DAVA:
Dava; davacıların murisinin sunulan sağlık hizmetinin kusurlu işletilmesi nedeniyle hayatını kaybettiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık maddi ve manevi tazminatın İdare’ye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İDARE MAHKEMESİ KARARI:
İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Genel Kurulu Kararı’nda; muayene, takip ve tedaviyi yapan Dr. ...'na ve Hastane İdaresi’ne atfı kabil kusur bulunmadığına dair mütalâa verildiği, davacıların yakınına davalı İdare’ye bağlı Hastane’de izlenen ve tatbik edilen tıbbi müdahale biçimindeki eylemler nedeniyle İdare’ye atfı kabil Hizmet Kusuru’nun olmaması nedeniyle davacıların maddi ve manevi tazminat isteminin reddi gerektiği sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
DANIŞTAY KARARI:
1. Müteveffanın rahatsızlık yaşadığı dönemde H1N1 (Domuz Gribi) vakalarında artış görüldüğü,
2. Pandemik İnfluenza Ulusal Faaliyet Planı temel alınarak İl Faaliyet Planları'nın gözden geçirilmesi ve muhtemel bir salgın için gerekli hazırlıkların tamamlanmasına yönelik, vaka tanımı ve vaka yönetimi ile ilgili hususları düzenlemek amacıyla Genelge yayımlandığı,
3. Bu bağlamda; ateş, öksürük, halsizlik şikayetleri ile gelen hastanın ön tanısı konduğu, bununla birlikte H1N1 virüsünden şüphelenildiği,
4. Genelge gereği, hastadan uygun numune alarak H1N1 araştırması için referans laboratuvarlara göndermesi gerektiği halde, Hastane’de boğaz kültürü için kültür tüplerinin olmaması nedeniyle boğaz kültürü alınamadığı,
5. H1N1 virüsüne bağlı Pnömoni Hastalığı’nın tedavisi için Tamiflu isimli ilacın başlanmak istendiği,
6. Ancak Hastane Eczanesi ve diğer Eczaneler’de bu ilacın bulunamadığı,
7. İlacın İl Sağlık Müdürlüğü'nden temin edileceği hususunun Doktor tarafından bilinmediği,
8. Adı geçen Doktor’un alınan ifadesinde de; Genelge’nin tarafına tebliğ edilmediğini ve bu Genelge’den haberdar olmadığını beyan ettiği;
9. Göğüs Hastalıkları Kliniği’ne yatırılan hastanın tedavisine başlandığı, Doktor’un izinli olduğu günlerde Hasta’nın günlük takibinin hangi Hekim tarafından, nasıl yapıldığı ve Hasta’nın klinik durumunun nasıl seyrettiği konusunda bir kaydın bulunmadığı; klinik durumu bozulmaya başlayan, durumu gittikçe kötüleşen Hasta’nın Nöbetçi Hekim tarafından Yoğun Bakım’a alınmadığı, Göğüs Hastalıkları Uzmanı’na haber verilmediği, tüm bu tespitlere yönelik Tıbbi Mütalaa Raporu’nda, Hasta’nın hastalığının seyrinde solunum yetmezliği gelişebileceği düşünülerek takibinin süreklilik gerektirdiği ve bu sürekliliğin yapıldığına dair kayıtların dosyanın incelenmesi neticesinde saptanmadığı,
10. Yoğun Bakım Konsültasyonu’nun gecikmeli olduğu ve bu nedenle Yoğun Bakım Ünitesi’ndeki tedavisine de gecikmeli olarak başlanıldığı anlaşıldığından,
Hasta’nın takip ve tedavisinde ihmal ve kusur bulunduğu kanaatine varan Danıştay 15. Dairesi; bu durumda, İdare tarafından sunulan sağlık hizmetinin kusurlu işletildiği sonucuna varmış, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'nca eksik, soyut ifadelerle yetinilerek hazırlanmış olan Rapor esas alınarak davanın reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamış, İdare Mahkemesi Kararı’nı bozmuştur.
İDARE’NİN HİZMET KUSURU NEDİR?
Anayasa’nın 125. maddesinde, İdare’nin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare’nin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen Hizmet Kusuru; “Hizmetin Kötü İşlemesi”, “Geç İşlemesi” veya “Hiç İşlememesi” hallerinde gerçekleşmekte ve İdare’nin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
İdare, Kanunlar ile kendisine görev olarak verilen Kamu Hizmeti’nin gereğiyle işlemesini sağlayacak organizasyonları yaparak, araç, gereç ve personeli hizmetin gereklerine uygun bir şekilde hazırlamak ve gereken önlemleri almakla yükümlüdür.
Başka bir ifadeyle; İdare’nin Hizmet Kusuru’nun varlığından söz edilebilmesi için İdare’nin yürütmekle görevli olduğu Kamu Hizmeti’nde kuruluş, işleyiş ya da personel yönünden gerekli emir ve talimatların verilmemesi, denetimin yetersiz olması, hizmete tahsis edilen araç, gereç ve personelin hizmet gereklerine yeterli ve uygun olmaması, gereken önlemlerin alınmaması veya geç alınması gibi sebeplerle bozukluk, dengesizlik, eksiklik veya sakatlık meydana gelmesi ve oluştuğu öne sürülen zararın da bundan kaynaklanmış olması gerekmektedir.
*-*
#EVDEKAL
Av. Arb. Ümit Erdem