Son günlerde basında, iflas durumundaki üniversite hastaneleri konusunda, hükümetin önlemler getireceği ve üniversite hastanelerinin sorununu çözeceği yazılmaktadır. Bu konuyu birlikte irdeleyelim.
Çözemez. Çünkü Teşhis Yanlış Konuluyor
Doğrudan cevaplayalım. Bu anlayışla çözemez. Çünkü teşhisin yanlış konulduğunu gözlemliyoruz. Teşhis doğru konulmadan ve nedenler doğru biçimde anlaşılmadan bu sorunun çözümü olanaksızdır.
Üniversite hastanelerinin finansal çıkmaza sürüklenmesi konusu da, hükümetin bir türlü kavrayamadığı ve doğru teşhis koyamadığı başlıca konulardan birisi durumundadır.
Türkiye’de Ergenekon, Balyoz, Şike saçmalıkları ve 15 Temmuz felaketinin nedenleri anlaşılmakta ve tedbirler alınarak, yanlışlardan dönülmeye çalışılmaktadır. Ancak, sağlık alanındaki yanlışlar halen anlaşılamamıştır ve hatalar sürmektedir. Üniversite hastaneleri konusu da bu yanlışlardan birisidir. Bir bedel ödenmediği gibi, sorumlular adeta ödüllendirilmektedir.
İFLASA SÜRÜKLENMENİN NEDENİ, SAYIN SAĞLIK BAKANI AKDAĞ ZAMANINDA YAPILAN DÜZENLEMELERDİR
Fazla iyimser olamamamızın nedeni, Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın tekrar göreve getirilmesidir. Halbuki, üniversite hastanelerinin finansal darboğaza sürüklenmesinin nedeni, Sayın Sağlık Bakanı Akdağ’ın birinci bakanlık döneminde yapılan düzenlemelerdir.
Şimdi, kendisine “Bozduğunu yap!” diyoruz. Gördüğümüz kadarıyla, maalesef o bozduğunun farkında değil ki yapabilesin. Şu anda eşyanın tabiatına aykırı bir şey istemekteyiz. Fazla ümitli olamamamızın nedeni de budur.
Yanlış anlaşılmasın, Sayın Recep Akdağ’ın kişiliğine karşı değiliz. İyi niyetinden de kuşkumuz yok. Ama, aramızda çok net bir düşünce ve mentalite farkı var. Sayın Akdağ’ın zihniyeti ve politikası, A’dan Z’ye populizm odaklı görünmektedir. Biz ise populizmden oldukça uzak bir mentaliyete sahibiz. Biz kaybetsek bile gerçekçilikten yanayız. Populizmin, halka ve ülkeye yarar sağlamayacağı düşüncesindeyiz.
Bu nedenle, inandığımız doğruları söylemek durumundayız.
Bu ülkenin Ergenekon, Balyoz, Şike, FETÖ, 15 Temmuz felaketlerini yaşamasının nedeni, yeterli oranda dürüst ve cesur insanın zamanında bu yanlışları gündeme getirmemesidir.
Maalesef üniversite hastaneleri konusu da, sağlık alanındaki yanlışlardan birisidir. Ve bu yanlışın temelleri, şimdiki Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ’ın ilk bakanlığı döneminde atılmıştır.
ÜNİVERSİTE HASTANELERİ İFLASTAN NASIL KURTARILABİLİR?
1. Populizm Zihniyetinden Uzaklaşılmalıdır
Birinci koşul, populizm zihniyetinden uzaklaşılmalıdır.
Böyle bir politikaya yönelmek bizim için zor değildir. Çünkü, biz populist değiliz. Ancak, bu durum Sayın Recep Akdağ için hiç de kolay değildir. Çünkü Sayın Akdağ, tüm sağlık giderlerini SGK’nın ve kamunun karşılamasını, halkın bu giderlere hiç katılmamasını isteyen bir anlayışa sahiptir. Bu anlayış doğrultusunda, neredeyse tüm sağlık giderlerini kamunun sırtına yükleyen bir politika izlemiştir ve kamu sağlık giderleri, O’nun Sağlık Bakanlığı döneminde aşırı artış göstererek, devasa boyutlara ulaşmıştır.
Biz ise, ülkenin kaynaklarının sınırlı olduğunu, kamu sağlık giderlerinin zorunlu düzeydeki sağlık giderleri ile sınırlı tutulması ve bunun üzerindeki giderlerin halkın gücü oranında katılım ile çözülmesi gerektiği düşüncesindeyiz. Böylelikle, ülkenin kaynaklarının gereksiz kamu sağlık tüketimine değil, üretici ve reel sektöre, aynı zamanda ülke için varlık-yokluk meselesi haline gelmiş olan savunma ve güvenlik gereksinimlerine aktarılması kanısındayız.
Aramızdaki temel düşünce farkı bundan ibarettir.
Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ, temel düşünce yapısı olan populizmden vazgeçebilecek midir?
Oysa ki, üniversite hastanelerinin finansal sorunlarını çözmek için, öncelikle sağlıkta populizm politikalarını terk etmek gerekmektedir.
2. Tam Gün Yasası Esnekleştirilmelidir
Üniversite hastanelerinin tıkanmasının baş nedenlerinden birisi, Tam Gün Yasası ile, tüm öğretim üyelerinin ücretlerinin kamu bünyesine alınması ve personel maliyetlerinin aşırı derecede artırılmasıdır. Halbuki, finansal düzelme için esnek çalışma düzenine geçilerek ve kısmi zamanlı çalışmaya izin verilerek, personel maliyetlerinin azaltılması gerekmektedir.
