Zayıflama ürünleri: Mucize mi, yaşamsal tehdit mi?

Zayıflama konusunda doktor kontrolünde kullanılması gereken zayıflama ilaçları ve zayıflattığı iddia edilen ürünler büyük rağbet görürken, aynı ürünlerin sağlığa zararlı yansımaları olabileceği gerçeği geri planda...

Zayıflama konusunda doktor kontrolünde kullanılması gereken zayıflama ilaçları ve zayıflattığı iddia edilen ürünler büyük rağbet görürken, aynı ürünlerin sağlığa zararlı yansımaları olabileceği gerçeği geri planda tutuluyor.

23 yaşındaki Nilay Dinçer, 10 Haziran 2010 tarihinde bağırsak tahribatı nedeniyle yaşamını yitirdi. 24 yaşındaki Ebru Atabeyoğlu kasık ağrısı şikâyetiyle 21 Nisan 2010’da yaşama veda etti. Ferhan Yılmaz, 25 Eylül 2009’da hayata gözlerini yumduğunda sadece 28 yaşındaydı. Burak Çarboğa henüz 19 yaşındayken 2007 Ağustos’unda aramızdan karaciğer yetmezliği teşhisiyle ayrıldı. Ertan Geyik 28 Ağustos 2008 tarihinde 40 yaşındayken kalp krizine yenik düştü. Birbirinden farklı nedenlerle yaşama zamansız veda eden bu insanların ortak bir noktaları var aslında. Onların ölümlerine, kullandıkları zayıflama haplarının neden olduğu tartışmaları yapıldı uzun süre... Peki zayıflama ilaçları, zayıflamaya yardımcı ürünler ve gıda takviyeleri iddia edildiği gibi zararsız mı yoksa bunları kullanan kişi en büyük kötülüğü aslında kendisine yaptığının farkında mı? Yüzde yüz doğal denen ürün ne kadar doğal ve bu ürünlerdeki etken maddeler kime ne kadar zarar? Zayıflattığı iddia edilen ürünlerin ilaçlarla ve hastalıklarla etkileşimi hakkında yeterince bilinçli miyiz, yoksa gerçekleri birkaç fazla kiloyu yok etmenin acelesiyle yaşamını yitiren kişilerin ardından mı görüyoruz. İşte zayıflamaya yardımcı olduğu iddiasındaki ürünlerle ilgili sağlığımızı ilgilendiren çarpıcı gerçekler ve eli zayıflama ürününe giden birinin durup bir kez daha düşünmesi için nedenler...

GAZETE HABERTURK/ YAZI DİZİSİ/ CEYDA ERENOĞLU

ZAYIFLAMA, çağımızda sağlıktan çok güzellik kriteri olarak görülüp bir çılgınlık olarak algılanmaya başlandı. Öyle ki TV reklamları ve dizilerde rol alıp 1–2 kilo
fazlası olan genç kızların ayna karşısındaki umutsuz hallerini bile anlar ve paylaşır olduk. Bunun nedeni zayıf olmanın güzellik ve sağlıkla eş tutulması, aksinin ise kişide güven kaybına neden olması. Son yıllarda zayıflamada mucizeler yarattığı iddia edilen ilaç, bitkisel ürün ve gıda takviyelerine olan ilginin en tehlikeli yönü bu ürünlerin kullanımı konusunda yeterince bilinçli olmamamız ve kullandığımız ürünü gereği kadar tanımamamız. Bu gerçek, zayıflama ürünlerinden kaynaklanan ölümlerin de sağlığımıza vurulan darbenin de nedenini açıklamaya yetiyor.

KİLO SORUNU OLANLARIN YÜZDE 5’İ DOKTORA GİTMİYOR

Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre dünyada obeziteye bağlı sağlık sorunları nedeniyle her yıl 2.6 milyon kişi ölüyor. Dünyada fazla kilolu kişi sayısı 1.6 milyarı, obez kişi sayısı ise 400 milyonu aşmış durumda. Türkiye’de de durum pek parlak değil. Türk Obezite ve Diyabet Vakfı’nın araştırmasına göre kadınlarda obezite oranı yüzde 32.8 civarında iken, erkeklerde bu oran yüzde 24.7 olarak açıklanıyor. Türkiye’de obezite üzerine yapılan araştırmalar, obezitenin 30 yaş ve üzerinde daha yaygın olduğunu gösteriyor. Bunun dışında gerek kentte gerekse kırsal bölgede yaşayan kadınlarda obezite oranının erkeklerden daha yüksek oluşu dikkat çekici bulunuyor. Bu konudaki bir başka çarpıcı gerçek ise bu kişilerin sadece yüzde 5’inin doktora başvurması, geri kalan bölümün ise umudunu zayıflama ürünlerine bağlamış olması.

SAĞLIK BAKANLIĞI RUHSATLI TEK ZAYIFLAMA İLACI VAR

PİYASADA şu an Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan bir ilaç ve 3 ara
ürün bulunu yor. Ruhsatlı satılan bu ilaç “Orlistat” etken maddesi içeriyor. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada daha önce piyasada ilaç olarak ruhsatlandırılan ve “Sibutramin” etken maddesi içeren Zelium Kapsül, Reductil 10 mg kapsül ve Reductil 15 mg kapsül isimli ilaçların ruhsatlarının 27.01.2010 tarihinde askıya alındığı belirtildi. Zelium Kapsül ithal edilmediği için piyasada
bulunan Reductil adlı ürünlerin tüm serileri ise tedbiren geri çekildi. Adı ara ürün olarak geçen ve zayıflamaya yardımcı ürünler arasında “Camelia Sinensis” etken maddeli vitamin mineral kompleksi bulunuyor. İkinci ürünün içeriğinde “Fucus vesiculosus”, “Guarana extresi“ ve “Garcinia cambogia” olduğu bildirilirken, üçüncü ve son ara ürün “Psyllinum tohum kabuğu” içeriyor.

Zayıflama ürünlerine duyulan ilginin 5 nedeni

1. Doğal ürün olarak sunulmasının bu ürünlerin çekiciliğini artırması.
2. Kişilerin kilo sorununu bir hastalık olarak görmemesi ve doktora gitme zorunluluğu hissetmemesi.
3. Sorunun bu yolla çözülebileceğine inanma isteği.
4. Arkadaş tavsiyesi.
5. Zayıflamada mucize vaat eden reklamlar.

BİTKİSEL ZAYIFLAMA ÜRÜNLERİNDEKİ HER MADDE SAĞLIĞA YARARLI DEĞİL

ZAYIFLAMADA sadece kimyasal maddelerden oluşan ürünler kullanılmıyor. Zayıflama ürünlerinin içinde tamamen doğal olarak nitelenen ve doz aşımı halinde zararlı olabilecek maddeler de bulunabiliyor. Bu maddelerin doğal olmaları her zaman masum olmaları anlamına gelmiyor.

İşte örnekler:

SİNAMEKİ YAPRAĞI:
Doğal ve zararsız olduğu iddiasıyla zayıflama çaylarında ve tabletlerinde yer alan bu bitki bilinçsiz kullanıldığında kısa vadede bağırsak tembelliği, uzun vadede ise bağırsak kanseri nedeni olabiliyor.

BİBERİYE: Özellikle zayıflama çaylarında en sık kullanılan bitkilerden olan biberiyenin kalp ve tansiyon hastaları için oldukça sakıncalı bir bitki olduğunun unutulmaması gerekiyor.

ACI BİBER: Acı biberde bulunan temel etken madde olan kapsaisin, doğal olduğu iddia edilen birçok üründe doğal biberdekinden çok daha yüksek dozlarda bulunduğu için bazı zayıflama ürünlerinde metabolizmayı hızlandırmak için kullanılıyor. Ancak doğal olmayan bu yüksek dozlar sindirim sistemi bozuklukları ile çok sayıda sağlık sorununa yol açıyor.

GUARANA: Zayıflamaya yardımcı ürünlerin birçoğunda bulunan Guarana çok yüksek doz kafein içerdiği için kalp hastalarında, çarpıntı ve titreme ile seyreden hastalıklarda ve hipertansiyonu olanlarda kullanımı sakıncalı bir madde olarak biliniyor. Bazı depresyon ilaçları ve doğum kontrol haplarıyla birlikte alınması bu riski daha fazla artırıyor. Bu durumda kandaki kafein düzeyi tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Aspirin ve nefes açıcı bazı ilaçlarla birlikte alınması kan düzeylerinin istenmeyen şekilde yükselmesini ve ilacın etkisinin istenenden yüksek düzeyde olmasını sağlayabiliyor.

KAFEİN: Kafeinin kilo vermede olumlu etkisi olduğu yolunda değerlendirmeler bulunmakla birlikte, ritim bozukluğu, kalp-damar hastalıkları, kemik erimesi, sindirim sisteminde rahatsızlık, kansızlık, uykusuzluk, sinirlilik ve bağımlılık yaptığı ve zayıflamaya beklenen düzeyde yardımcı olmadığı belirtiliyor.

Manşetler

DUYURU-4