Yaşlılar doktorunu arıyor...

Türkiye giderek yaşlanıyor.

Ülkemizde yaşlılık bilimi (geriatri) üzerine uzmanlaşmış hekim sayısı ise sadece 26. Oysa yaşlıların sorunları gençlerden daha çok dikkat, özveri ve zaman istiyor...

Türkiye'nin genç nüfusa sahip olduğu günler geride kalıyor. İstatistikler, nüfusumuzun giderek yaşlandığını gösteriyor. Araştırmalara göre toplumumuzda yaşlı nüfusun oranı 2005 yılında yüzde 5.4 iken, 2010 yılında yüzde 7'e çıktığı görülüyor. Bu rakamlar Türkiye'nin nüfusunun da dünyada yaşlı ülkeler arasına gireceğinin sinyallerini veriyor. Yaşlılığın çeşitli tıbbi sorunları da beraberinde getirdiğini söyleyen Akademik Geriatri 2010 Kongresi Başkanı Prof. Dr. Servet Arıoğul, bu nedenle geriatri bilimin çok önemli olduğunu belirtti. Düzenledikleri toplantılarla geriatri konusuna dikkat çekmek istediklerini anlatan Prof. Arıoğul, Kıbrıs'ta düzenlenen Akademik Geriatri 2010 Kongresi'nde yaşlılık ve yaşlılıkla ilgili konuların masaya yatırıldığını söyledi.

Ülkemizde yaklaşık 5 milyon yaşlının bulunduğunu ve her geçen gün yaşlı nüfusunun arttığına dile getiren Prof. Arıoğul, "Bu noktada insanları yaşlılık konusunda bilinçlendirmek ve geriatri biliminin gelişmesini sağlamak gerekiyor" dedi.

MUAYENE SÜRESİ 1 SAAT

Geriatrinin 65 yaş ve üstü grubundaki kişilerle ilgilenen bir bilim dalı olduğunu aktaran Prof. Arıoğul, "Bu bilim dalı sayesinde geriatri polikliniğine başvuran yaşlının diğer polikliniklere gönderilmesi önlenebilecek. Burada amaç yaşlının geriatride tek poliklinik muayenesi ile sorunların çözüm bulabilmesidir. Geriatri bu çözümü kapsamlı geriatrik inceleme ile gerçekleştiriyor. Bu kapsam genişliği ve yaşlıdaki fizyolojik değişiklikler bir geriatri muayene süresini 1 saate çıkarıyor" diye konuştu.

HEKİM SAYISI ARTMALI

Ülkemizde şu an sadece 26 geriatri uzmanının bulunduğuna dikkat çeken Arıoğul, bu sayının yetersiz olduğunu belirtti. En az bin civarında geriatri uzmanına ihtiyaç olduğunu söyleyen Prof. Arıoğul, "Hem hekim sayısı arttılmalı. Hem de her hastane de geriatri kliniğinin kurulmasını istiyoruz" şeklinde konuştu.

ÖNCE DAMARLAR ESKİYOR

Hacettepe Üniversitesi'nden Doç. Dr. Teslime Atlı ise, ülkemizde yaşlanmanın tam olarak bilinmediğine dikkat çekti. İnsanın doğarken yaşlanmaya başladığını ifade eden Dr. Atlı, " İnsanın yaşlanması yaşadığı sürece devam eder. Ancak iki kişi aynı şekilde yaşlanmaz. Hatta aynı kişinin organları bile aynı anda yaşlanmaz" diye konuştu. Dr. Atlı, önce damar sisteminin yaşlanmaya başladığını da sözlerine ekledi.

BEN NASIL YAŞLANACAĞIM?

Yaşlanmanın durdurulamayacağını kaydeden Dr. Atlı, "Yaşlanma durdurulamaz ama yavaşlatılabilir. Yaşlanmanın hızını ve şeklini genetik belirliyor. “Bu nedenle ‘Ben nasıl yaşlanacağım?’ sorusunun yanıtını anneniz ve babanız şeklinde verebiliriz" dedi. Dr. Atlı, yaşlanmanın yavaşlatılabilmesi için genetik faktörler dışında kalan dış etkenlerin düzeltilmesi gerektiğini aktaran Dr. Atlı, "Sağlıklı beslenmeye özen gösterilmeli. Sigaradan uzak durulmalı. Kilo kontrol altında tutulmalı. Sebze ve meyve tüketimi arttırılmalı. Kemik üretiminden korunmak için tuz tüketimi azaltılmalı" ifadesini kullandı.

EMEKLİLİK ÇOK PASİF GEÇİYOR

Yaşlıların sorunları hakkında bilgi veren Doç. Dr. Mustafa Cankurtaran da yaşlıların en önemli sorunlarından birinin uyku olduğunu belirtti. Dr. Cankurtaran, "Yaşlıların gündüz 10 dakika uyuması gece uyumasını engelliyor" diye konuştu. Bu sorunun önlenebilmesi için gündüz uykusundan vazgeçilmesi ve sürekli bir şeylerle meşgul olunmasını tavsiye etti. Dr. Cankurtaran, "Emeklilik pasif geçiriliyor. Bu durum da depresyona neden oluyor. Araştırmalar her 10 yaşlıdan birinin depresyona girdiğini gösteriyor. Bu sorunların önüne geçilmesi için beyin meşgul olmalı" diye konuştu.

Münevver ÇAKIRTAŞ

Manşetler

DUYURU-4