Sayın Sağlık Bakanı’nın bu sorunun çözümü için de ya Bakanlığı bırakması, ya da zihniyetini değiştirmesi ya da Bakanlığı bırakması gerekmektedir.
3. Farklı SUT Uygulaması Getirilmelidir
Üniversite hastaneleri, düz ilçe hastaneleri değildir. Zor ve komplike işlerle uğraşmak durumundadırlar. Buna karşılık, SGK ödemelerinde, en küçük ilçe hastaneleriyle aralarında yalnızca %10 farklılık vardır. Bu oran yetersizdir. Üniversite hastanelerinin aldığı SUT bedeli, diğer hastanelerin en az %30- 40 fazlası olmalıdır.
Sayın Sağlık Bakanı buna razı olacak mıdır?
4. Bazı İşlemlerde Serbest Fiyat Uygulama Hakkı Getirilmelidir
Üniversite hastaneleri, Sayın Akdağ’ın getirdiği yasaklarla, SUT’a mahkum ve SUT’un esiri haline getirilmişlerdir. SUT dışına çıkamaz hale gelmişlerdir. Halbuki, yeni gelişmeleri izlemek ve uygulamak zorundadırlar. 11 yıldır değişmeyen ve işlem bedelleri döviz bazında 2.5 kat geride kalmış bir SUT ile, bu gelişmeyi sağlayamazlar.
Yeni işlemleri uygulamaya koymak ve bunlara da, maliyetlerine uygun serbest fiyat politikası belirlemek durumundadırlar. Yoksa gelişme sağlayamazlar.
Zaten üniversite hastaneleri de, 10 yıldır gelişememekte ve geriye gitmektedirler.
Sayın Sağlık Bakanı, üniversite hastanelerinin özellikli işlemlere serbest fiyat politikası uygulamasına razı olacak mıdır?
5. Döner Sermaye Performans Primi Uygulaması Kaldırılmalıdır
Gelelim en önemli konuya. Net biçimde söyleyelim ki, üniversite hastanelerinin finansal çıkmaza sürüklenmesi ve iflas noktasına gelmelerinin en önemli nedeni, döner sermaye performans primi uygulamasının başlatılmasıdır.
Bu uygulama zamanla, döner sermaye gelirlerinin çeşitli yasal görünümlü, aslında kılıfına uydurulmuş yasa dışı uygulamalarla kadrolar arasında paylaşılmasına ve yağmalanmasına dönüşmüştür. Öncelikle döner sermaye primi paylaşımları yapılmış oluşan borçlar sürekli ertelenmiştir. Bir süre sonra da, ödenmeyerek biriken borçlar şu andaki altından kalkılamaz boyutlara erişmiştir. İflasa rağmen döner sermaye primleri hala ödenmeye devam edilmektedir. Borçlar da hala ertelenerek ve büyüyerek devam etmektedir.
Acaba Sayın Bakan Akdağ’ın bu durumdan haberi var mıdır? Kendi zamanında kurulan Döner Sermaye Performans Primi Sisteminin nasıl bir canavara dönüştüğünü ve üniversite hastanelerini, borçlar içinde tükenme durumuna sürüklediğini bilmekte midir?
Bunun tek bir çözümü bulunmaktadır. Döner Sermaye Performans Primi uygulamasına son vermek. Üniversite hastanelerinde, hekimlere sabit ücret ödenmelidir ve bu ücretler emekliliğe de yansıtılmalıdır. Sadece, tam gün çalışanlar ile part-time çalışanlar arasında bir ücret farkı olacaktır ki bu da doğaldır.
Sayın Sağlık Bakanı, Döner Sermaye Performans Primi uygulamasının kaldırılmasına razı olacak mıdır?
SONUÇ
Yukarıda belirtilen önlemlerin tümü birden uygulamaya konulmadan, üniversite hastanelerinin iflas durumundan kurtarılması olanaksızdır.
Bunun için de özet olarak;
Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın;
·Populizm zihniyetini terk ederek, gerçekçi ve ekonomik sağlık politikalarına yönelmesi,
·Tam Gün Yasası’nın esnekleştirilerek, part-time uygulamaya da razı olması ve personel maliyetlerinin azaltılmasını desteklemesi,
·Üniversite hastaneleri için farklı SUT uygulamasını desteklemesi,
·Üniversite hastanelerinde bir kısım işlemlerin fiyatlarının serbestçe belirlenerek fark alınmasına razı olması,
·Döner Sermaye Performans Primi rezaletine son verilerek, sabit ücret politikasına geçilmesini desteklemesi gerekmektedir.
Bunun için de, Sayın Sağlık Bakanı’nın kökten bir düşünce değişikliği gerekmektedir.
Ya da Sayın Bakan’ın görevi bırakması ve yukarıda belirtilen koşulları destekleyecek/ uygulayacak bir yöneticinin gelmesi gerekmektedir.
Aksi halde, daha yıllar boyu biz “Üniversite Hastanelerinin İflastan Kurtarılması” konusunu tartışır dururuz.
Prof.Dr. Paşa Göktaş
TIPLAB - Tıp Laboratuvarları Derneği
Yönetim Kurulu Başkanı