Seçim yaklaştıkça kitleleri yönlendirmek üzere fısıltı gazetesi 'tiraj' kazanıyor. İnternetin varlığı fısıltının manipülasyon gücünü artırıyor. Son bomba (!) haber "Hükümet seçimden sonra raporlu ilaçları kargo yoluyla hastaların evine gönderecek.
Adı açıklanmayan ilaç dağıtım kanallarıyla anlaşma yapıldı." şeklindeydi. İddia, hedef kitlesi eczacılar olan bir internet sitesinde yer alınca sektörde büyük çalkantı yaşandı. Sosyal Güvenlik Kurumu ilk ağızdan bu iddiaların gerçek olmadığını açıklayarak eczacıları rahatlatmaya çalıştı. Bu haber son zamanlarda sağlık sektörüyle sağlıklı iletişim kurulamayışının son örneği oldu. Eczacıların iddiayı 'inanılır' bulup paniklemesi ve hatta öfkelenmesini hem hükümet, hem de bürokratlar iyi analiz etmeli. Eczacılar sermayenin tabana yayılması ve güçlü orta sınıf oluşturma açısından taşıyıcı sektörlerden biri. Onlar yerine büyük tekelleri desteklemek AK Parti'nin doğal tabanını küstürmesi demek. Bütün kılcallara yayılmış temsilcileri eliyle eczacıların topluma mesaj ulaştırma kabiliyetleri yüksek. Muhalefet bu kanalı halka ulaşmak için kullanabilir ama pek akıl etmiyor. Fakat bazı oda ve sendikalar muhalefet partilerinin boşluğunu dolduruyor diyebiliriz.
AK Parti, sağlık hizmetinin iyileştirilmesi adına önemli adımlar attı. Hizmeti alanlar açısından memnuniyet nispetinin yüksek olduğu biliniyor. Hizmeti sunanlar açısından ise yaşanan iletişim kazalarından dolayı memnuniyetsizlik gözleniyor. Daha iyi hastanelerde, belki daha iyi kazanarak görev yapan hekimlerde bazı idari kararlar ve üslup hatalarından dolayı kırgınlıklar husule geliyor. Hükümet büyük çoğunluğu teşkil eden hastaların memnuniyetini baz alarak devam ederse yanılır. Hizmeti üreten ve vatandaşa aktaran nihai noktadaki gayri memnun ruh hali hastalara olumsuz yansıyabilir.
Eczacılar sağlık hizmetinin aslında ilk kademesinde duruyor. Pek çok insan güvendiği bir eczacı varsa doktora gidip gitmeyeceğini bile ona danışıyor. Doktorlarla vatandaş arasındaki mesafe eczacılarda yok. Eczaneler teklifsiz girilip çıkılan, tansiyon ölçtürülüp iğne yaptırılan, mahallenin mütemmim cüzü olarak algılanan yerler. Onlara destek verip sahip çıkan partiler karşılığını fazlasıyla alır. Hastanelerdeki ilaç dağıtım veznelerini kapatıp vatandaşı rahatlatan iktidar, aynı zamanda eczacılara önemli miktarda ciro imkânı sağladı. Kâr marjları düşse bile yapılan cirolar sektörün refah seviyesini yukarı taşıdı. Bazen siyasi fatura ödemeyen bürokrasinin özensizliği, bazen siyasilerin eleştirilere kapalılığı iletişim kazalarına yol açıyor. AK Parti'nin sağlık sektörüyle arasındaki iletişim kanallarını gözden geçirmesi gerekiyor.
AK Parti ile ilgili genel bir eleştiri burada da devreye giriyor. Anketlerden açık ara önde çıkan iktidar partisi, 12 Haziran'ı değil 2023 projelerini konuşuyor. Bu kendinden emin duruş, tabir yerindeyse özgüven iki tarafı keskin bıçak gibi. Seçmeni, bilhassa ufuk ve vizyon arayan gençleri cezbedebilir ve AK Parti beklenen oranların üzerine çıkabilir. Ama rehavet ve algının tersine dönme riski önemli bir tehdit olarak bekliyor. 'Nasıl olsa kazandık' düşüncesinin yol açacağı rehavet veya 'şımarıklık' biçiminde algılanabilecek özgüven, AK Parti için CHP'den daha büyük bir tehdit. Fısıltı gazeteleri eliyle yapılacak manipülasyonlar da cabası. Eczacıların yaşadığı, bunun en somut örneğiydi.
Bülent Korucu
[email protected]