Tekelcilik bir suçtur ve Tekelciliğin engellenmesi ekonomik sistemimizde devletin görevidir!
Hekim Hakları ?
Tekelleşme , bir kurum ya da kişi tarafından bir sektörün tamamının ya da tamamına yakınının ele geçirilip, serbest piyasa kuralları ihlal edilerek, kendi çıkarları doğrultusunda insanların çaresiz ve kendine muhtaç bırakılarak mağdur edilmesidir.
Tekelcilik bir suçtur. Tekelciliğin engellenmesi bizim ekonomik sistemimizde devletin görevidir!
Kısa süre öncesine kadar doktorların kazançları, avukatlarda, mimarlarda, sanatçılarda ve binlerce diğer meslekte olduğu gibi piyasa şartlarına göre arz talep dengesine göre belirlenmekteydi. Doktorlar;En azından MECBURİ HİZMETler sonrası;
1-Devlet hastaneleri
2-SSK hastaneleri
3-Özel Hastaneler
4-Kendi Muayenehaneleri
5-Belediye hastaneleri gibi bir çok kurumda çalışabilmekteydi ve arz talep dengesi ile hak ettiği ücreti alabilmekteydi.
Sonra büyük sağlık sigortaları SGK adı altında birleştirildi , SSK ve Devlet hastaneleri birleştirildi, özel hastanelerde SGK ödemesi altına alınarak onlarda bir anlamda devletleştirildi, ( Günümüzde özel hastanelerden tedavi hizmeti alanların %95 ‘ inden fazlası SGK karnesi ile hizmet almaktadır.). Özel muayenehaneler kapattırıldı, hatta mahkeme kararı ile doktorların muayenehane açma haklarını tekrar elde etmesine rağmen alelacele yayınlanan yönetmelik ve tebliğlerle muayenehane kapılarının 110 cm olması gerekir , gibi ucube şartlar getirilerek muayenehane açmak fiilen imkansız hale getirildi.(Not: yeni yapılan modern yataklı devlet hastanelerinin bile kapıları 110 cm değil). Sektör hızla tek patronun emrine girmeye başladı.
Artık doktorun kamu hastanesinden memnun olmazsam özele geçerim ya da serbest çalışırım diye bir kozu yoktur. İster özelde olalım ister devlette olalım bizim emeğimizin bedelini SGK tayin etmektedir. İşte tekel budur.
Unutma ki artık devlet hastanesinde de çalışsan, özelde de çalışsan, üniversitede de çalışsan SGK-Bakanlık tekelinin kulusun!
Sağlıkta tekelleşme % 90-95 mertebesinde tamamlanmıştır. Bundan sonra uzman doktorlar başta olmak üzere tüm doktorlar serbest piyasa şartlarında değil, SGK-Bakanlık tekeli altında çalışmak zorunda bırakılmıştır. Artık hiçbir doktor SGK nın insafsız fiyat indirmelerinden bana ne ! diyemez. Kamuda da özelde de hızla ücretler düşürülmektedir.
Bir örnek vereyim, 2002 yılında bir koroner angiyografi yaklaşık 1000 TL iken, 2009 yılında 460 TL ye düşürülmüş, 2010 yılında 250 TL ye indirilmek istenmiş fakat angiyografi ünitelerinin batacağı anlaşılınca 460 TL de kalmasına izin verilmiştir.
Sekiz yıl boyunca yaşanan kümülatif % 90- %100 enflasyonda göz önüne alındığında durumun vahameti daha iyi anlaşılmaktadır.
Bu insafsız fiyat kırmalarda hem kamudaki hem de özeldeki tüm meslektaşlarımız direkt etkilenmektedir.
Azalan ücretler doktorun emeğinden çalınmıştır !
Doktor aynı ücreti alabilmek için daha çok çalışmak zorunda bırakılmıştır !
Bu uygulama sadece kardiyolojide değil tüm dahili ve cerrahi branş uygulamalarında olmuştur. 700-800 TL lik operasyonlar 150-200 TL ye düşürülmüş, doktorlar 2-3 TL ye hasta muayene eder hale getirilmiştir. (Günümüzde garsonlar dahi bahşiş olarak daha fazlasını beklemektedir.)
