LABORATUVAR SEKTÖRÜ NE DURUMDADIR?
Kısaca batık durumdadır ve can çekişmektedir diyebiliriz.
Ancak, sesini duyuramadığı ve sağlıkta politika yapıcı durumda olan ne Sağlık Bakanlığı, ne de SGK yönetimlerinden bu konuyla ilgilenen birileri olmadığı için, laboratuvar sektörünün batışı sessizce gerçekleşmektedir.
Halbuki, laboratuvar sektörü son derece önemli bir sektördür. Günümüzde, hastalık tanılarının %75’ten fazlası laboratuvar testleriyle konulmaktadır.
Ancak, Türkiye’de laboratuvar alanı değersizleştirilmiş durumdadır. Bunun da başlıca nedeni, Sağlık Bakanlığı ve SGK yönetimlerinin ilgisizliği ve bilgisizliğidir. Aynı zamanda, laboratuvar alanını oluşturan uzmanlar, firmalar ve diğer bileşenlerin kendi alanlarına yeterince sahip çıkmamalarının da büyük payı bulunmaktadır.
Sektör Firmaları Yok Olmuş Durumdadır
İzlenen bilinçsiz politikalar, bu alanda hizmet sunan firmaları büyük ölçüde ortadan kaldırmış durumdadır.
Hizmet sunucu durumundaki binlerce medikal firma batmış durumdadır. Yerel firmalar kaybolmuştur.
10 yıl önce sayısı 2000 üzerinde olan tıbbi tahlil laboratuvarlarının sayısı, bugün itibariyle 100 civarına düşmüş durumdadır.
Medikal diagnostik firmalardan, yalnızca Roche, Abbott, Beckman ve Siemens gibi dünya devi niteliğindeki başlıca dört büyük firma faaliyet halindedir. Onlar da mutlu değiller. Türkiye’de, son yıllarda sürekli zarar yazmaktalar ve küçülmekteler.
Bu nedenle, kendi yerel temsilcilerini aradan çıkarmış durumdalar. Yerel temsilci durumundaki firmaların çoğu iflas etmiş durumda zaten. Büyük firmalar da, zararlarını ve açıklarını dışarıdan kapatarak devam etmekteler.
Yerli firmaların ise bu olanakları bulunmuyor. Bu nedenle, bir süre sonra iflasa sürükleniyorlar.
Tıbbi laboratuvar alanında da durum farklı değildir. Son on yılda, binlerce laboratuvar kapandı ve ortadan kayboldu. Şu anda, faaliyetine devam eden başlıca 6-7 tıbbi laboratuvar kalmış durumdadır. Bunların da 4-5’i yabancıların eline geçmiş bulunmaktadır. Türk kökenli 2-3 laboratuvar da, ayakta kalma mücadelesi vermektedir. Böyle giderse, birkaç yıl içinde hizmet sunucu niteliğinde Türk kökenli bir tıbbi laboratuvar kalmayacaktır. Laboratuvar hizmet sunumu, tümüyle büyük ölçüde Almanların eline geçmiş olacaktır.
Çünkü onlar, oluşan zararları dışarıdan kapatarak devam edebiliyorlar. Ancak, Türk kökenli laboratuvarların böyle bir olanağı ve şansı bulunmamaktadır.
İstenen buysa, amaca ulaşılmıştır
Eğer birilerinin istediği buysa, amaca ulaşılmıştır.
Medikal diagnostik firmalar yabancıların elindedir. Tıbbi laboratuvarlar, büyük ölçüde Almanların elindedir.
Bir süre sonra, laboratuvar hizmet sunumu büyük ölçüde yalnızca Almanlara teslim edilmiş olacaktır.
Piyasayı, fiyatları ve rekabeti de onlar domine edeceklerdir.
Bu durumun Türkiye’ye yarar getirmeyeceği açıktır.
Ancak izlenen bilinçsiz politikalar, durumu bu noktaya getirmiş durumdadır.
NEDEN BU HALE GELİNDİ?
Başlıca nedenleri şöylece sayabiliriz.
1. SGK- SUT Fiyatlarının Güncellenmemesi
SGK, laboratuvar alanında SUT fiyatlarını 2006 yılından beri değiştirmedi ve güncellemedi. Özellikle spesifik laboratuvar testleri büyük ölçüde zarar eder hale geldi. Bu tür testleri temsil eden firmalar iflasa sürüklendiler.
2. Büyük Çaplı İhalelere Yönelinmesi
Kamu Hastane Birlikleri (KHB) tarafından düzenlenen büyük çaplı ihaleler, tekelleşmeye yol açtı. Yalnızca dünya devi firmalar bu ihalelere girebilir oldular. Küçük ve orta ölçekli Türk firmaları tasfiye edildiler.
3. Aşırı Fiyat Baskısı Uygulanması
İhalelerde Sağlık Bakanlığı memurları, üstlerine yaranabilmek amacıyla, aşırı fiyat baskısı uyguladılar. Dövize bağımlı bir sektör olan laboratuvar alanında, döviz son yıllarda %200’ün üzerinde artmasına rağmen, yaklaşık maliyetleri çok sınırlı tutarak, firmaları zararına teklifler vermeye zorladılar. Türk kökenli yerliler bu sürece dayanamadı. Yabancı büyükler yer yer zarar da etseler, dışarıdan destekle ayakta kaldılar.
