1. Kadınların hamilelik döneminde kilo almasını sağlayan değişiklikler hakkında bilgi verir misiniz?
Gebenin ilk kontrolünde biz kilosuna, tansiyonuna, boyuna, bakarız. Genel muayenesi, kan ve idrar tahlilleri yapılır. İdrarda şeker ve protein araştırılır. Böylelikle şeker hastalığı ve böbrek hastalığı ile ilgili sorunlar belirlenir. Tavsiye edilen hamilelik süresince 12 kilo alınmasıdır. 24 hafta süresince ayda bir kilo son 16 haftada ise ayda 1.5 kilo alınması uygundur. Hamilelik döneminde kadının vücudunda birçok değişiklikler olur. Bu kilo artışına yol açan nedenleri şöyle sıralayabiliriz. 3500 gram fetusun ağırlığıdır. Göğüslerin ağırlığı 500 gram artar. Kan volumu ise 1800-2000 gram artar. Plesanta ve amniyon sıvısı 1000 gram artar. Geri kalan ağırlık ise doku aralığındaki sıvı ve yağ dokularıdır. Bunlar kilo almayı sağlar
2. Fazla kilo alınmasının olumsuz etkileri nelerdir? Anne adayına rejim öneriliyor mu?
Gebenin fazla kilo olması beraberinde başka sağlık sorunlarını getirebilir. Hipertansiyon, gebelik diyabeti gelişebilir. Kilo alınması hem normal doğumu, hem de sezaryeni zorlaştırır. Değişik komplikasyonlara zemin hazırlayabilir. Fazla kilo alan gebelerde normal gebelik krampları daha fazla görülür. Eğer hastalıktan kaynaklanan bir sorun yoksa anne adayına diyet önermiyoruz. Ancak gebelik diyabeti, ya da hipertansiyon söz konusu olursa özel bir diyet öneriyoruz. Hipertansiyonda tuzu ve tuzlu gıdaları sınırlıyoruz. Gebelik diyabetinde ise şeker, tatlı yiyecekler ve karbonhidratı sınırlıyoruz.
3.Hamilelikte yeterli kilo almasına rağmen bebeği sağlıklı gelişemeyen kadınlara hangi tedavi biçimleri uygulanır?
Gebenin takibi sırasında yeterli kilo almasına rağmen bebekte bir gelişme bozukluğu tespit edilirse her şeyden önce bebekte bir problem olup olmadığı anlaşılmalıdır. Bebek bir perinatolog tarafından görülmelidir. Tedavi nedene yönelik olarak yapılmalıdır. Eğer bebekte bir sorun yoksa anne adayının sistemik hastalıkları olup olmadığı araştırılmalıdır. Annenin diyabet, gebelik zehirlenmesi gibi bir hastalığı olmadığı belirlenmelidir. Bebekte gelişme geriliği varsa yaşayabilecek duruma geldiği zaman sezaryenle çıkarılmalıdır. Bu sayede bebek gelişmesini dışarıda tamamlayabilir.
4. Hamilelikte ideal beslenme biçimi nasıl olmalıdır?
Biz gebelikteki ideal beslenme biçimi dengeli beslenme biçimi olarak tarif ediyoruz. Sağlıklı beslenme biçimini benimsemek gebelik döneminde daha az soruna neden olur. Gebelik döneminde bebeğin tek besin kaynağı annedir. Bu yüzden çeşitli besin gruplarından düzenli bir biçimde alınmalıdır. Gebelik döneminde protein gereksinimi artar. Anne adayları, balık, et, süt ve süt ürünleri, baklagilleri düzenli olarak yemelidir. Bebeğin kemik ve diş yapısının sağlıklı olabilmesi için gebelik döneminde normalde alınanın iki katı kadar kalsiyum alınması gerekir. Kalsiyum ihtiyacı süt, yoğurt, peynir ve yeşil yapraklı sebzelerden sağlanır. Lifli besinlerin alınması ise gebelik döneminde sık görülen kabızlığı önleyecektir. Gebeliğin ilk döneminde folik asit alınması büyük önem taşıyor. Folik asit açısından yeşil sebzeler zengindir. Bunların dışında biz gebelik döneminde bol sıvı alınmasını , tuzun az tüketilmesini, çay, kahve gibi kafein içeren içeceklerin az tüketilmesini öneriyoruz. Alkol alınmaması gerekiyor. Türkiye’de yapılan değişik araştırmalar gebe kadınların üçte ikisinde demir eksikliğinin yol açtığı anemi (kansızlık) görülüyor. Bu yüzden gebe kadınlarda demir eksikliği olup olmadığının belirlenmesi de önem taşıyor.
5. Halk arasında yerleşmiş bazı inançlar var. Örneğin, annenin süt içmesi bebeğe süt yapar, tuzlu besinlerin ayaklarını şişirir gibi. Bunların doğruluk derecesi nedir? Bunlara başka örnekler ekleyebilir misiniz?
Bunlar kesinlikle yanlıştır. Süt içilmesi kalsiyum alımı için önem taşır. Ama fazla süt alınırsa kramplar artacaktır. Sütün içinde fosfor vardır. Fazla süt alınması kramplara yol açar. Gebelik döneminde bacaklarda oluşan ödemle tuzun direkt ilgisi yoktur. Ödem gebelikteki ağırlığın artışına bağlı olarak gelişir. Ya da gebelik zehirlenmesi gibi problemlerde meydana gelir. Bunların yanısıra bir de kadınlar arasında beslenme biçimiyle cinsiyet tayini yapılabileceği düşüncesi yaygın. Beslenmeyle de cinsiyet tayini arasında bir bağlantı bulunmuyor.