Devlet hastanelerinde eskiden 16000-18000 performans puanı ile alınabilen ücretler artık 35000-40000 puanla alınabildiği için meslektaşlarımız insan üstü bir performansla çalışmak zorunda bırakılmıştır. Bunlar Tekelleşmenin kısa dönem sonuçlarıdır.
Günümüzde doktor hak ettiğine değil SGK-Bakanlık tekelinin lütfettiğine razı olmak zorundadır!
Özel hastanelerde çalışan meslektaşlarımız eskiden anlaştıkları fiks ücretin kat kat üstünde ücret alabilmekteyken günümüzde SGK-Bakanlık tekelinin tıp hizmetinin fiyatlarını piyasa değerinin kat ve kat altına indirmesi nedeniyle fiks ücreti bile geçememektedir. Maaşları hızla düşmektedir. Yada enflasyon karşısında erimeye bırakılmaktadır.
Unutma ki artık devlet hastanesinde de çalışsan, özelde de çalışsan, üniversitede de çalışsan SGK-Bakanlık tekelinin kulusun !
Bir uzman doktor 2 kere Türkiye derecesi yaparak ve 25 yıl eğitim alarak mesleğini elde etmektedir !
Elbette ki bu kadar kalifiye ve seçilmiş insan gurubu hangi meslekte-hangi sektörde olursa olsun iyi ücretleri hak etmektedir. Doktorlar da doğal olarak kısadan ve kolaylıkla elde edilebilen çoğu mesleklere göre daha fazla para kazanması doğaldır, adaletin gereğidir. SGK-Bakanlık tekeli sonun başlangıcı olmuştur. Türkiye ekonomisi güçlenirken, milli gelir 2500 dolardan 10000 küsür dolara yükselirken, doktorun geliri özellikle uzman doktorun geliri yer yer yarıya, yer yer beşte birine indirilmiştir.
Özel hastaneler doktor istihdam etmek istemektedir fakat SGK-Bakanlık, sağlık sektöründe oluşturduğu tekelin haksız gücünü kullanarak doktorun özelde istihdamını bile engellemektedir.
Özel hastanelerin kadro sayısına bile müdahale etmektedir. Bu haksız ve izansız uygulamaya hiçbir özel hastane karşı çıkamamaktadır çünkü kimse piyasanın tek patronuna karşı çıkacak kadar cesur olamaz.
Sonuç olarak kamuda olsun özelde olsun artık doktorun tek sorunu SGK-Bakanlık tekelidir. Diğer sorunlarımızın hepsi talidir. Eğer bu sorun çözülmezse bu Tekelleşme engellenmezse doktorların mesleklerinin piyasa değerinin 10 ‘da birine çalışmaları çok yakındır.
Devlet nasıl ki fırınlardaki ekmeği gasp edip vatandaşlara dağıtamıyorsa, doktorların da emeğini gasp edemez.
Elbette ki devlet vatandaşın sağlık hizmetini temin edecektir, ama bu herkese uygulanan liberal ekonomik kurallarla olmalıdır. Herkese liberalizm, doktora komünizm ! diye bir yaklaşım kesinlikle kabul edilemez.
Eğer bu tekel kırılamazsa kaloriferli evde oturmak, hususi otomobile binmek, çocuklarımızı okutmak gibi en doğal ihtiyaçlarımızı bile terk etmek zorunda kalacağız. Tekelcilik suçtur ve bu suçun devlet tarafından işleniyor olması onu suç olmaktan çıkarmaz!
Tüm doktor kuruluşları, uzmanlık dernekleri, sendikalar, özeldeki ya da kamudaki tüm doktorlar ayrıntılar ile uğraşmayı bırakıp bu gerçek sorunumuzun farkına varmalı ve her kademede gerekli Hukuki mücadeleyi vererek bu SGK tekeli kırılmalıdır.
Saygıdeğer bir doktorumuzun haykırışını sizlerle paylaşmak istedim , saygılarımla.
Av.Bülent Özer