Son günlerde sosyal medyada, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın sağlık sorunlarının bulunduğu ve bu sorunlarıyla ilgili kapsamlı bir muayene gereksinimi duyduğu yazılmaktadır.
TTB’nin de, bu muayeneyi yapmak üzere Adalet Bakanlığı’na başvurduğu şeklinde haberler çıkmaktadır.
Bu durum, yoğun eleştiri ve tartışmalara neden olmaktadır.
İki Konuyu Birbirinden Ayırmak Gerek
Bizce, konunun iki yönü bulunmaktadır. Birisi insani yönü, diğeri de politik yönüdür.
İnsani Yönüyle Yaklaşım
Her insan hastalanabilir, sağlığı bozulabilir ve sağlık yardımı gereksinimi duyabilir. Bu durum, sosyal konumu ne olursa olsun, her insanın en doğal hakkıdır. Bu durumdaki insan bir adi suçlu da olabilir, idam mahkumu da olabilir, politik bir tutuklu da olabilir, Öcalan da olabilir.
Sağlık yardımı gereksinimi içinde olan bir hükümlü ya da tutukluya, gereken sağlık yardımını sağlamak insancıl bir görevdir. Bu yönüyle, karşı çıkılacak bir durum değildir.
Ancak, tahmin edebildiğimiz kadarıyla, Öcalan’ın böyle bir muayene için TTB’ye gereksinimi yoktur. Çünkü, şu anda mevcut hükümet ile Öcalan arasında bahar rüzgarları esmektedir ve Öcalan, değerli bir tutuklu (~ misafir) konumunda görünmektedir. Dolayısıyla, Öcalan’ın sağlığını muhtemelen herkesten daha fazla düşünecek olan, hükümetin bizzat kendisidir ve sağlık yardımını en iyi düzeyde sağlayacağını tahmin ediyoruz.
Zaten, tutuklu ve hükümlülere gereken sağlık yardımının sağlanması devletin görevidir ve bu durum gayet de doğaldır.
TTB'nin Yaklaşımı Neden Yadırganmaktadır?
TTB’nin yaklaşımı yadırganmaktadır.
Bunun da nedeni, hekimlerin mesleki sorunlarına genelde fazla ilgi duymayan ve geniş hekim kesimlerinin sorun ve taleplerinden büyük oranda kopmuş durumda bulunan TTB yönetiminin, konu BDP ve Öcalan olunca aşırı ilgi göstermesidir. Bu ilgi yadırganmaktadır. Bundan da öte, ulusal duyarlılıkları artmış olan ve “Çözüm süreci” adı verilen gelişmeleri büyük tedirginlik içinde izleyen ülke çoğunluğu gibi, bunların yansıması olan hekim çoğunluğu içinde de büyük tepki toplamaktadır.
TTB’nin, “Durumdan vazife çıkarma şeklindeki aşırı istekli ve kendini görevli hisseden” yaklaşımı hekim çoğunluğunun yaklaşımı değildir. Bu nedenle, gelen tepkiler de doğaldır.
Hekimlerin beklentisi, TTB’nin bir siyasi parti gibi aşırı politize uçlarda savrulması değil, öncelikle hekimlerin sorunlarıyla ilgilenmesidir.
TTB’nin de bu tür hassas ve politik yönü çok önde olan konulara ilişkin yaklaşımlarda, kendi tabanının duyarlılıklarına göre hareket etmesi beklenmektedir. Taban ile, TTB yönetimi arasındaki makasın iyice açıldığı görülmekte ve TTB yönetiminin hekim tabanına yabancılaştığı görülmektedir.
Yadırgama ve tepki bu nedenledir.
TTB yönetiminin, tabanın nabzını ve hissiyatını göz önüne alması, üyelerine saygının gereğidir. Ancak, bunu yapabilecek yapıya sahipler mi?
Üyelerin fazla umutlu olmadığı durum bu konudadır.
Dr. Paşa Göktaş