Yayılma eğilimi olan ve hücrelerin malignan (habis) olarak çoğalmasını anlatan terim. Bu durum bazı hücrelerdeki DNA’nın normal fizyolojik uyarılara yanıt verememesi sonucu, bu hücrelerin kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşur. Kanser hücreleri sağlıklı-normal hücrelere ait besin ögelerini kullanır ve onların çoğalmasını engeller. Etkilediği vücut bölgelerine göre kanserin pek çok çeşidi vardır. Diyet tedavisi: Kanserli hastalarda beslenme durumunu etkileyen en önemli problemler, iştahsızlık, bulantı, kusma, kabızlık, karın ağrısı, kolay yorulma ve ağırlık kaybıdır. Hastanın uygun beden ağırlığını koruyabileceği kalori ayarlaması yapılır. Bazı hastalar bazal enerji harcamalarının yaklaşık iki katı kadar enerjiye gereksinim duyarlar . Etkilenen organın durumuna göre beslenme şekli ayarlanır. Sindirim sistemi kanserlerinde uygulanabilme durumuna göre hasta oral, enteral ya da arenteral olarak beslenir. Göğüs kanserinde diyetin yağdan gelen enerjisi total enerjinin % 25 i olacak şekilde ayarlanır. A, C, E vitaminleri ve selenyumun, antioksian etkileriyle DNA’yı koruduğu ve böylece kanser riskini azalttığı ileri sürülmektedir. Diyetin posalı besinlerden zengin olması barsaktaki karsinojenlere bağlanarak dışarı atılmasını sağlar. Bunun yanında proteaz engelleyici maddeler içeren kurubaklagiller, biyoflavonoidlerden zengin turunçgiller, kayısı, kızıcık gibi meyveler, özel koku ve tat veren indol ve fenol gibi bileşiklerden zengin lahana, karnabahar, turp gibi sebzeler ile sülfürlü ögelerden zengin sarımsak, soğan, pırasa gibi sebzelerin, yapılarındaki bu özel maddelerden dolayı vücuda giren karsinojenleri etkisizleştirdikleri, kanser öncüsü hücrelerin kanser hücrelerine dönüşmesinde etkili olan ajanlara karşı koydukları ve kanser hücrelerinin çoğalmasını yavaşlattıkları belirlenmiştir. Kanser riski sağlıklı diyet önerileri izlenerek azaltılabilir.