Sağlık Sisteminin ve Hekimlerin Yaşadığı Karmaşa

Dr.Recai Yahyaoğlu

Sistem ve yönetimlerde yapılan değişimler her zaman zor olmuştur. Hangi sistem ve yönetim olursa olsun… Bu değişim sürecinde değişimi yaşayan her birey ve kurum kendisini bir karmaşa ortamının içinde bulur… Bireylerin sıkıntıyla birlikte karmaşa yaşaması normaldir. Zira insanlar önlerinin açık ve net olmasını isterler. Önlerine engellerin çıkması, gelecekleri hakkında karamsar tablolar görmeleri, kendilerini ilgilendiren yeni yasalar çıkarılması, ellerinde bulunan haklardan mahrum edilmeleri onları sıkıntıyla birlikte bir karmaşa ve hatta kaos ortamına doğru sürükler…

Yeni yasalar çıkaran siyasi hükümetler ve bundan etkilenen kesimler için bu dönemler zordur… Bu süreçte her iki tarafta birbirlerine genellikle haksız pek çok söz veya eylem tarzında davranışlar içinde bulunabilir. Her düşünce sahibi doğru yaptığına inanarak davranışlarını düzenler… Fakat ölçü ve itidal ortadan kalktığında haksız mesnetsiz birçok suçlayıcı söz ve davranış şekilleri her iki kesimi de haklı olan mücadelesinde haksız konuma düşürebilir…
 
Başbakan dahi olsa kimsenin parlamentoda hekimleri aşağılayıcı, onları hor görücü ve insanları kandırmakta olan meslek örgütlerinin temsilcileri olarak gösterir tarzda konuşmaya hakkı yoktur. Demokratik ülkelerde toplumsal barışı sağlayacak ikinci en önemli insan Başbakan’dır. Bu durum aynı zamanda genel olarak hekimleri hedef göstermek anlamına da gelmektedir. Son yıllarda hekimlere yönelik yapılan saldırılarda artışın görülmeye başlanmasında bu yaklaşımın hiç payı yoktur denilemez. Başbakanımızın; insanlarımızın daha müreffeh ve kaliteli bir sağlık sisteminden faydalandırmak istediği bilinmektedir. Başbakanın son derece samimi hislerle ülkesine hizmet etmeye çalışan ve bu uğurda büyük badirelerden geçerek şu anki konumuna ulaşmış olduğunu herkes bilmektedir. Hekimlere olan bu yaklaşımıyla yapmış olduğu göreve ve makama haksızlık edip toplumsal barışa zarar vermektedir.
 
Her mesleğin içinde bulunan o mesleğin hakkını veremeyen insanlar olabilir. Hatası olan hekimler elbette vardır. Politikacıların hiç mi hatası yok? Bu ülkedeki siyasi krizler, ekonomide yaşanan sıkıntılar ve daha sayılabilecek pek çok şey hep politikacılar tarafından yapılmamış mıdır? ‘Elinde Kuran, göğsünde iman geliyor muhteşem Süleyman’ denilerek uzun yıllardır ülke insanları kandırılmamış mıdır? Örnekleri fazlaca sıralamak mümkündür. Ülkenin önünde değiştirilecek çok daha öncelikli işler vardır. Örneğin partilerin içinde uzun yıllardır sürekli şikayet edilen ‘tek kişilik demokrasi’ veya ‘lider hegamonyası’ hala işlerliğini korumaya devam etmektedir. Bu durum neden değiştirilmeye çalışılmıyor?
 
Hekimlerin ellerinden serbest çalışma özgürlüğünü alarak, üstüne üstlük onların onurlarıyla toplum önünde ve televizyon ekranları karşısında oynamaya kalkışarak bazı değişimler yapmaya çalışmak hiç şık durmuyor… Daha da kötüsü serbest çalışmayı tercih eden hekimlerin yeni çıkarılan yönetmeliklerle özel sağlık kuruluşlarında çalışabilmeleri için Bakanlık iznine tabi tutulmaları tüm bu yapılanların üzerine neredeyse hepsini gölgede bırakacak kadar vahim bir gelişme olmuştur… Burada Bakanlığın bir zorlaması vardır ve bu zorlama son derece sakıncalı bir uygulamadır. Bakanlığın 15 Şubatta yayınlamış olduğu bu yönetmeliğin dünyada örneği olup olmadığının acilen araştırılması gerekir.
 
Bu yönetmelik Bakanlığın uygulamak istediği temel mantıkla da çelişmektedir. Hem herkes istediği gibi özgür olacak kamuda veya özelde çalışanlar ayrışacak diyeceksiniz hem de özelde çalışmak isteyenleri zorlayarak serbest çalışmalarını engellemeye çalışacaksınız… Bu mantığı ve uygulama yanlışlığını anlamak imkansızdır. Bu uygulama bir bakıma özel sektöre Bakanlığın yenilmiş olduğunun göstergesidir. Bu yönetmelik Bakanlığın kendi kendisiyle çelişmekte olduğunu ve yapmak istediklerini yaparken çok zorlandığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Bakanlık karşısındaki ilgili kurumları bu tarz yönetmeliklerle köşeye sıkıştırmak onların hareket kabiliyetini yok etmeye çalışmak gibi farklı misyona bürünmüş bir görünüm oluşturmaktadır.
 
Hekimler bu süreçte birlik beraberlik içinde olmalarının önemini iyi düşünmek mecburiyetindedirler… Politik farklılıklar bir yana bırakılmalıdır. Farklı kesimlerden hekimlerin ortak hareket etmeye başlamalarının son derece önem taşıdığı bir süreçten geçilmektedir. İdeolojik söylemler, modası geçmiş sloganlar, hükümetin yapmak istediği gibi popülist politikalar değil; çok daha yapıcı, halkı ve geniş kitleleri yanlarına alıcı tarzda olumlu çalışmalar içine girilmelidir. Negatif tepkilerden ziyade halkımıza ve siyasi iktidara karşı çözüme odaklı ve hükümetin mantığından bakarak ‘hizmet odaklı’ yaklaşımlarla cevap verilmelidir. Unutulmamalıdır ki şimdiki siyasi iktidarın başarısının ardında ‘hizmet odaklı’ çalışmalar bulunmaktadır. Takdir edilecek birçok başarıya imza atanlara karşı hamasete varan tepkilerin yerel, sönük ve güdük kalmaya mahkum olacağı açıktır.
 
İlerleyen zamanlarda sağlıktaki bu dönüşüm popülist politikalar olmaktan çıkarak iktidarda durmanın veya gitmenin en önemli paydası olacağa benziyor… Şimdiye kadar sağlık siteminde yaşanan değişimler politikacılara çok oy kazandırdı…Unutulmamalıdır ki insan dünyaya gelirken sağlıkla gelir….Giderken ise sağlıksız ve koşar adım gider…Genellikle kazandığımızı aynı yolla harcarız….Haydan gelen huya gider…Su testisi su yolunda kırılır… Nitekim 14 Mart günü yaşanan gelişmeler bu mesajı vermeye çalışıyor gibiydi…
 

Dr.Recai Yahyaoğlu