Saraç, yaptığı açıklamada, üniversite tercihi yapacak adaylara tavsiyelerde bulundu.
Saraç, öğrencilerin kendilerine söylenilen değil, istedikleri, heyecan duydukları programlara kaydolmalarının mutlu bir öğretim süreci geçirmelerinin ilk şartı olduğunu ifade etti. Saraç, bu çerçevede, öğrencilerin ilk olarak, okumak istedikleri bu programları öncelik sırasına göre seçip sıralamalarını, ikinci olarak da bu programları hangi üniversitelerde okumak istediklerini yine önceliklerine göre sıralamalarını önerdi. Saraç, bunun için üniversiteler arasında karşılaştırma yapabilmeleri gerektiğini söyledi.
YÖK olarak dört yıllık programlar için bu konuda onlara yardım edecek şekilde bu programlardaki öğretim üyesi sayısına, kaç profesör, kaç doçent ve kaç yardımcı doçentin bulunduğuna tercih kılavuzunda yer verdiklerine işaret eden Saraç, "Bu karşılaştırma için bir kriterdir ama başkaca açılardan da karşılaştırma yapabilmeliler. Yanlış tercih yapmamaları için geçen seneki taban puanlardan ve sıralamalardan da istifade etmeleri gerekir" dedi.
Bütün tercih haklarını kullanmanın çoğu zaman istenilmeyen bir programda veya üniversitede okumaya yahut yeniden sınava girmeye yol açtığına dikkati çeken Saraç, "Dolayısıyla kendilerini bütün tercihleri doldurmak zorunda da hissetmesinler. Marka değeri daha düşük ve uluslararası sıralamalarda daha altta olan bir üniversitenin üstte olan bir üniversiteden bir programda daha iyi olabileceğine dikkat etmeliler. Ayrıca çift ana dal yapabilme gibi, uluslararası öğrenci hareketliliğinde ne gibi imkanlar sunduğu gibi hususlar da dikkate alınmalı" diye konuştu.
-"Her öğrenci için ayrı doğrular vardır"
Saraç, üniversite hayatının sadece bir programda öğretim görmek olmadığını vurgulayarak, onun için üniversitelerin sosyal ortamına ve sundukları sosyal imkanlara dair bilgi toplanması gerektiğini bildirdi.
"(Geleceğin meslekleri) gibi efsunkar, büyülü sözcüklere karşı dikkatli olmalılar" diyen Saraç, şöyle devam etti:
"Bu yaklaşım kişinin kendi potansiyelinin, kendi isteklerinin ve heyecanlarının önüne geçmemeli, bir gencin hayatının inşasında en önemli belirleyici olmamalıdır. Geleceğin mesleği gibi belirgin olmayan, ne getireceği belli olmayan kavramların peşinde koşmak yerine önemini her zaman koruyan bilim alanlarına yönelmenin doğru olduğunu düşünüyorum. Önlisans programlarını da ikinci lig olarak görmemeleri, pek çok önlisans programlarının geniş istihdam imkanlarına sahip olduğunu bilmeleri gerekir. En nihayet, tercih konusunda bütün öğrenciler için tek bir doğru yoktur, her öğrenci için ayrı doğrular vardır."
-"Üniversite sıralamalarına da yer verilecek"
Saraç, üniversiteye girişte bilinçli tercih yapılmasına ilişkin YÖK'te yürütülen çalışmalara ilişkin de bilgi verdi. Saraç, bu sene tercih kılavuzuna dört yıllık lisans programlarında görev alacak öğretim üyelerinin sayılarını koyduklarını, gelecek yıl bu uygulamayı önlisans programlarını kapsayacak şekilde genişleteceklerini bildirdi. Ayrıca yabancı öğretim üyelerinin ve araştırma görevlilerinin sayılarını da vermeyi düşündüklerini ifade eden Saraç, şunları söyledi:
"Diğer taraftan üniversite mezunlarının alan bazında merkezi sınavlardaki başarı oranlarına da yer vereceğiz. Programlar için uluslararası kuruluşlar tarafından akredite olup olmadıkları, kurumsal olarak ve alan bazında üniversitelerin sıralamalardaki yerleri gibi bilgiler de verilecek. Öğrencilerimizin bilinçli tercih yapmaları hem onların mutlu bir öğrencilik süreci geçirmelerine katkı sağlayacak hem de her yıl sayıları yüz binleri bulan tekrar sınava girenlerin sayılarını azaltarak sistemi rahatlatacak.
Bu sene bütün devlet üniversitelerimiz için başlattığımız e-kayıt uygulamasında da görüleceği gibi öğrencilerimizin mutluluğu ve iyi bir eğitim almaları bizler için birinci derecede önemli."
