Belek'teki bir otelde 5 gün süren kongrenin kapanışında düzenlenen basın toplantısında konuşan THD Başkanı Prof. Dr. Muhlis Cem Ar, branşlarında ilaca erişim konusuna değindi.
Prof. Dr. Ar, Türkiye'nin yürürlükte olan ve kullanılan mekanizmalara bakıldığında dünyada ilaca sağlıklı erişebilen nadir ülkelerden olduğunu, Sağlık Bakanlığının, istenen ilaç ülkede başka bir endikasyonda ruhsatlı olarak varsa onun ödemesini yaptığını, yurt dışında varsa da hastaya getirilmesini sağladığını ifade etti.
Dünyada çok az ülkede bu kadar mekanizmanın ilaçların teminine yardımcı olduğuna değinen Ar, Sağlık Uygulama Tebliği'ne (SUT) ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bazen SUT'un içindeki bazı uygulamalar, bizim ilaca erişimimizde veya hastaların bakımında zorluklara yol açabiliyor. Bu konuda Sağlık ve Çalışma Bakanlıklarındaki otoritelere görüşlerimizi sunduk. Ama daha global bakılıyor SUT'a, sadece hematoloji, endokrinoloji, kardiyoloji açısından bakılmıyor. Bir de mevcut ekonomik kriz ve özellikle yenilikçi, kanserde kullanılan ilaçların yurt dışından gelmesi, henüz ülkede üretilmiyor olması ilaç temininde bu durumu yaratıyor. Bazı maddeler de Çin'den veya o bölgeden geldiği, pandemiye bağlı olarak üretimlerin durması gerektiği ve dünya stokları eridiği için ulaşılamıyor ya da kullanılamıyor. Bu durum sadece bizde değil, başka ülkelerde de bir yokluk yarattı."
Sağlık Bakanlığının bunların farkında olduğunu ve düzeltmek için uğraştığını kaydeden Ar, "Ham madde erişiminde sıkıntı oluyor, bazen dolar kuru nedeniyle o ilacı firmaların alıp burada işlemesi mümkün olamıyor. SUT uygulamaları nedeniyle bunun geri ödemesi olmuyor, hasta cebinden ödeyemeyeceği için almıyor gibi birçok mekanizma var." dedi.
Prof. Dr. Ar, Amerikan Hematoloji Derneği (ASH) ile yaptıkları iş birliği kapsamında "Amerikan Hematoloji Kongresi"nin özet formunun, THD ev sahipliğinde Şubat 2023'te İstanbul'da düzenleneceğini de duyurdu.
- Kalıtsal kansızlıklar ve lenf kanseri tedavileri konuşuldu
Derneğin ikinci başkanı Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, kongrede, 32 bilimsel oturum, 9 uydu sempozyumu, 12 sözlü bildiri ve 6 tartışmalı e-poster oturumu yapıldığını söyledi.
Kongreye gönderilen 400'ü aşkın bildirinin konunun uzmanı hakemlerce değerlendirildiğini ve seçilen 76 bildirinin dinleyicilerle buluştuğunu kaydeden Cangül, oturumlarda kalıtsal kansızlıklarla ilgili yeni geliştirilen ilaçlar konusunda bilgilendirmelerde bulunulduğunu, hızlı seyreden lenf kanserlerine karşı geliştirilen yeni tedavilerin konuşulduğunu, damar tıkanıklığının tanı, tedavi ve önlenmesi konularının ele alındığını ifade etti.
Prof. Dr. Cangül, bu yıl ilaç endüstrisi çalışanları için de eğitim programı düzenlediklerini belirtti.
- Kanser ve hematoloji
THD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Leylagül Kaynar, kanser tedavisinin günümüzde standart kemoterapiden biraz uzaklaştığını, kişinin bağışıklık sistemi hücrelerinin veya proteinlerinin kullanıldığı immünoterapiye evrildiğini anlattı.
Her bireyin tümörünün farklı özellikler taşıdığına değinen Kaynar, "İmmün tedaviler, hastanın hücreleri alınarak tümörü tanıyacak hale getirilip hastaya tekrar uygulanan tedaviler, geleceğin standart tedavisi olacak gibi görünüyor. Bunun en güzel örneğini CAR-T hücreleri dediğimiz tedaviler oluşturuyor." dedi.
Kaynar, bağışıklık sisteminin, enfeksiyondan koruduğu kadar kanser hücrelerine karşı da kişiyi koruması gerektiğini ancak aradaki denge bozulduğunda kanser hücrelerini tanıyamadığını ve çoğalmalarını engelleyemediğini anlattı. Bağışıklık sistemi hücrelerinin aferez yöntemiyle toplanarak tümörü tanıyacak hale getirildikten sonra hastaya tekrar verildiğini dile getiren Kaynar, şöyle konuştu:
"Yine, ara moleküller dediğimiz, bağışıklık sistemi hücrelerinin tümör hücresini tanımasında ciddi anlamda aracılık edip, anahtar rol oynayan moleküller var. Çok güzel sonuçlar almaya başladık. Bunlara da ülkemiz şartlarında ulaşabiliyoruz, hastalarımıza rahatlıkla bu tedavileri verebiliyoruz. Kemoterapinin birçok sistemik yan etkileri var. Bu ilaçlar tabii ki çok masum değil, kendilerine göre ciddi yan etkileri var."
- "Bir hematoloji uzmanı 18 yılda yetişiyor"
THD Araştırma Sekreteri Doç. Dr. Neslihan Andıç, hematoloji uzmanının yaklaşık 18 senede yetiştiğine dikkati çekti. Son yıllarda, gençlerin bu süreçten gözünün korktuğunu gözlemlediklerini belirten Andıç, pediatristlerin ise eğitim sürecinde sadece hematoloji kanserlerini değil, diğer kanserlere de bakma görevini alarak, "hemato-onkolog" olduklarını, dolayısıyla bunun tercihte bir sorun yarattığını ifade etti.
Andıç, bu kişileri kazanmak için yurt dışı eğitimi, tez ve proje bursları verdiklerini, okullar düzenlediklerini, lenfoma, kanama ya da pıhtı gibi hastalıklarda daha da uzmanlaşmak isterlerse de 6 aylık yoğun programlar yaptıklarını aktardı.
THD'nin herkesin aynı standartta eğitim almasını amaçlayan akreditasyon programı bulunduğunu dile getiren Andıç, "Amacı, hematoloji standartlarını belirlemek, bunlara göre her fakültenin hematolog yetiştirmesini sağlamaya çalışmak, yetişen hematologların da kendilerini sınava alarak, onlara hangi seviyede olduklarını belirleyen bir belge sunmak. Önümüzdeki sene içerisinde sınavlarımızı gerçekleştirip, fakültelere de akreditasyon belgesi vermek üzere ilk ziyaretleri yapmayı hedefliyoruz." bilgisini paylaştı.