Ramazan ayında birçok kişi uzun süren açlığın ardından aşırı bir biçimde yemek yediği için hem kilo alıyor hem de ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşıyor. Mide asidinin yemek borusuna kaçması, ülser, kabızlık gibi problemler, Ramazan ayında artıyor.
YANLIŞ BESLENMEYE DİKKAT!...
Ramazan ayında yanlış beslenme alışkanlıkları yüzünden sağlıklı insanların bile ciddi problemler yaşadığı belirtiliyor. Uzmanlar, diyabet, kalp, yüksek tansiyon, ülser ve kronik böbrek hastalarının oruç tutmalarının sağlık açısından uygun olmadığını belirtiyorlar. Düzenli ilaç kullanması gereken, yeni ameliyat geçirenlere, çocuk emziren ve hamile olan kadınlara da oruç tutmaları önerilmiyor.
Ramazan ayında yaşanan sağlık sorunları uzun süren açlığın ardından aşırı yemek yemeyle bağlantılı. Normalde hafif olan bir hastalıkla ilgili şikayet Ramazan ayındaki dengesiz beslenmeye bağlı olarak ciddi sorunlara zemin hazırlayabiliyor. Bulantı, kusma, midede ekşime, ağıza acı su gelmesi, göğüs kemiği arkasında yanma hissi, karın ağrıları, dışkılama bozuklukları gibi şikayetleri olanların bir gastroenteroloji uzmanına başvurmaları gerekiyor. Bu sıkıntıları çekenler, uygun tetkiklerden sonra mutlaka tedavilerini sürdürmelidirler.
REFLÜ DE ARTIŞ!
Ramazan ayında artan sağlık sorunlarından biri de Reflü adı verilen mide asitinin yemek borusuna geriye kaçması. Bu tür bir rahatsızlık çekenlerin az yemesi ve yemekten sonra yatmamaları gerekiyor.
Reflüsü olan hastaların sigara, aşırı çikolata, kahve tüketimi ve aşırı yağlı yiyeceklerden sakınmaları gerektiği vurgulanıyor. Limon ve portakal suyu gibi yemek borusunu tahriş edebilecek içeceklerin de sakıncalı olduğu belirtiliyor.
Kabızlık sorunu olanların oruç dışı zamanlarda kepekli yiyecekler yemeleri, bol sıvı almaları, sebze meyve ağırlıklı beslenmeleri ve tuvalet zamanlarını değiştirmemeleri gerekiyor.
İFTARİYELİKLERİN MİKTARINI AZALTIN.
İftarda, özellikle iftariye adı altında yenen şarküteri ağırlıklı ürünler, hamur işi yiyecekler, pide ve tatlılar yüksek kalorili olmaları nedeniyle oruç tutanlarda kilo artışına neden oluyor. Kilo artışına bağlı olarak kan yağlarında ve tansiyonda artış olduğuna dikkat çekiliyor. İftarda yavaş ve az miktarda yeyip, bir kaç saat sonra ara öğün gibi takviye olabilir. Hem sağlık hem de ekonomik gözle bakılırsa iftariyelerin çeşidini ve miktarını kesmek gerekir. Fazla yediklerinizi yakmak için tok karnına yürüyüş yapmanın koşmanın, halı sahada top oynamanın spor salonlarında aşırı efor harcamanın sakıncalı olduğunu da unutmayın. İftardan sonra ve sahurdan sonra açığı kapatma amacıyla fazla ve sık aralıklarla içilen sigara ise kandaki oksijen oranını düşürür, dolu olan midenin hızlandırdığı sindirim işlemi sırasında da oksijen harcandığı için, sigaranın zararı bir kat daha artar.
ŞEKER HASTALARI VE ORUÇ!
Genellikle diyabet hastalarına oruç önerilmiyor. Ancak çok dengeli seyreden, insülin kullanmayan şeker hastalarıyla, günde tek doz tansiyon ilacı yeterli olan ve de ayrıca “oruç tutmazsam ruhsal sağlığım bozuluyor” diyen hastaların doktorlarına danışarak oruç tutabilecekleri belirtiliyor. Ancak, rahatsızlığı olanların şeker ve tansiyonlarını kontrol ettirmeleri ve diyetlerini bozmamaları gerekiyor. Grip, zatürre, yüksek ateş, ishal yani mevsimlere göre ani başlayan rahatsızlığı olanlarından hiç olmazsa hastalık günlerinde tutmamaları uygundur.
Oruç ayı bir bakıma insan sağlığı yönünden vücudun belli bir disipline girmesi anlamına geliyor. Önceden aşırı alkol alıp, bir ay süre ile almayan kişiler, önemli bir rahatlık yaşıyorlar. Yine aşırı sigara içip bir ay süreyle azaltanlar vücutlarında hissettikleri zindelikten sonra bu alışkanlıklarından vazgeçebiliyor.”
İDEAL BESLENMENİN ABC’Sİ
Ramazan ayında yemek saatlerinin değişmesine rağmen dengeli ve yeterli beslenmek mümkün. Oruç tutan kişilerin de her besin gurubundan (et,süt, tahıl , sebze, meyve, yağ ve şeker) gereksinimleri kadar tüketmeleri gerektiği hatırlatılıyor.
Oruç tutan kişiler Ramazan ayında en az 12 saat veya daha fazla açlık ile karşı karşıya kalıyorlar. Bu açlık süresi içinde kan şekeri düşüyor. İftarda birden fazla miktarda yemek yenildiğinde kan şekeri yükseliyor. Eğer kişiler sahura da kalkmıyor ise kan şekerinin düşüşü günün erken saatlerinde başlıyor ve daha düşük değerlere ulaşıyor. Bu nedenle az ve sık beslenme ilkesi iftar sonrasında da uygulanmalı ve kişiler mutlaka hafif bir sahur yemeği yiyerek oruç tutmalıdır. İftarda çorba, hafif bir et yemeği, yoğurt, salata ve 1-2 dilim ekmek yenilebilir. Saat 19.00 gibi 1-2 porsiyon meyve, 21.00 gibi 1 porsiyon sebze yemeği ve yoğurt veya süt, 23.00 gibi 1 porsiyon meyve, sahurda da peynir ekmek ve zeytin domates salatalıktan oluşan bir kahvaltı tercih edilmelidir. Tabii hamur tatlıları yerine sütlü ve meyve tatlıları tercih edilmeli, kızartılmış kavrulmuş besinler ve yağlı gıdalar tüketilmemelidir. Yemekler iyi çiğnenmeli, bol su içilmeli ve posalı besinler bol tüketilmelidir.
KİLO KONTROLÜ
Oruç tutan kişilerde uzun süreli açlığa bağlı olarak kişilerin bazal metabolizma hızı azalıyor. Buna bağlı olarak da kilo alımı daha rahat hale geliyor. Kilo kontrolünü sağlamak için bol bol egzersiz yapılması, az ve sık beslenilmesi öneriliyor.