Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Günü 7 Nisan’da kutlandı. Dünya Sağlık Örgütü bu yıl, tema olarak yüksek tansiyonla mücadeleyi seçti ve uluslararası tıp dünyasına kalp hastalıkları, felç sonucu ölümlerin baş nedeni yüksek tansiyonu önleme konusundaki çabaları arttırma çağrısında bulundu. Birleşmiş Milletler’in sağlık birimi olan Dünya Sağlık Örgütü, yaşı 25’in üzerindeki her 3 kişiden birinin yüksek tansiyonu olduğunu bildiriyor. Amerika’nın Sesi'nin haberine göre, bu kişilerin çoğunun bundan haberi bile yok.
Kalp bizim yaşam gücümüzdür. Vücudun her organına oksijen yüklü kan pompalar. Kan damarlar aracılığıyla akıp giderken, kalp damar duvarlarına basınç uygular.
Kan basıncının ölçümü genellikle kolun üst kısmına bağlanan özel bir aletle yapılır. Doktor George Thomas, Cleveland Kliniği’nden.
Doktor Thomas, “Doktora gittiğinizde kan basıncının iki rakamla ifade edildiğini görürsünüz. Daha büyük olan sayıya sistolik basınç, küçük sayıya diastolik basınç denir,” diyor.
Büyük sayı kalp kan pompaladığında, kan damarlarının içindeki basıncı gösterir. Düşük olan sayı ise kalbin atışlar arasında rahatladığı sıradaki basıncı verir.
Maryland Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Stephen Havas’a göre bu iki rakam da çok önemli.
Dr. Havas, "115’in üzerindeki sistolik ya da 75’in üzerindeki diastolik basınç seviyesi riski arttırıyor. Sistolik birime bakıldığında 115’in üzerindeki her 20 milimetre riski ikiye katlıyor" diyor.
Yüksek rakamlar, hipertansiyona yani yüksek kan basıncının medikal söylemine işaret ediyor.
Cleveland Kliniği'nden George Thomas, "Yüksek tansiyonun varlığında, beyne, kalbe ve böbreklerinize kan götüren kan damarı duvarlarına daha yüksek bir baskı uygulanır. Böylece, organ hasarı özellikle de böbrek hastalıkları ile felç oranı artar," diyor.
Yüksek tansiyonlu bir kişinin kalbi daha çok kan pompalamak zorunda kalıyor. Bu da kalp kaslarını güçsüzleştirerek kalp yetmezliğine hatta kalp krizine yol açabiliyor.
Yüksek tansiyon vakalarının yüzde 95’inin tanımlanabilir bir nedeni yok ancak risk faktörleri var. Yaşlandıkça kan damarlarında görülen sertleşme bu faktörlerden biri. Genetik faktörler, yani aile geçmişi de bu hastalıkta önemli. Aşırı kilolu olmak, sigara içmek ve tuzlu gıdalardan sıklıkla tüketmek de yüksek tansiyonu tetikleyen unsurlar arasında yer alıyor.
Doktor Thomas, “Hastalara sorduğumuzda genelde tuz kullanmadıklarını söylüyorlar. Bu iyi bir şey. Ancak, işlenmiş gıdaların çok yüksek oranda tuz veya sodyum içerdiğini unutmamak lazım,“ diyor.
İnsan vücudunun bir günlük tuz ihtiyacı sadece 150 miligram. Çoğu Amerikalı günde 3 bin ile 4 bin milligram arası tuz tüketiyor. Doktor Havas, bu kadar yüksek oranda tuzun kaynağının hazır gıdalar olduğunu söylüyor: “Tuz tüketimine bağlı ölümlerin sayısı son derece yüksek. 400’den fazla yetişkini taşıyan bir uçağın düştüğünü ve bunun yıllarca her gün yaşandığını düşünün.”
Doktorlar, tuz ve yağ oranı düşük, bol sebze ve meyveli ve tam tahıllar içeren iyi bir beslenmenin yüksek tansiyonu kontrol altına almaya yardımcı olduğunu söylüyor.
Ayrıca kilo vermek ve sigarayı bırakmak da önemli. Bir başka kilit nokta da, tansiyonun sık sık ölçülmesi. Zira bu hastalık ileri seviyelere ulaşmadan hiç bir belirti göstermiyor. Düzenli kontrollarsa bu gizli katilden korunmanın en iyi yolu.