4. Üniversite Hastaneleri Çoğu Yerli Firmayı İflas Ettirdiler
Üniversite hastanelerinin ödeme yapmaz hale gelmesi, birçok yerli Türk firmasının iflasa sürüklenmesine neden oldu. Yabancılar açıklarını dışardan kapatarak dayandılar, ancak yerli firmalar dayanamayarak iflas ettiler.
NE YAPILABİLİR?
1. Ulusal ve Yerel Kurumlar Desteklenmelidir
Yerel ve ulusal firmaların yok oluşlarına göz yumulmamalı ve uluslararası tekelci firmaların onları yok etmesine izin verilmemelidir. En azından eşit koşullar sağlanmalıdır. Sağlık sektörü de kritik bir sektördür ve tümüyle yabancıların eline geçmesi düşünülemez.
2. SGK’da Laboratuvar Birimi Oluşturulmalıdır
Halen SGK’da tıbbi laboratuvarların sorunları, laboratuvar testlerinin düzenlenmesi, güncellenmesi, maliyet analizleri ve fiyatlandırılması konularında sürekli görev yapan bir birim bulunmamaktadır. Bu kadar önemli bir konu, el yordamıyla ve yarım yamalak elemanlarla yürütülmektedir. Kesinlikle SGK’da sürekli, kalıcı ve uzmanlaşmış bir laboratuvar birimi oluşturulmalıdır. Böylelikle, bizlerle diyalog kuran ve birlikte çalışabileceğimiz bir muhatap birim bulabilmeliyiz.
3. Büyük Çaplı Hantal İhalelere Son Verilmelidir
Aslında, Kamu Hastane Birlikleri tarafından düzenlenen laboratuvar ihaleleri tam bir fiyaskodan ibarettir. Tekelleşmeyi birlikte getirmiştir. Ayrıca, hizmeti hantallaştırmıştır. Doğru olan, her hastanenin kendi ihtiyacını serbestçe sağlamasıdır. Ayrıca, ürün ve hizmet alımlarında uzmanlık bazında spesifik alımlar yapılabilmelidir. Sistemde esneklik sağlanmalıdır.
4. SUT Fiyatlarının Artması Kaçınılmazdır
Genelde, SUT fiyatları laboratuvar testleri için yeniden düzenlenmeli ve artırılmalıdır.
5. Spesifik Laboratuvar Testleri Ayrı Ele Alınmalıdır
SUT fiyatları, halen bazı rutin laboratuvar testleri için kurtarır düzeyde olsa da, spesifik birtakım laboratuvar testleri için artık yürütülemez ve sürdürülemez hale gelmiş durumdadır. Örneğin bir kısım RİA ve ELISA testleri, otoimmün testler, elektroforez testleri gibi. Bu nedenle, testlerle ilgili maliyet analizleri yapılmalı, aslında sirkülasyonu yüksek olmayan ve fazla bir maliyet artışı da getirmeyecek olan spesifik laboratuvar testlerinde makul artışlara gidilmelidir.
6. Kamu Hastaneleri Kar Amacı Güdemezler
Bazı kamu hastaneleri yöneticileri, kamusal hizmet amacını unutmuş durumdadırlar. Yalnızca kar amacına yönelmektedirler. Üstlerine yaranmak amacıyla, firmaları ve laboratuvarları maliyetlerin altında teklif vermeye zorlamaktadırlar. Bu durum, gerçek dışı ve maliyetin altında yaklaşık maliyet belirlenmesine, defalarca ihale tekrarlanmasına vb. neden olmaktadır. Zarar boyutunda sürdürülen ihaleler de, firmaları darboğaza sürüklemektedir.
Kamu kurumları, kar etme hedefinden vazgeçmelidir. Rasyonel ve kaliteli hizmete yönelmelidir.
7. Üniversite Hastanelerinin Ödeme Sorunu Çözülmelidir
Üniversite hastanelerinin finansal dengeleri bozulmuştur. Yalnızca finansal dengeleri değil, işletmecilik ahlakı ve kuralları da bozulmuştur.
Borçlarını ödememektedirler. Ancak, borçlarını ödememelerine rağmen, döner sermaye gelirleri dağıtmaktadırlar. Tuhaf bir işletmecilik söz konusudur.
Bu nedenle, birçok firma mağdur olmuş ve iflas etmiş durumdadır.
Üniversite hastanelerinin finansal dengeleri düzeltilmelidir. Esnek çalışmaya geçirilerek, personel maliyetleri azaltılmalıdır. Ürettikleri işlem maliyetlerinin bedeli artırılarak, gelirleri yükseltilmelidir. Borçlarını ödemeleri sağlanmalıdır.
SONUÇ
Yukarıda belirtilen öneriler uygulamaya konur ise, Türkiye’nin de belki birkaç ulusal ve yerel kökenli laboratuvarı veya medikal firmaları ayakta kalabilir, ülkeye hizmet vermeye devam ederler. Yoksa, yakın sürede bu alanın tümüyle yabancıların kontrolüne gireceği apaçık görülmektedir.
Herhalde, böyle bir durum da ülkemizin pek hayrına olmayacaktır.
Prof. Dr. Paşa Göktaş
Mail:tiplab@tiplab.org
TIPLAB
Tıp Laboratuvarları Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı