Sağlık hizmetlerinde giderlerin aşırı ölçüde artmasına karşın,hastaların büyük çoğunluğunun istediği hekimi ve sağlık kuruluşunu seçebilme özgürlüğünden yoksun olması ve diğer çeşitli nedenler,tamamlayıcı sağlık sigortasını uygulamaya koymanın artık kaçınılmaz hale geldiğinin göstergesidir.
2005 Yılında Konulan Hedef
2005 yılı Aralık ayında yapılan ve Sağlık Bakanlığı tarafından da desteklenen “Sağlık 2015 Çalıştayı” nın raporunda, 2015 yılında olması beklenen sağlık ortamı üzerine değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bu raporun hedef ve sonuçlarından biri ise,2015'te tamamlayıcı özel sağlık sigortalarının,nüfusun %15 'ini kapsamış olacağıdır.
Sağlık Bakanlığı Hedeflerinden Uzaklaştı mı?
Aradan 6 yıl geçmesine rağmen, Sağlık Bakanlığı'nın 2005 yılında konulan hedefi destekleyici güçlü çabalar ortaya koyduğunu söylemek oldukça zordur.Hedef olarak,özel ve tamamlayıcı sigorta kapsamındaki nüfusun 2015'te %15 dolayında olması öngörülmüştür.Bu miktar da,yaklaşık 11.5 milyon nüfusa karşılık gelmektedir. Şu anda, özel sigortalıların toplam miktarı 1.5 milyon civarında olup, nüfusa oranı da %2'ye yakındır. 2015' e 4 yıl süre bulunmaktadır. %15 ve 11.5 milyon nüfus hedefine ulaşmak için,hızlanmak durumundayız.
Ancak, Sağlık Bakanlığı'nda aşırı populizme yönelik bir zihniyet değişikliği de gözden kaçmamakta ve bu durum,tamamlayıcı sigorta benzeri çözüm arayışları ile çelişki oluşturmaktadır.
TAMAMLAYICI SİGORTA NEDEN KAÇINILMAZDIR?
1.Çünkü Sağlıkta Aşırı Populizm Sürdürülemez Niteliktedir
Toplam sağlık harcamaları,2002 yılından itibaren,10 milyar TL altındaki miktarlardan, 50 milyar TL 'ye yakın miktarlara yükselmiş bulunmaktadır. Bu artışın devam edebilmesi mümkün olmayıp,Türkiye için taşınabilir bir yük değildir.
Kamu harcamalarının aşırı ölçüde artmasının nedeni, Sağlık Bakanlığı yönetiminden kaynaklanan, tüm giderleri kamuya yüklemeye yönelik aşırı populist anlayıştır.Bu anlayış, Türkiye'ye taşıyamayacağı yükler getirmektedir.
2.Bu Anlayış,Kayıt Dışı Ekonomiyi Destekler Niteliktedir
Bilindiği üzere,halen ülkemizde yüksek sayıda Yeşil Kartlı nüfus bulunmaktadır. Bazı bölgelerdeki Yeşil Kartlı sayısının, nüfusun tamamından fazla olduğu haberleri,gazetelere yansımıştır. Yine Yeşil Kartlı bazı kişilerin Mercedes arabalarla hastanelere geldikleri defalarca söylenmektedir.
Kesin olan bir durum vardır ki,Yeşil Kart'ın adaletli ve hak edene verilmediği genel bir kanaattir. Bu durum kabul edilemez.Bu yaklaşım,aynı zamanda kayıt dışı ekonomiye destek sağlar niteliktedir. Sağlık sistemi,giderlere toplum bireylerinin gücü oranda katılımını sağlayacak nitelikte organize edilmeli,gücü olduğu halde sorumluluktan ve katılımdan kaçanlara destek sağlanmamalı, izin verilmemelidir. Bu tür bir yaklaşım kayıt dışı devam edenlere dolaylı destek sağlayacak,prim
ödeyenlere ise haksızlık anlamına gelmektedir.
Sağlık Bakanlığı ve SGK,bu anlayışın destekçisi olamaz.
Bu nedenle,tamamlayıcı sigortanın yaygınlaştırılması ve Yeşil Kart'ın gerçekten ihtiyacı olanlara verilmesi gerekmektedir.
3.Parası Olana da Daha İyi Hizmet Verilemiyor
Şu anda sağlık sistemimizin seçici yeteneği bulunmuyor. Tüm toplum düz asker gibi algılanıyor.Daha doğrusu,dipte eşitlik sağlanıyor. Daha fazla ödeme yaparak,sistemden daha kaliteli hizmet almak isteyenlere yeterli alternatifler sunulamıyor.
