İki ay sonra, 15 Aralık 2007 tarihi itibariyle 65 yaş üstündeki doktorlarımız, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı hastaların muayene teşhis ve tedavilerini yapamayacaklar.
İki ay sonra, 15 Aralık 2007 tarihi itibariyle 65 yaş üstündeki doktorlarımız, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bağlı hastaların muayene teşhis ve tedavilerini yapamayacaklar. Çünkü 15 Haziran 2007 tarihinde yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliği’yle bu karar alındı. SGK ile anlaşmalı olan özel tıp merkezleri, özel diyaliz merkezleri ve özel hastanelerdeki 65 yaş üstü bir hekim, o branşta tek ise kurumun hastalarına bakılamayacak. Aynı dalda 65 yaş altı bir hekim daha varsa, o taktirde SGK’nın hastalarına bakılabilecek. Böyle bir kararın, bazı özel sağlık kuruluşlarının ihtiyacını karşılamadaki zorluklar nedeniyle aktivitesini yitirmiş hekimleri kadrolarında göstermiş olmalarından kaynaklı alındığını düşünüyorum. Halen Türkiye’de 105 bin hekime ihtiyaç var. SGK’nın değerli başkanı Birol Aydemir ve mesai arkadaşlarının özel sektörle büyük bir uyum içinde çalıştıklarını, sürekli duymaktayız.
Sosyal Güvenlik Kurumu, yeni olmasına ve de nüfusumuzun büyük bir kısmının sağlık hizmetinin ağır sorumluluğunu taşımasına rağmen başarılıdır. Zira kısa zamanda sağlık kuruluşlarıyla kurumun arasında “medülla” isimli otomasyon sistemi geliştirilip, uygulamaya sokulmuştur.
Sağlık hizmeti alanında pek çok soruna rağmen başarılı olan, Sosyal Güvenlik Kurumumuzun ‘65 yaş’ sorununa da çözüm getireceğine inanmaktayım.
Zira üniversitelerimizin tıp fakültelerinde hocalarımız olan hekimler, 67 yaşına kadar görevlerini sürdürmekte, ondan sonra zorunlu emekliye sevk edilmektedir. Bu hocalarımız üniversitelerden 67 yaşında ayrıldıktan sonra vakıf üniversitelerinin tıp fakültelerinde yaş sınırı olmaksızın hocalık ve hekimlik yapmaktadırlar.
“Bu gerçekler karşısında insan sağlığı gibi çok önemli bir konuda hizmet veren ve yetişmesi de zor olan hekimlerimizin görevlerini yapamayacakları durumlar var mıdır?” diye bir soru gelirse elbette vardır ve olmalıdır diyebilmeliyiz. Çünkü bir hekimin ruhsal ve fiziksel durumu, hasta muayene, teşhis ve tedavide çok önemlidir.
Bu nedenledir ki, ruh sağlığı açısından önemli sorunu olan, bazı uzuvlarını değişik nedenlerle yitirmiş, hekimlik mesleğini ileri yaşı nedeniyle yapamayacak hekimlerin hasta bakıp, tedavi etmelerinin doğruluğunu da elbette kimse savunamaz. Ancak bir kişinin 65 yaş ile hekimliğini sınırlamak da doğru olmaz. Sözgelimi, bir vakıf üniversitesi tıp fakültesinde tanıdığım 80 yaşındaki cerrahi bölümünden bir hocanın halen çok zor olan ameliyatları yaptığını ve de asistanlarına, uzmanlarına öğrettiğini biliyorum. Bunun yanında 40 yaşında cerrahi branşlardan nice hekimlerin başarısız olduğuna da şahidiz. “Bir hekim hangi durumlarda mesleğini icra edemez?” sorusuna, bugüne kadar ülkemizde akılcı ve yasal bir yanıt da verilememiştir. Zaten Tababet ve Şuabatı Sanatları’nın tarzı icraasına dair 1928’de çıkan kanunda da yaşla ilgili bir sınırlama getirilmemiştir.
“Hekimlikte 65 yaş sınır olmalı mı?” konusunu pek çok hekimle konuştum, tartıştım. “65 yaşla sınırlamak erken olur, yanlış olur” diyorlardı. “Bir hekim hangi yaşta hekimlik mesleğini yapamaz?” diye sorduğumda çok değişik görüşler ortaya çıktı. Ancak ortak görüş, hekimlik mesleğini gerçekten yapabilenlerde yaş sınırı aranmaması yönündedir. Dünyada ve Türkiye’de çok başarılı 70 yaş üstü hekimler tanımaktayız.
Sonuç olarak, 15 Aralık 2007 tarihinden itibaren 65 yaş üstü hekimlerin hizmetleriyle ilgili sorunu, SGK’ nın başarılı Başkanı Birol Aydemir ile GSS’ nin başarılı Genel Müdürü Sami Türkoğlu ve çalışma arkadaşlarının üniversite, kamu ve özel sektördeki hekimlerle görüşerek çözeceklerine inanmaktayım. Çünkü 65 yaş bir hekimin köşesine çekilip, ölümü bekleyeceği bir yaş değildir.
08 Ekim 2007
Sabah Gazetesi Ankara Eki
Dr.Ramazan Aydın
Tüsider Yönetim Kurulu Başkanı