Diyabetik Nefropati Nedir ?

Nefropati mikrovasküler bir komplikasyondur, böbrek yetmezliği ile sonuçlanır. Kan şekerinin kontrol altına alınamaması sonucu diyabet, genetik olarak yatkın kişilerde böbrek hastalığının oluşmasına neden olur ve son dönem böbrek yetmezliğinin en sık rastlanan nedenidir. Tip 1 diyabetiklerin % 30-40’ında, Tip 2 diyabetiklerin % 5-10’unda son dönem böbrek yetmezliği gelişir. Erkeklerde kadınlara göre 1,7 kat daha fazla görülür.

BÖBREKLERİMİZİN GÖREVLERİ

Böbrek karnın arka bölgesinde belin her iki yanında bulunan 100-150 gr.ağırlığında bir organdır. Başlıca görevleri vücudun tuz, su, kalsiyum dengesinin sağlanması, atık maddelerin idrar aracılığı ile vücuttan uzaklaştırılmasıdır.

Her böbrek yaklaşık 600 bin-2 milyon arasında nefron adı verilen küçük bölmelerden oluşmuştur. Vücuttaki kanın ¼’ü böbreklerden geçerken, bu nefronlar sayesinde atıklardan temizlenir. Böbrekteki nefronların hasar görmesi sonucu nefropati gelişir. Bu durum vücutta kalması gereken bazı maddeler atılırken, vücuttan atılması gereken bazı maddeler ise atılamadığı için vücutta birikir.

BÖBREK YETMEZLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Gece idrara çıkma, halsizlik, çarpıntı, hipertansiyon, idrar miktarında azalma, el ve ayaklarda şişme böbrek yetmezliğinin belirtileridir.

DİYABETİK NEFROPATİNİN EVRELERİ

• Glomerüler hiperfiltrasyon
• Sessiz evre
• Mikroalbüminüri evresi
• Makroalbüminüri
• Son dönem böbrek yetmezliği

GLOMERÜLER HİPERFİLTRASYON

Bu evrede hiçbir belirti yoktur. Böbreklerden normalde geçmesi gereken kan akımında artış vardır. Bu yüzden böbrek boyutları büyür. Tip 1 diyabetlilerin % 20-40’ında tanı sırasında glomerüler filtrasyon yüksekliği görülmektedir. Bu durum etkili bir diyabet kontrolü sağlanarak geri döndürülebilir. Böbreklerde büyüme durdurulabilir ve normal boyutlarına dönmesi sağlanabilir.

SESSİZ EVRE (NORMOALBÜMİNÜRİ)

NEFROPATİ BAŞLANGIÇ EVRESİ (MİKROALBÜMİNÜRİ EVRESİ)

Bu evrede idrarla atılan albumin miktarı artmıştır. Mikroalbuminüri, albumin adı verilen düşük molekül ağırlığına sahip proteinin idrarda tespit edilmesidir. İdrar albumin miktarı sağlıklı bir insanda yaklaşık 20 mg/gün’dür. Bu miktarın günde 30-300 mg. düzeyinde olması mikroalbüminüri olarak tanımlanır. Mikroalbüminüri klinik nefropati ortaya çıkmadan önce saptanan en önemli bulgudur. Erken tanılanırsa koruyucu tedavilerle birlikte klinik nefropati gelişimi geciktirilebilir. Diyabetlilerde tanı sırasında ve sorun yoksa yılda 1 kez mikroalbüminüri ölçümü yapılmalıdır.

KLİNİK NEFROPATİ (MAKROALBÜMİNÜRİ) EVRESİ

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİĞİ

Bu evrede böbrek kandan toksin ve atıkları temizleyemez, albuminin idrarla atılımını engelleyemez ve kanda üre düzeyi yüksek seyreder. Diyaliz tedavisi veya böbrek nakli yapılması gerekir.

Diyabet süresi uzadıkça, diyabetik nefropati riski de artar. Diyabetin kötü kontrolü, hipertansiyon, kan yağlarının yüksekliği, sık geçirilen idrar yolu enfeksiyonları, sigara ve ailesinde diyabetik nefropati olan bireyler risk altındadır.

KORUNMA VE TEDAVİ

Diyabetik nefropatinin önlenmesinde primer önlenmesinde bozukluğa neden olabilecek bilinen risk faktörlerinin ortadan kaldırılması önemlidir. Nefropatinin gelişimi ve ilerlemesinde en önemli risk faktörleri kötü glisemik kontrol ve hipertansiyondur.

Diyabetik nefropatinin tedavisi:

• Kan şekeri kontrolünün sağlanması: Normal seviyelere yakın sıkı glisemik kontrolün albumin atılımını azalttığı ve klinik nefropatiye gidişi önlediği bir çok çalışma ile gösterilmiştir.(HbA1C’nin < %6.0-%7.0 olması)
• Kan basıncının kontrol altında tutulması, hipertansiyon varsa tedavi edilmesi (Kan basıncı 130/80 mmHg.olmalı)
• İdrar yolu enfeksiyonlarının zamanında tedavi edilmesi
• Diyetin düzenlenmesi, protein alımının azaltılması (protein 0.8-1.0 g/kg/gün alınması)
• Hiperlipidemi tedavisi: Kan yağlarının normal sınırlarda tutulması, kolesterol ve yağdan fakir diyet alınması
• Düzenli egzersiz ve kilo verme.

Bu evrede idrarla albumin atımı 24 saatte 300 mg’dan fazladır. İdrarla fazla miktarda albumin kaybedilmesi, kandaki albumin miktarının düşmesine neden olur. Bu da kanın suyu damar içinde tutmasını engeller ve vücuttaki su dokularda birikerek ‘ödem’ oluşur. Bu evredeki hastaların çoğunda hipertansiyon vardır. Düşük proteinli beslenme böbrek fonksiyonlarının bozulma hızını yavaşlattığından, bu evrede sağlıklı bir beslenme planı ile böbrek fonksiyonlarının büyük oranda korunması sağlanabilir.

Hiperfiltrasyonun devam etmesi sonucu böbrek glomerüllerinde yapısal değişiklikler oluşur. Bu evrede idrardaki albumin miktarı normaldir. 5-15 yıl kadar sürebilir. Bu dönemde hastanın herhangi bir yakınması yoktur.