Özel sağlık kurumlarını acil bekleyen sıkıntılar

Dr. Feza Şen

10 YTL katkı payı nedeniyle hastaları azalan özel kurumlar, yediği darbenin etkisiyle yeni SUT ile hizmet fiyatları % 25 civarında azalmış olmasına rağmen bu önemli konu 2.sıraya düşmüştür. Katkı payı alınması ile tüm sağlık kurumları hastalarında ciddi oranlarda azalmalar olmuştur.

Katkı payı ile ilgili yapılan görüşmeler ve tepki toplantıları sistemin uygulanmaya başlamasından yaklaşık 45 gün geçmesine rağmen çözüm getirmemiştir. Katkı payının tahsili esnasında eczaneler, hastalarına katkı payının kamu tarafından alındığını iyi anlatmadığından özel kurumlara gittiği için kendine kızan hasta grubu oluşmuş ve özel sağlık kurumlarına başvuran hasta belirgin bir şekilde azalmıştır.

Yürürlüğe konan uygulamalar ile özel sağlık kurumları ne yapacaklarını göremeden ve çalışma programı yapamadan çalışmalarına devam etmektedirler. Kendilerinden istenen birkaç ay daha dişlerini sıkmaları ve elde edilecek verilere göre koşulların belirleneceğidir. 3-4 ay sonrasında ciddi borç yükleri ile karşı karşıya kalmaları ise kaçınılmazdır. Özel sağlık kurumları işletenler dönüşü olmayan yola, bu işe başladıkları gün girmiş olsalar bile yaşadıkları durumun tamamından kendileri sorumlu değildir. Çünkü sağlık yarı kamusal bir maldır. Dolayısıyla çalışma şartları ve oluşan koşulları işletenler değil, sağlık politikalarını belirleyen kanun yapıcı otorite belirlemektedir. İşletenlere düşen, çizilen yolda yürüyebilme kabiliyetleridir.

2009 başı için yeni SUT çalışması yapılacağı da yetkililer tarafından ifade edilmektedir. Sıkıntıları şimdi doğru tanımlarsak, müzakereler neticesinde çıkacak SUT ile belki çözebiliriz.

5510 sayılı kanun sonrasında ve yayınlanan kanunla ilintili yönetmelik, uygulama tebliği sonrası özel kurumları bekleyen başka sıkıntılar ise gri alanda beklemektedir. Yolda yürümeye devam ederken bizim sıkıntı olarak gördüklerimizi tartışmak istedik. 

  • Yapılan kimlik sorgulaması sonucu kişi medulla üzerinden GSS müstahak ise ve acil haller dışında ücretli muayene olmak isterse durum ne olacaktır???

Gücü olanın kendi isteği ile ücretli hasta olarak kabulü, GSS kanunu sonrasında, SGK tarafından ayrı bir işlem olarak görülmelidir. SGK ile anlaşmalı özel sağlık kuruluşları hastalarını kabul ederlerken, yayınlanan SUT 3 maddesi 6.fıkrası gereği kimlik sorgulaması yapmak zorundadırlar. Aynı maddenin 8.fıkrası gereği de Medula üzerinden provizyon alınması zorunludur. SGK ile yaptığımız hizmet sözleşmesinin de ilgili maddeleri hastaların sözleşmeli özel kurumlar tarafından hangi usuller ile kabul edileceğini tanımlamıştır. Kısaca özel sağlık kurumlarının nasıl hasta kabul edeceği belirli iken, acil haller dışında özel kuruma başvuran hastanın kendi isteği ile özel hasta kabul edilip ücretli işlem yapılması mümkün müdür ?   

Hastadan alınacak işlem bedelinin SGK’dan tekrar istenmeyeceğine belirten  taahhütnameler geçerli olacak mıdır ? 

Bu izaha çalıştığımız konunun hastadan alınacak % 30 fark ücreti kısıtlaması ile ilgisi yoktur.

Bilindiği gibi, Ev kiralamadan önce, kira kontratı yapılması esnasında kiralayanlara imzalatılan tahliye taahhütnameleri vardır. Bu tahliye taahhütnamelerini imzalayıp da, kiracı olduktan sonra hukuka başvuranlar için alınmış iptal kararları vardır ve zora düşülen durumda kişiye sunulan şart olduğu için imzalanmıştır denilerek iptal edilmiştir. Ücretli tedavi olan hastalar, tedavi işlemleri sonrasında SGK’na baş vurdukları zaman durum ne olacaktır ? 

Bu konu ile ilgili alınan cevaplar özel kurumların lehine olmayabilir. Çıkacak hizmet sözleşmelerinde bu konu netleştirilmeli ve özel sağlık işletmecileri para için kuralları bozabilen imajından kurtulmalıdır.

Özel hasta kabulü, taraflar arasında karar verilebilen bir işlem olmalıdır. Özel kuruma başvuran hasta isteği ile kişiye özel hizmet alabilmelidir. Kişinin hasta ve hekim seçme hakkı vardır.  

  • Aile hekimliği olan illerde sevk zinciri zorunluluğu 2. Basamağa başvuruyu % 50 düşürüyor!!!

Uygulamaya kamu yararı ile ve artan sağlık giderleri ile bakarsak doğrudur. Uygulamayı tenkit etmiyoruz ama özel sağlık sunucularına da önlem almaları için uyarıda bulunuyoruz.

Biliyoruz ki aile hekimliğine geçilen illerde sevk zorunluluğu uygulanmadan bile 2. basamağa giden hastalarda yaklaşık % 40-50 civarında azalma olmaktadır. Sevk zorunluluğu ile hasta azalması olacaktır. Kasım başında başlayan illerden aldığımız duyumlarda da hastaların 2. basamağa başvuruları azalmıştır. Denizli ilinden ulaşan rakamlara göre; Denizli’de 2. basamağa günde 12500 kişi başvururken bu sayının 7500’e ulaştığı bildiriliyor. Bu rakamlar üstelik uygulamanın başındaki rakamlardır ve ilerleyen zamanlarda 2. basamak kurumların aleyhine işleyecektir. 

  • 10 gün içinde aynı branşta farklı sağlık kurumuna yapılan başvuruların durumu ne olacak ???

SUT’un 24.1.1.2.nolu İkinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına ödemeleri belirleyen maddesinin 9.fıkrasının b bendi “aynı branşta 10 gün içinde farklı sağlık kurumuna başvuru olması halinde ise sağlık hizmeti giderleri faturalandırılamaz.” Demekte ve uygulamanın başlangıcı için ise, “ 01 Ocak 2009 “ tarihini belirtmektedir.  Biz şimdiden hatırlatalım dedik geriye uzun zaman kalmadı. Kamu sağlık kurumuna başvurup, yapılan işlemlerden memnun olmadığı aynı tıp dalı için özel kurumları tercih eden hastalarımız var ve aynı gün içinde bile aynı işlem için birden fazla sağlık kurumuna başvurduğunu hepimiz biliyoruz. Dal ve tıp merkezlerinde tamamlanmayan ve sevk edilen işlemler haricinde hastaların tutumları neler olacaktır ??? Aslında bu uygulama iki bacaklıdır. Birinci taraf eksik ve yanlış hekimlik uygulamaları ile ilgilidir. Artık tüm özel kurumlarda çalışan hekimler tıbbi mesuliyet sigortası yaptırmalıdır. Özel kurumlar da hekimlerle yapacakları sözleşmelerine tazminat rücularını net olarak koymalıdır. Belki de uzmanlık dernekleri de o branştaki hekimleri için board sınavlarını ciddi olarak gündeme almalıdır. Hizmetin odağı hastadır. Malpractis kimsenin başına gelmesini istemediğimiz olaydır ve oranı da tartışılmayacak kadar düşüktür. Burada da önemli olan 2. kısımdır. Gittiği sağlık kurumunda yapılan tıbbi işlemler tam ve yeterli olsa bile hastanın algısından kaynaklanan memnuniyetsizlikler için sağlık kurumu ne yapabilecektir ??? Bu haliyle SUT'a göre hastaya yeniden başvurduğu kurum; önceki sağlık kurumuna gitmesini söylemeden önce ilgili Başbakanlık Acil Hizmetler Genelgeleri gereği hastanın aciliyeti olup olmadığını belirleyecektir. Hasta acil ise gereği tanımlandığı gibi yapılacaktır. Eğer acil değilse; hasta bu yolla ilk başvuruda aldığı tedavi reçetesini onaylatmış olacağı için memnun bir halde evine dönebilir. Ama tıbbi muayene işlemi 2 defa yapılmış olacaktır. Bir de psikolojik sorunlu vakalar var ki; o hastalar soluğu SGK kapısında alacak, bürokrat ile ilgili sağlık kurumu şikayet ve savunma ile boğuşacaktır.

Bu uygulama da ayakta teşhis yapan kurumlar için hasta kayıplarını artıracak önemli başka bir nedendir.  

Sonuç olarak; Özel sağlık işletmelerinin Sağlıkta Dönüşüm Programı’na olumlu katkıları olmuştur. Sağlık sistemi yapılanması çerçevesinde yapılacak uygulamaların hakkaniyetine olan inançları tamdır. Sağlık sisteminde özel sektöre ihtiyaç olduğu kural koyucular tarafından da ifade edilmektedir. Özel sağlık kurumlarının sistemde kalmalarının önü açılmalıdır.

Ücretli hastaların iradeleri dahilinde hizmet almalarının ve % 30 ile sınırlı olan fark uygulamasının reel hale getirilmesi için,

  • Mevcut SUT hükümleri 3. maddesi 2.fıkrasındaki “Acil haller dışında aile hekimliğinden sevk alınmaksızın ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurumlarına yapılan müracaatlara ilişkin giderler Kurumca ödenmez.” Cümlesinde müracaatlara kelimesinden sonra ilaç bedelleri hariç tedavi hizmet giderleri ödenmez denilerek hastaların özel kurumları seçme özgürlüğü kısıtlanmadan hizmet almalarının önü açılır. Sadece bireylerin ilaç giderlerinin ödenmesi ile de anayasa ile verilen sağlık hakları kısıtlanmamış olur. Ödeme gücü olmayanların hizmet alımları da sevk zincirine uymak şartıyla karşılandığı için hakkaniyet sağlanmış olur kanısındayız.

  • Sözleşmesiz sağlık kurumlarında acil haller dışında sunulan hizmetlerin ödenmesinin yolu açılmalıdır. Hastalarımızın kendi istekleri ile ücretini ödeyerek hizmet aldıklarında, bu tedavi sürecindeki istirahat ve ilaç raporları tanımlandığında, ilaç bedelleri de kamu tarafından karşılandığında; hastalarımızı hem  GSS’ dan faydalandırmış hem de hekim seçme haklarını kullanarak hizmeti almalarını sağlamış oluruz. Bu hastalardan doğan tedavi hizmet giderlerinden de SGK tasarruf etmiş olur. Hastalarımızın daha çok özel kurumdan faydalanmasının yolu açılır.

İyi çalışmalar.

 

Dr. Feza Şen
Sağlık Yönetim MBA
Bursa Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Sekreteri
Sağlık İşletmecisi
0 532 2778827-- fezasen@megamed.org 
Sağlık Aktuel /   www.saglikaktuel.com
Sağlığın Ritmi Programı / www.linetvr.com

NOT: Görüşlerinizi ve iletişim bilgilerinizi mail atmanızı rica ederim.