Bu durum da,daha fazla ödeme gücü olan ve daha kaliteli hizmet almak için,daha fazla ödemeye gönüllü olan toplum kesimine hitap edecek nitelikte bir “ Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” nı gerekli kılıyor.
4.Sağlık Sistemimizde Gerçek Bir Hekim Seçme Özgürlüğü Yoktur
Şu anda sağlık sistemimizde,gerçek anlamda istediği sağlık kuruluşunu ve hekimi seçebilme özgürlüğü bulunmamaktadır. Çünkü,SGK yalnızca devlet-üniversite hastaneleri,özel hastaneler ve bazı tıp merkezleriyle sözleşme yapmış durumdadır. Poliklinikler, muayenehaneler, laboratuvarlar ve görüntüleme merkezleri kapsam dışında bulunuyor.Yani SGK 'ya sürekli prim ödemesi yaptığı halde,vatandaşlar bu kuruluşlardan yararlanamıyor. Bir anlamda,ödediği sağlık primi boşuna gidiyor.Ya da ödediği sağlık primine,iradesi dışında haksız olarak el konulmuş oluyor ve bu primden yararlanması engelleniyor.
Bu haksızlığın giderilmesi ve vatandaşların,ödedikleri sağlık primi karşılığında,istediği sağlık kuruluşu ve istediği hekimi seçebilme hakkının,gerçek anlamda sağlanması için de Tamamlayıcı Sağlık Sigortası gereklilik oluşturmaktadır.
5.Giderlere Katılım Gerekmektedir
Sağlık giderlerine daha fazla katılım gereklidir ve kaçınılmaz niteliktedir.Aslında gidişat,tüm dünyada bu yöndedir.Tüm giderleri kamunun karşılaması olanaksızdır.Toplum bireyleri,gücü oranında giderlere katılmak durumundadır.
Tamamlayıcı Sigorta,bu katılımı sağlamak için de iyi bir seçenek durumundadır.
6.Diğer Ülkelerden Dersler Almak Durumundayız
Bugün için birçok ülke,elinden geldiği oranda,sağlık giderlerine toplumun olabildiğince katılımını sağlamaya çalışmaktadır. Bunun için de,özel sağlık sigortaları ve tamamlayıcı sağlık sigortaları cazip hale getirilmek istenmekte ve ciddi oranlarda desteklenmektedir.
Bir örnek vermek gerekirse; 2000 yılında bile Fransa'da toplumun % 85 ' inin tamamlayıcı sağlık sigortasından yararlandığı bildirilmiştir.Bu oldukça yüksek bir orandır.
SONUÇ
Yukarıda başlıcaları belirtilen nedenlerle,tamamlayıcı sağlık sigortası Türkiye için artık bir zorunluluk durumuna gelmiştir.
2015 HEDEFİ GERÇEKLEŞEBİLİR Mİ?
Gerçekleşmemesi için bir neden yoktur.
Öncelikle, toplumun bu duruma hazır olduğunu görüyoruz. Toplumun hatırı sayılır bir bölümü,özellikle üst ve orta gelir grubunda yer alan kesimler,SGK 'ya ödedikleri sağlık priminin geçerli kalması kaydıyla,bir miktar daha ödeyerek özel sigorta kapsamına girmeyi,istediği hekimi ve sağlık kuruluşunu seçebilme hakkına kavuşmayı,aynı zamanda da daha geniş kapsamda hizmet alabilmeyi özlemekte ve istemektedir.
SGK ' nın da bu duruma hazır olduğunu düşünüyoruz. Çünkü,yüksek açıklar ve giderlerle boğuşan SGK,giderlerini ciddi oranlarda azaltacak ve toplumun bir bölümüyle paylaşacaktır.Bu durum,SGK' nın da yararınadır.
Benzer nedenlerle,Maliye de bu duruma olumlu yaklaşacaktır.
Şu an için tek engel,Sağlık Bakanlığı yönetiminde bulunan,tüm giderleri kamuya yüklemekte sakınca görmeyen ve bundan öte de bir ufku ve bakışı olmayan kısıtlı görüşlü zihniyettir.
Bu zihniyetin de ömrünün sınırlı olduğunu ve Haziran seçimlerinden sonra Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik zorluklar nedeniyle farklı bir zihniyetin ( ve belki farklı bir ekibin ) geleceğini düşünmekteyiz. Ancak kim gelirse gelsin,önünde “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası Dosyası” nı gerçekleştirilecek işler içinde bulacaktır. Bu hedefe daha fazla da direnemeyecektir. Çünkü bu hedef ülke için akılcıdır, gereklidir, zorunludur, ihtiyaçtır.
20/05/2011
Doç. Dr. Paşa Göktaş
e-mail:tiplab@tiplab.org