasıl tedavi uygulanıyor, tedavinin gidişatı nedir, sonucunda nasıl bir tablo çıkacak" diye önceden sorgulayarak, seçme hakkını kullandığını söyledi.

Klasik sağlık hizmetlerinde "yaşamı idame ettirme", bunun için de hayatta kalmayı sağlayan temel tedavi yöntemlerini uygulama yaklaşımın baz alındığını anlatan Angın, "Yaşamı idame ettirmek tabii ki çok önemli, ilk sırada geliyor. Ama idame ettirirken bireyin ne kadar bağımsız olduğu, ne kadar kaliteli yaşadığı da önemli" dedi.

Doç. Dr. Angın, fizyoterapinin bir anlamda bireyleri "bağımlı ve tüketici" pozisyonundan "bağımsız ve üretici pozisyona" geçebilmesini
sağladığını belirterek, şöyle devam etti:

"Örneğin bacaklarını kullanamıyorsa elleriyle yapabileceği bir işle üretici pozisyonuna geçebilir. Ya da bel problemi yaşayan birini düşünün. Bel sorunu üretimi ciddi olarak sekteye uğratır, iş gücü kaybına sebep olur. Beli ağrıyorsa bir işi gereken zamanda, gereken şekilde yapamayacaktır. Ülke ekonomisi için ciddi kayıpları var. Toplum üzerindeki bu yükün alınması lazım ve fizyoterapi yöntemleriyle kişi daha bağımsız hale gelebiliyor. Dolayısıyla toplumsal yük de biraz azalmış oluyor. Bu da hem bireye hem de tüm ülkeye kazandırılmış bir artı demektir."

Fizik tedavi ve rehabilitasyonun geniş bir uygulama alanı bulunduğunu dile getiren Angın, başlıca uygulama alanlarının "boyun ve kol ağrıları, omuz, dirsek, el, sırt, bel ve bacak, kalça, diz ve ayak ağrıları, romatizmal hastalıklar, boyun ve bel fıtığı, donuk omuz, topuk dikeni, yüz felci, yarım ve tam felç, eklem kireçlenmesi, kas romatizması, kaza veya ameliyat sonrası eklem hareket kısıtlılıkları, kas hastalıkları, sinir hastalıkları, MS, serebral palsi, parkinson, kalp damar ve solunum hastalıkları" olduğunu kaydetti.

Angın, "Mesela KOAH hastasının akciğer kapasitesinin geliştirilmesi ve devamlılığı çok özel egzersiz programlarıyla, özel tekniklerle sağlanabiliyor. Kardiyak yani kalp damar sistemine baktığımızda mesela bir kalp nakli olan hasta, kapasitede ciddi bir azalma yaşar. Çok özel yöntemlerle yavaş yavaş arttırarak, var olan kapasitenin devamlılığı ve geliştirilmesini sağlarsınız. Böylece kişinin normal bir yaşam sürmesini sağlarsınız" dedi.

"AĞRILARLA YAŞAMA MAHKUM DEĞİLİZ"
Engellilere ya da değişik nedenlerle fonksiyonel bağımsızlığını yitirmiş insanlara fiziksel, ruhsal, ekonomik ve sosyal yönden olabildiğince bağımsızlık kazandırmaya çalıştıklarını anlatan Angın, hastayla uyumlu ve kapsamlı uygulanan rehabilitasyon programının yatağa ve başkalarına bağımlı kalma süresini kısalttığını ve yaşam kalitesini yükselttiğini vurguladı.

Doç. Dr. Angın, Türk halkının tıpkı gelişmiş ülkelerdeki gibi artık yaşamını daha üretken, daha bağımsız, daha fonksiyonel ve ağrısız bir şekilde geçirebilmek, "yaşam kalitesini yükseltmek" için daha sık ve yaygın olarak fizyoterapi ve rehabilitasyon hizmeti almaya başladığını söyledi.

BİLİNÇSİZ FİZYOTERAPİYE DİKKAT
Son birkaç yılda üniversitelerin fizyoterapi ve rehabilitasyon bölümlerine gösterilen yoğun ilginin dikkati çektiğini ifade eden Doç. Dr. Angın, "Bu bölümler sınava giren 10-12 bin öğrenci grubu tarafından tercih ediliyor. Çünkü insanımızın bu konudaki bilinci yükseldi, bu hizmeti temel bir ihtiyaç olarak görüyor" dedi.

Doç. Dr. Angın, fizyoterapi eğitiminin 4 yıllık bir lisans eğitimi olduğunu kaydederek, kendini eğitim almadığı halde fizyoterapist olarak tanıtanların yaptığı uygulamalara dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Uygulamayı yapacak kişinin gerekli eğitimi alıp almadığından emin olunması gerektiğini bildiren Angın, "Bu nokta çok önemli, bazen bu eğitimi almamış kişilerin uygulamaları iyileşme sürecinin uzamasına, sakatlıklara, ölüme bile neden olabilir" dedi.



Uyarı: Sitemizde yer alan yazı, haber, makale, video, yorum ve tüm tıbbi bilgiler sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgiler zamanla geçerliliğini kaybedebilir. Sitede yer alan bu bilgiler hiçbir zaman doktor muayenesinin yerini alamaz, doktor muayenesi ve tedavisi yerine kullanılamaz, kişisel teşhis ve tedavi yönteminin seçimi için değerlendirilemez. Bitki Ansiklopedisinde ve haberlerde yer alan bilgiler sadece bilgilendirme amaçlıdır, uzmana danışmadan bilinçsiz kullanımda ilaçlarla etkileşime girerek ciddi yan etkiler oluşturabilir, başka bir hastalığı tetikleyebilir veya bir organınıza zarar verebilir. Sağlığınızla ilgili durumlarda lütfen uzman bir doktora danışınız. Sitemiz, uzman bir doktora danışılmadan yapılan herhangi bir uygulamadan doğabilecek zarardan sorumlu tutulamaz. Sitemizi ziyaret eden, yorum yapan ve doktorlara soru gönderen kişiler, bu uyarıları kabul etmiş sayılacaktır.
Kaynak: Haber Kaynağı
Bu haber toplam 4595 defa okunmuştur
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
Tüm Hakları Saklıdır © 2006 Sağlık Aktüel | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : (0216) 606 17 18 - (0224) 334 1 335 | Faks : (0216) 606 17 19 | Haber Yazılımı: CM Bilişim