Bildiğiniz gibi, altyapısı henüz tam olarak hazır olmayan ve daha önce 3 kez ertelenen İlaç Takip Sistemi uygulaması 16 Mayıs’ta başlatılmıştır.
Sizlerin de 17 Mayıs günü yerinde tespit ettiğiniz gibi, vatandaşlarımız bu tarihten itibaren ya ilaçlarına ulaşamamış ya da eczanelerde beklemek durumunda kalmıştır. Eczacılar olarak bizler sisteme ne kadar hazır olsak da; ilaç üreticileri, depolar ve Bakanlıkların ilgili birimlerindeki aksaklıklar bir türlü düzeltilememiştir.
Türk Eczacıları Birliği olarak, hem Bakanlık düzeyinde, hem de konunun diğer muhataplarıyla sistemin devreye girmesinin öncesinde ve sonrasında defalarca görüşmeler yaptık, çözüm önerilerini ve taleplerimizi içeren dosyamızı sunduk. Bu süreçte, Danıştay da bizim haklılığımızı onaylayarak, karekodsuz olarak üretilmiş ilaçların 1 Haziran’dan sonra hastalara verilemeyecek olmasına ilişkin Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı Genelgelerdeki ilgili hükümlerin yürütmesini durdurdu. Ancak, Sayın Sağlık Bakanı yaptığı açıklamada, karekodu olmayan ilaçların 1 Haziran tarihinden itibaren “kusurlu ürün” sayılacağını, hastalara verilmesi durumunda ise SGK tarafından geri ödemesinin yapılmayacağını belirtmiştir. Oysa tüm ısrarlarımıza rağmen göz ardı edilen bir gerçek, konunun merkezinde durmaktadır: Bugün eczanelerde bulunan her 2 ilaçtan 1’inin karekodu bulunmamaktadır yani; eczane stoklarının % 50’si karekodsuz ilaçlardan oluşmaktadır.
Diğer yandan karekodlu olarak üretilmiş ve eczanelere verilmiş pek çok ilacın da, üretici firma tarafından Sağlık Bakanlığı’na İTS bildirimi hala yapılmamıştır. Nitekim 24 Mayıs tarihinde İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nce, 786 kalem ilacın karekodunda tutarsızlık ve kayıtdışılık bulunduğu bizzat ilan edilmiştir. Öte yandan, karekodlu ilaçların ambalajlarındaki karekodların okunamadığı durumlar da yaşanmaktadır. Yeşil kart, yurtdışı sigortalıları ve provizyon sistemi olmayan kurumlar için gerekli düzenlemelerin tamamlanmamış olduğu görülmektedir. Bu kapsamdaki hastalara ilacın nasıl verileceği açıklanmış değildir. Son olarak, Medula Provizyon Sistemi’ndeki aksamalar devam etmekte, İlaç Takip Sistemi’nde kesintiler olmaktadır.
DANIŞTAY KARARINA UYGUN YENİ BİR DÜZENLEME YAPILMALI!
Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı Genelgeye göre, eczanelerde bulunan karekodsuz ilaçların, firmaların sorumluluğunda 1 Haziran’a kadar geçici karekodlar ile etiketlenmesi gerekiyordu. Biz bu işlemin çeşitli sakıncaları olduğunu resmi yazılarla ilgili makamlara ilettik.
Bizim dile getirdiğimiz sakıncaları bir yana, firmalar bu sorumluluklarını da yerine getirmeyerek geçici karekodlama işlemlerini büyük oranda gerçekleştirmediler.
Böyle bir tablo içerisinde eczacılarımız, 1 Haziran tarihinden itibaren vatandaşının ilaç parasını ödemeyeceğini belirten Sosyal Güvenlik Kurumu’nun kararına uyarak, hastalarının mağdur olmasına göz mü yummalı; yoksa Danıştay kararını dikkate alarak, ilacın geri ödemesini de alamayacağını bilerek ilacı hastaya vermeli midir?
Birer sağlık profesyoneli olan eczacıların tek amacı, böylesine çetrefilli işlerle uğraşmak değil, sadece mesleklerini yapmaktır. Ancak yıllardır sağlık alanında uygulanan politikalar sonucunda, asıl uygulayıcılar kenara çekilerek, hastalarımızla bizi mücadele eder hale getirmişler ve bu duruma seyirci kalmışlardır, kalmaktadırlar.
Buradan sizlerin aracılığınızla tüm vatandaşlarımıza ilan ediyoruz ki; 1 Haziran tarihinden itibaren eczanelerde yaşanacağı çok açık olan kaostan, Birliğimiz ve eczacılarımız sorumlu değildir! Çünkü eğer eczane stoklarının % 50’sini oluşturan karekodsuz ilaçların bedeli ödenmez ise bunların hepsi eczaneler tarafından ecza depolarına iade edilecektir. Bu da halkımızın ilaca ulaşmasını engelleyecektir. Bunun asıl sorumlusu; sizlere ilaç vermemizi engelleyen, sorumluluklarını yerine getirmeyen, dikenli bir yolda, üstelik dikenleri görerek ve bilerek yürüyenlerdir. Bu olumsuzlukların yaşanmaması için bir kez daha uyarıyoruz; Bakanlık ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Danıştay kararına uygun yeni bir düzenleme yapılmalı ve karekodsuz ilaçlar mevcut yönetmeliğe göre 01.01.2011’e kadar şimdi olduğu gibi hastalarımıza verilebilmelidir. Aksi halde, bu durumdan en çok vatandaşlarımızın zarar göreceğini herkes bilmelidir.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ
