Bir meslek düşünün…
Kar etmesi "kamu zararına" olarak görülen ve iş yapamaz hale getirilmek için ağır ağır itibarsızlaştırılan…
Adı "Eczacılık"...
Güzel ülkemizde tasarruf tedbirleri, Avrupa'ya uyum çabaları adı altında yapılmaya çalışanlarda ufak bir ayrıntı ne yazık ki gözden kaçırılıyor. Rol-model alınan standartlar, ülkemize göre revize edilmeden hayata geçirilmeye kalkışıldığı için yerine oturmayan birçok şey mevcut.
"Yurtdışında da bu kriter var” denilerek 2013 sonrasında Eczacılık Fakültesi'ne girenlerin istedikleri yerde yeni bir eczane açma hakkını alıkoyan mevzuat değişikliği yapıldı.
"Taşıma akademisyenler" ile eğitim veren fakültelerle birlikte toplam Eczacılık Fakültesi sayısı 40'a dayanmışken basit bir havuz problemini düşünmek lazım. Sizler havuzu her gün daha fazla eczacı ile doldurmaya devam edip havuzu azaltacak istihdamın önüne geçerseniz ne olur?
"Mesleki itibarsızlaşma"...
Bir meslekteki işsiz mezun sayısı ile mesleki saygınlığın ters orantılı olduğu konusunda sanırım herkes hem fikir olacaktır.
Önümüzdeki yıllarda sert bir geçiş dönemi bizleri bekliyor. Mesleki bir evrim geçireceğimiz ortada.
Neredeyse her mezun eczacının birincil hedefi olan "eczane açma" fikri; değişen mevzuatla birlikte, "gerçekçi" düşünen yeni mezunlar için artık sadece "belki bir gün...". Bundan sonra eczane açma düşüncesinden uzak olarak fakülteye girecekler ve mezun olacaklar şunu bilecek: "Ben sanayi ve klinik eczacılığına göre kendimi geliştirmeliyim! Buna mecburum"... Bunun anlamı şu: 5 yıl sonra fakülteden mezun olacak eczacının iş kaygısı çok daha fazla olacak ve dolayısıyla kişisel gelişimine ve donanım kazanmaya olan arzusu mevcut meslektaşlarımızın sahip olduğunun üzerinde olacak. Olmak zorunda...
Diğer bir boyutuyla; mezun eczacı sayısındaki artış, tüm sektörlerde olduğu gibi eczacılıkta da bordrodaki beklentiyi azaltmaya başlayacaktır. Bordrolardaki beklenti, mevcut eczane eczacısının istihdam edebileceği seviyeye düştüğünde başka bir meslek için kan kaybı başlayacak.
Eczane Teknikerliği...
Eczanelerde tekniker yerine yardımcı eczacı istihdamı giderek artış gösterip bir noktadan sonra ara eleman artık olmamaya başlayacak. Mevcut ekonomik şartlara ve Sosyal Güvenlik politikalarına uyum sağlayamayan eczaneler giderek ufalıp biryerden sonra değil yardımcı eczacı, tekniker dahi istihdam edemez olup, kapanış vermek zorunda kalacaklar. Sonrasında eczane eczacılığı mesleği de daha az eczaneyle ve belli bir ekonomik seviyedeki eczacıların gölgesindeki diğer eczacılarla yoluna devam edecek.
Değişen mevzuat aslında özetle şunu diyor: "Yeni eczane istemiyoruz, eczacı olacaksan başka iş alanlarında şansını dene!". Bu aşamada da şu sorunla yüzleşeceğiz. Sanayi ve hastaneler eczacılara kucak açıyor mu? Gelen sesler hep bir ağızdan…
“Hayır….”
Hastane eczacılığı ne yazık ki klinikten çok uzak. Tedavinin bir parçası olmak isteyen eczacıya hakir gözlerle bakanlar; eczacıya sadece ilaç temini ve stok takibini layık görmeye devam ettikçe pek iç açıcı bir tablo çıkmıyor ortaya. Bu durumun sebebi eczacıya yukarıdan bakanlar mıdır yoksa eczacının donanımı mıdır ayrıca tartışılır…
Sanayiye göz attığımızda ise daha da acı bir resim göreceğiz. Biz eczacılar maalesef sanayiyi küstürmüş durumdayız. Şimdiye kadar sektörde birkaç yıl geçiren eczacı sonrasında kariyerini bir kenara atıp ilk fırsatta eczane açmış. Gerek kendi işini kurma hayali, gerekse maddi beklentiler eczacıyı sanayiden kaçırmış. Bunun örneği o kadar fazla ki, sanayi de eczacıya güvenini kaybetmiş. Yani işletmesinde; yatırım yapılabilecek, üst kademelere çekilebilecek meslek gurupları arasında artık eczacılık yok. Değişen mevzuat da işte burada devreye giriyor. Önümüzdeki 5 yıl boyunca, eczanesi olmayan eczacılarda da “Eczane açmalıyım!” güdüsünün süratle artıp tamamen eczane açmaya yöneldiklerini izleyeceğiz. Şu an sanayide, hastanede ve kamuda çalışanlar eczane açmaya çalışırken, fakülteye yeni girenler de bu boşluğu görüp sanayi ve hastaneler için kendilerini hazırlayacaklar. Lakin sektördeki zoraki kemer sıktırmalar şu an dahi firmalarda toplu iş çıkışlarına, personel azaltmasına yol açarken ilerleyen yıllarda bunun tersine dönüp sanayinin eczacıya kucak açacağını düşünmek mümkün olmasa gerek.
Eski mezunlar eczaneye, yeniler sanayiye…
Bu yer değişiklikleri tamamlandığında sanayi eczacıları, hastane eczacıları, eczane eczacıları birbirinden şu andan çok daha fazla kopmuş olacak. Dayatma ile birbirinden uzaklaştırılıp “eczane eczacıları ve diğerleri” şeklinde kutuplaştığımızda ne yazık ki hiçbirimiz neden bu duruma geldiğimizi hatırlamayacağız…
Değişen mevzuat ile istihdamda artış olacağı ütopik bir düşünce. Her geçen gün mezun sayısı ivmelenerek artarken, yeni eczane açılması asgari seviyeye indirilmeye hatta engellenmeye çalışılırken, mevcut eczanelerin bilinmezliğe doğru gitmesi, mevzuatı hazırlarken bütün bir mesleğin sadece “eczane”ye indirgeyerek kaleme alınması; yolumuzun pek de aydınlık olmadığını gösteriyor.
Bizler eczacılık için, mesleğimiz için güzel temenniler dilemekteyiz. Lakin yetmiyor…
Halk sağlığında eczacının vazgeçilmez olduğu gerçeği; yasalar değişse de, sektörel buhranlar yaşansa da değişmeyecektir. Sımsıkı tutunduğumuz bu gerçek bizim tek umudumuz…