- Kontenjanlarda istihdam politikaları ve hedefler vurgusu
Saraç, bu yılki üniversite kontenjanların belirlenmesinde, özellikle istihdam imkanlarının dikkate alındığı, daha önceki senelere göre daha rasyonel bir planlama yapıldığı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Sağlık Bakanlığının yaptığı planlamaların dikkate alındığına yönelik açıklamalarının anımsatılması üzerine, Yükseköğretim Kurulu'nun anayasal bir kurul olduğuna işaret etti. Saraç, "Fakat bu onun keyfi uygulamalara imza atmasına cevaz vermez. Türkiye'nin hedefleri, istihdam politikaları YÖK dışında yetkili kurumların kararları ve politikaları tarafından belirlenir. YÖK olarak bu planlamaları dikkate almak durumundayız" dedi.
Saraç, şu bilgileri paylaştı:
"Her iki bakanlığa yazı yazdık ve ilerki senelere ilişkin planlama ve projeksiyonlarını aldık. Öğretmenlik ve sağlık programlarının kontenjanlarını belirlerken bunlara dikkat ettik. Dolayısıyla işsiz öğretmen sayısını artırmamaya bununla birlikte bu programların bütünüyle eğitim alanından da çekilmemesine dikkat ettik. Diğer taraftan da ihtiyaç duyulan öğretmenlik alanlarında da tedrici bir artırıma gidildi. Eğitim fakültelerinin toplam kontenjanı geçen yıl 47 bin 29 iken, bu yıl 46 bin 15 oldu.
Sağlık alanlarında da aynı yaklaşım söz konusu oldu. Eczacılık gibi zaten istihdam sıkıntısı olan alanlarda öğrenci sayısının artırılmasını doğru bulmuyoruz. Tıp alanında da hesapsız bir artırım ile önümüzdeki üç beş yılda benzer bir sorun yaşamamak için dikkatli bir artırım yaptık. Bazı aşırı kontenjanı olan tıp fakültelerimizin kontenjanları azaltıldı, buna mukabil bazılarında artış yapıldı. Geçen sene 11 bin 909 olan kontenjan bu sene 12 bin 259'a yükseldi.
Hukuk alanında da İstanbul, Marmara, Ankara, Selçuk gibi büyük üniversitelerimizdeki son yıllarda artırılan kontenjanların eğitim öğretimi olumsuz olarak etkilemesi söz konusu olduğundan bu üniversitelerimizin istekleri de göz önünde tutularak kısmi olarak bu üniversitelerde azaltılmaya gidildi. Fakat toplamda geçen sene 15 bin 123 olan hukuk kontenjanı, bu sene 15 bin 141 oldu."
- KKTC'deki üniversitelerdeki uygulama
Bu yıl ilk kez alınan kararla, tıp ve hukukta başarı sırası sınırlaması kararının üniversitelerce nasıl değerlendirildiğinin ve KKTC'deki uygulamanın nasıl olacağının sorulması üzerine Saraç, bu sene ilk defa tıp ve hukuk programları için başarı sıralamasını esas alan bir asgari sınır koyduklarını ve bunun üst sınırının belirlenmesinde vakıf üniversitelerine de karar alma imkanı verdiklerini, bu konuya el atılmasının sebeplerini kamuoyuna açıkladıklarını bildirdi.
"Hem tıp-hukuk camiası ve bütün üniversitelerimizce aldığımız bu karar büyük tasvip gördü hem de kamuoyu bu kararımızı destekledi. Hatta mühendislik fakülteleri dekanları YÖK'e müracaat ederek bunun bir benzerinin mühendislik fakülteleri için de olmasını talep ettiler" açıklamasını yapan Saraç, şunları ifade etti:
"Bu sene KKTC'de niye uygulanmadığı konusuna gelince, ilk olarak her ne kadar bizim tercih kılavuzumuzda yer alsa da KKTC'deki üniversiteler ayrı bir mevzuata tabidirler. Aramızda uluslararası bir anlaşma vardır. Bunun için onlara bir geçiş dönemi verilmeliydi. Bu nedenle bir yıllık geçiş süresi verdik, önümüzdeki seneden itibaren orası için de bu kriterin uygulanması kararını aldık ve KKTC makamlarına bildirdik.
KKTC üniversitelerine de bu kararımızdan sonra geçen seneye göre daha yüksek puanlı öğrenciler girecek. Bu yıl KKTC'deki herhangi bir üniversitede tıp ve hukuk programlarına yerleşen öğrencilerin diplomalarında bir sorun yaşanmayacak. Türkiye'deki üniversitelerde tıp ve hukuk programlarına yatay geçiş yapmak isterlerse başarı sırası sınırlaması kuralı aranacak."
- "Temel bilimlerde unvan tanımları yapılacak"
Prof. Dr. Saraç, temel bilimlere ilişkin kontenjan politikasını bütünüyle değiştirdiklerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bu ilk olarak algıda bir iyileşmeye yol açacaktır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu sene temel bilimleri tercih edecek ilk 25 bindeki öğrenciye aylık 2 bin liraya kadar burs verecek. Ayrıca bu bölüm mezunları için yeni istihdam imkanları oluşturmak için unvan tanımlamaları çalışması yapıyoruz, yakında bu da sonuçlanacak."