Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Sevda Şener Cömert, zatürrenin bazı hastalarda bronşektazi, akciğer kanseri gibi farklı hastalıkların habercisi de olabileceğini ifade ederek, belirti ve bulgulara sahip olan hastaların hekime başvurmalarını, risk altındaki kişilerin de aşılama yaptırmalarını önerdi.
Cömert, 12 Kasım Dünya Pnömoni Günü kapsamında yaptığı yazılı açıklamada, zatürrenin günümüzde aşılama ve etkin antibiyotik kullanımına rağmen hala önemli ölüm sebepleri arasında gösterildiğini bildirdi.
Zatürrenin akciğerlerde bakteri, virüs veya mantarlar nedeniyle meydana gelen bir enfeksiyon türü olduğunu vurgulayan Cömert, hastalığın kişinin sağlıklı solunum işlevini bozduğunu aktardı.
Hastalığın ağırlık derecesine göre, üşüme, titreme, yüksek ateş, öksürük, koyu renkli yeşil balgam, batıcı tarzda göğüs ağrısı, halsizlik, yorgunluk gibi hafif semptomlardan, bilinç bulanıklığı ve solunum yetmezliği gibi ağır belirti ve bulgulara kadar geniş bir yelpazede klinik tabloların ortaya çıkabileceğine işaret eden Cömert, şöyle devam etti:
"Bu belirti ve bulgularla hekime başvuran hastalarda, fiziki muayene, akciğer grafisi ve laboratuvar tetkikleri yardımıyla zatürre tanısı konulmaktadır. Zatürre belirtilen üzere bir enfeksiyon hastalığı olmakla beraber, doğal olarak antibiyotik tedavisine gereksinim göstermektedir. Doğru ilaç seçimi için hastanın balgam ya da kanında mikroorganizmanın saptanması uygun bir yaklaşım olabilmektedir. Ancak çoğu kez bu süreç zaman alacağı için konunun uzmanı hekim, hastanın öyküsü, altta yatan diğer hastalıkları, yaşadığı sosyal koşulları, coğrafi bölgeyi ve bunun gibi birçok faktörü göz önünde bulundurarak olası mikroorganizma cinsine yönelik uygun bir antibiyotik tedavisine başlamaktadır."
- "Geç kalındığında hastalığın ölümle sonuçlanma riski artıyor"
Doç. Dr. Cömert, tedaviye başlandıktan sonra hastaların istirahat etmesinin önerildiğini ancak üç gün içinde ateşin tekrarlaması, şikayetlerin düzelmemesi veya hafiflememesi halinde tekrar hekime başvurulması gerektiğini belirtti.
Cömert, "Tedavi sonuçları genellikle yüz güldürücü olmakla beraber geç kalındığında veya ek hastalıkları olan hastalarda çok daha ağır seyredebilmekte ve hastalığın ölümle sonuçlanma riski artabilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
Hastalıktan korunma yolu olarak en sık, etkene yönelik pnömokok ve grip aşısının öne çıktığını dile getiren Cömert, şunları kaydetti:
"Özellikle 65 yaş ve üzeri hastalara, bronşektazi, astım, kalp yetmezliği, şeker hastalığı, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalığı olanlara, alkol geçmişi olan, dalağı alınmış kişilerle, bağışıklık sistemi hastalığı olanların yanı sıra, beyin-omurilik sıvısı kaçağı sorunuyla mücadele edenlere önerilmektedir. Grip ve pnömokok aşıları koldan kas içine yapılmaktadır. Aşı yapıldıktan sonra kolda kızarıklık, ağrı, kaşıntı gibi lokal yan etkilerin yanında hafif ateş, halsizlik gibi genel yan etkiler de görülebilmektedir. Ayrıca sigara içen hastalar sigarayı bırakma konusunda teşvik edilmelidir. Zatürre bazı hastalarda bronşektazi, akciğer kanseri gibi farklı hastalıkların habercisi de olabilmektedir. Belirti ve bulgulara sahip olan hastalar bir an önce hekime başvurmalı ve risk altındaki hastalar da aşılama yaptırmalıdır."
AA