Minimal invaziv cerrahi, karın ön duvarında açılan 0,5-1 cm’lik kesilerden yerleştirilen kamera ve el aletleriyle yapılıyor. Fıtıktan kalp ameliyatlarına kadar birçok alanda kullanılan bu yöntem, hastanın daha çabuk iyileşmesini sağladığı gibi bazı ameliyatlarda daha da başarılı sonuçlar elde edilmesine olanak veriyor. Türü ne olursa olsun her ameliyat bir travmadır. Bu travmanın şiddeti yapılacak ameliyata ve kullanılacak tekniğe göre değişir. Ameliyat için açılan yaranın genişliği arttıkça, hastanın hastanede yatış ve iyileşme süreci uzar. Bunların üzerine ameliyat sonrası gerçekleşebilecek enfeksiyon riski de eklendiğinde, iyileştirmek için yapılan cerrahi girişimin kendisi hasta için sıkıntı haline gelebilir. Açık cerrahiye ait bu dezavantajlar, “minival invaziv cerrahi” olarak adlandırılan ve açılan küçük deliklerden gerçekleştirilen yeni bir cerrahi tekniğin geliştirilmesine yol açtı. İlk kez kadın doğum uzmanları tarafından uygulanmaya başlanan minimal invaziv cerrahinin, genel cerrahlar tarafından daha etkin olarak kullanılması sonucu ‘80`lerde popüler oldu. Kadın doğumcular ve genel cerrahların ardından kalp ve damar cerrahları ve diğer cerrahi branşlar da minimal invaziv cerrahiyi, açık cerrahiye bir alternatif olarak uygulama alanlarına aldılar. Minimal invaziv cerrahinin de, açık cerrahideki temel prensiplerle yapıldığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Kemal Raşa, iki teknik arasındaki en önemli farkın minimal invaziv girişimin küçük deliklerden yerleştirilen kamera ve el aletleri aracılığıyla yapılması olduğunu ifade ediyor.