1- Meme kanseri hangi sıklıkla görülüyor?
Kadınlarda en sık görülen kanser türüdür ve her geçen yıl meme kanseri tanısı alan hasta sayısında artış olmaktadır. Erken evrede tanı alan hasta sayısı arttıkça meme kanserine bağlı ölümlerde anlamlı düşüş görülmeye başlamıştır. Tüm meme kanserlerinin %1 kadarı ise erkek nüfusta saptanmaktadır.
2- Meme kanseri ailesel bir hastalık mıdır?
Meme kanseri bazı genlerde oluşan mutasyonlar sonucu da gelişebilen bir hastalıktır. Bazı ailelerin soyağaçları izlendiğinde, mutasyona uğramış bu genlerin (BRCA-1, BRCA-2 ve PTEN gibi) geçiş izlerine rastlanabilmektedir. Bu nedenle bir kadının kalıtsal bir risk taşıyıp taşımadığının belirlenmesi, klinik meme muayenesinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Tüm meme kanserlerinin %5 kadarını oluşturan kalıtımsal meme kanserinin saptanabilmesi için tanı alan tüm hastaların aile öykülerinin yakından değerlendirilmesi gerekir.
3- Erken tanı için neler yapılmalı?
Son yıllarda meme kanseri bilincinin artması sayesinde hastalar daha erken tanınabilmektedir. Erken tanı için doğurgan yaş grubundaki her kadının her ay düzenli olarak memesini muayene etmesi ve sorun varlığında genel cerrahi uzmanına başvurması temel unsurdur. Risk grubunda olmayan kadınların, hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaşından sonra senede bir kez klinik meme muayenesi olmaları ve mamografi çektirmeleri akılcı olacaktır. Risk grubundaki kadınlar ise hekimleri ile bu durumu tartışmalı ve kişiselleştirilmiş bir tarama politikası çerçevesinde izlenmelidir.
4- Meme kanserinin kitle dışındaki belirtileri nelerdir?
Ele gelen kitleler dışında meme derisinde çöküntü, ödem, meme başında giderek artan simetri bozukluğu ve meme başında içeri çekilme, kadının genel cerrahi uzmanına başvurması için yeterli gerekçelerdir. Kendiliğinden olan meme başı akıntısı için de hekim görüşü alınması uygun olacaktır.
5- Teşhis konulduktan sonra hastayı neler bekliyor?
Meme kanseri, günümüzde multidisipliner yaklaşımla tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle tedavinin başlangıç aşamasında hem cerrahinin hem tıbbi onkolojinin hem de radyasyon onkolojisinin görüşü alınmalı ve tedavi varılan uzlaşma sonrası planlanmalıdır. “Meme kanseri, memenin kaybedilmesine neden olur” önermesi günümüzde geçerliliğini yitirmeye başlamıştır. Çoğu hastanın memesi korunabilmekte ve cerrahi sonrası gerçekleştirilecek radyoterapi ve kemoterapi sayesinde ciddi başarılar elde edilebilmektedir. Meme koruyucu cerrahi için uygun olmayan hastaların bir bölümüne ameliyat öncesi kemoterapi verilmekte ve tümör boyutunda küçülme sağlanması koşulunda cerrahi yapılabilmektedir.
6- Tedavinin yan etkileri var mıdır?
Meme kanseri için gerçekleştirilecek ameliyatların bazı komplikasyonları olabilmektedir. Ancak bu sorunların çok büyük bir kısmı minör sorundur ve kısa sürede giderilebilmektedir. Yara yerinde kızarıklık ve akıntı olması veya ele gelen bir şişkinlik olması koşulunda ameliyatı yapan cerraha başvurmak uygun olacaktır. Ameliyat tarafındaki kolda oluşabilecek şişlik de önemsenmeli ve yine hekime başvurulmalıdır. Kemoterapi alan hastalarda ise verilen ilaçlara bağlı oluşabilecek tedavi yan etkileri daha tedavinin başında tıbbi onkolog ile tartışılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Hormonal tedavi alacak hastalarda da bu tedavinin yaratacağı yakınmalar tartışılmalıdır. Radyoterapi alması uygun olacak hastalar da benzer şekilde onları bekleyen sorunları daha tedavi başlamadan radyasyon onkoloğu ile tartışmalıdır.
7- Tedavi süresi nasıl belirlenir?
Tedavinin içeriği ve süresi, kanserinizin evresine ve size sunulan seçenekler arasından yaptığınız yeğlemeye göre değişebilmektedir. Yani bu hastalık tedavisi için standart bir süre yoktur ve her hastanın tedavi protokolü ve süresi tanıdan sonra multidisipliner değerlendirme sonucunda hastaya özel belirlenmektedir. Ayrıca süre, klinik yanıta göre tedavi içerisinde de yeniden planlanabilmektedir. Tümörün hormon reseptörüne sahip olması koşulunda yandaş olarak başlanan, hormon tedavisi için ise uygun süre beş yıldır.
8- Memesi alınan hastalarda neler yapılabilir?
Gerçekleştirilen tedavi planına göre memesinin tamamı alınma kararı verilen hasta yapılacak cerrahi öncesi konuyu mutlaka plastik rekonstrüktif cerrah ila tartışmalıdır. Yapılacak cerrahi ile eşzamanlı veya tedavi sonrasında yapılabilecek ayrı bir cerrahi müdahale ile yeni bir meme yapılabilmektedir. Hastanın kendi dokusundan veya sentetik malzeme kullanılarak yapılan bu girişimler artık tedavinin bütünü içerisinde değerlendirilmekte ve çoğu hasta tarafından tercih edilmektedir.
9- Meme kanseri tedavisinden sonra bu hastalıkla baş etmek için neler yapılabilir?
Meme kanseri östrojen bağımlı bir hastalık olduğu için hastaların mümkün olduğunca östrojenden uzak durması akılcı olacaktır.İleri yaş kadınlar için östrojen alımında en olası yolu Menopoz sonrası başlanan hormon yerine koyma tedavisi (HRT) dir. Progesteron da içeren kombine tedavilerin sadece östrojen içeren tedavilerden daha riskli olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenle tıbbi gerekçeler olmadan hormon kullanılmamalıdır. Alkol tüketimini azaltmak ve sigara kullanan hastaların sigarayı bırakması daha sağlıklı bir yaşam elde edilmesine katkıda bulunacaktır. Nitelikli beslenmenin de önemi kanıtlanmıştır. Uygun düzeyde spor yapmak ve kendinizi yorgun hissettiğinizde dinlenmek de anlamlıdır. Hastanın kendisini iyi hissetmemesi koşulunda da yardım alması gerekir. Tedavi ekibinin bir parçası olan meme bakımı klinik hemşiresi bu anlamda ilk başvurulabilecek insanlardır.
10- Destek tıbbın katkısı olabilir mi?
Planlanan tedavi süresince izleyen hekimlerin onayı olmadan herhangi bir madde kullanılması doğru değildir. Çünkü bu anlamda kullanılacak ilaçlar ve bitkisel maddeler verilen tedaviyle uyumsuzluk gösterip yan etkilere neden olabilir ve verilen tedavinin etkinliğini azaltabilir. Yoga ve meditasyonun tedavi sürecini olumlu yönde etkilediği konusunda artan bir inanış vardır ancak net bir şey söyleyebilmek için yeterli kanıt yoktur.