Oksijen Tedavisine İhtiyaç Duyan Hastalar Oksijensiz Kalmak Üzere!

Av.Bülent Özer
SGK tarafından verilen düşük fiyatlar, Hiperbarik Oksijen Tedavisi için 7 yıl önce ödenen fiyatların da altına çekilerek merkezler 1 günde kapanma tehlikesiyle karşı karşıya gelmişlerdir! 
 
Hiperbarik Oksijen Tedavisi normal basınç değerinin üstünde basınçlandırılan genellikle özel çelikten mamul dış ortamdan tamamen izole edilmiş özel kabinlerde uygulanan, çokça bilinmeyen ancak etkili bir tedavi yöntemidir.
 
1940’larda öncelikle donanmanın ihtiyacı göz önünde bulundurularak yurdumuza giren basınç odaları sonrasında birtakım hastalıklara iyi geldiği kanıtlanınca bazı hastalıkların tedavisinde yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.
 
Öncelikle Vurgun, Hava ve Gaz Embolisi, Soba-şofben zehirlenmelerinde öncelikli ve tek tedavi seçeneği olması bakımından hayat kurtarıcı bir yöntemdir. Ayrıca Gazlı Gangren ve Trafik kazası, göçük, deprem nedeniyle enkaz altına kalan kişilerde ortaya çıkan ezilmelerde kol ve bacak amputasyon oranlarını önemli ölçüde azaltan, bununla ortaya çıkan böbrek yetmezliğini engelleyerek hayat kurtaran bir tedavidir. Aynı şekilde akut görme ve işitme kayıplarında da klasik tedavi yöntemlerinin bir adım önünde yer alarak organ kurtaran bu tedavinin şeker hastalığına veya diğer sebeplere bağlı ayak yaralarında ve kronik kemik iltihaplarında da amputasyon oranlarını çok önemli ölçülerde azalttığı bilinen bir gerçektir.
 
Bunca önemli işlevleri olmasına rağmen devlet bu alanda nedense şimdiye dek aktif bir rol üstlenmemiştir. Türkiye’deki mevcut duruma baktığımızda yaklaşık 25 merkezin 3 tanesi Çapa Tıp Fakültesi ve GATA’da olup, diğerleri tamamen özel sektöre aittir.(Trabzon Devlet Hastanesinde yeni açılan bir merkez de kamuya aittir)
 
2001 yılında Sağlık Bakanlığınca çıkarılan yönetmelik esasları dahilinde çalışan Özel Hiperbarik Oksijen Tedavisi uygulayan Özel Tıp Merkezleri, yukarıda saydığımız türden yaklaşık 8 ila 10.000 hastaya hizmet vermektedir. Şu ana kadar binlerce Karbon Monoksit zehirlenmesi tedavi ederek hayat kurtaran Hiperbarik Merkezlere en çok ihtiyaç duyulacak anlardan biri de olası deprem sonrası felaket dönemidir. Olası bir depremde göçük altında kalacak binlerce insanın hayatını kurtaracak olan Hiperbarik Merkezler ne yazık ki son SUT’un kurbanı olmuşlardır.
 
SGK tarafından verilen düşük  fiyatlar, Hiperbarik Tedavisi için 7 yıl önce ödenen fiyatların da altına çekilerek merkezler 1 günde kapanma tehlikesiyle karşı karşıya gelmişlerdir.
 
Bu merkezler yapıları itibariyle bir hastane bünyesinde olmayıp, sadece yönetmelikte belirtilen Yüksek Basınçlı Oksijen Tedavisi yapan ve başka hiç  bir kalemden geliri olmayan kurumlardır. Kuruluş maliyetleri oldukça yüksek, (en az 1.000.000 TL) son derece teknolojik cihazlarla çalışmak durumunda olan bu merkezler, bugün gelinen noktada kapılarına kilit vurma zorunda ve durumundadırlar.
 
Pek çoğu son SUT uygulamasının yarattığı panik ile personel çıkarmışlardır. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi zaten çalışan sayısı çok olmayan bu merkezlerin hem çıkarabileceği personel sayısı son derece kısıtlı olup buradan sağlanacak bir tasarrufun hiçbir işe yaramayacağı gerçektir. Kaldı ki o takdirde de verilen hizmetin kalitesi mutlaka düşecektir.
 
SGK Hiperbarik Oksijen Tedavi ücretine 2003 ‘ten 2006'ya kadar toplam 270 Kuruş zam yapmış, Böylece saat/Tedavi ücreti 2006 yılında 29.70 TL’yi bulmuş, o tarihten 2010 Nisanına kadar geçen sürede hiç zam yapılmadığı gibi 1 Nisan 2010’da yürürlüğe giren son SUT ile fiyat saat/Tedavi Ücreti bazında 25.00 TL ye geriletilerek 2003 yılının da gerisine götürülmüştür. (2003 yılında saat/Tedavi ücreti 27 TL)
 
Türkiye gibi enflasyonun süreklilik ve artış gösterdiği, maliyet unsurlarının kaçınılmaz olarak her yıl önemli ölçüde arttığı bilinen bir gerçek iken, SGK’nın hiçbir bilimsel ve mantıksal açıklaması olmadan Hiperbarik için yürürlüğe koyduğu fiyat politikası maalesef bu hizmeti veren merkezleri bitme noktasına sürüklemiştir.
 
Peki Türkiye’deki onbinlerce Hiperbarik Hastasının en az % 90’ına hizmet veren bu merkezler kapandığı takdirde bu hastalar nereye gidecektir?
 
Çünkü kamunun olanakları belirttiğimiz gibi  son derece kısıtlıdır. Sobadan, şohbenden zehirlenen, komaya giren insanlar nerede nasıl hizmet alacaktır?
 
SGK’nın doğan sonuçlardan daha çok zarara uğrayacağı görünen bir gerçektir. (Yoğun bakım, kesilecek kol-bacak operasyonları, sonrasındaki ortez-protez masrafları, kişinin malulen emekli edilmesi durumunda sürekli maaş ve tadavi ücretleri vs. vs.)
 
Belirttiğimiz gibi Özel Merkezler devletin el atmadığı çok önemli bir boşluğu doldurmuşken ve hastalarına batı standartlarında hizmet sunarken reva görülen ücret, bırakın batı standartlarını, maalesef Afrika düzeyinde bile değildir. Örneğin ABD fiyatları ortalama 120 USD/saat, AB fiyatları 90/140 Euro iken, Sudan gibi bir ülkede dahi ödenen ücret 50 Euro’dur.
 
Merkezlerin kapılarına kilit vurmasıyla işsiz kalacak kişi miktarı yaklaşık 200 kişi, bunların bakmakla yükümlü olduğu kişileri de hesaba katarsak işsizler ordusuna yenilerinin de ekleneceği, devletin bu kişilerin ödediği primlerden mahrum kalacağı ve hizmete açılış maliyeti en az 1 milyon TL olan merkezlerin tamamen atıl duruma düşmesiyle yaklaşık 20 milyon TL’nin de çöpe atılacağı bir başka gerçektir.
 
Saygılarımla tüm ilgililere ve müvekkillerime duyururum. 12.04.2010
 
Tüm Müvekkillerim Adına
Av.Bülent ÖZER
Tel    : 0312 229 20 76
Faks : 0312 229 20 96