Günümüzde Amerikalı araştırmacılar; patalojik yaşlanma sürecinin önüne geçebilmek için tüm hızlarıyla çalışmalarına devam ediyor. Bilim adamları; yaşlanma mekanizmalarıyla ilgili yeni veriler bularak, uzun bir yaşama sahip olmak için neler yapılması gerektiği konusunda bilimsel gerçeklere ulaşmaya çalışıyorlar.
ENFLAMASYONA BAĞLI HASAR
Vücudumuz yaşlanma sürecinde, her geçen gün biraz daha hasara uğramaktadır. Yaşlılık sürecini birçok iç ve dış etken de tetiklemektedir. Kronik enflamasyon da (canlı dokunun her türlü etkene verdiği hücresel, sıvısal ve damarsal yanıtlar) bu etkenlerden biridir. Yaşlanmayla birlikte artan enflamasyon nedeniyle; kandaki sitokinler (hayvan ve bitki hücrelerince üretilen, hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptid grubu), moleküler deformasyona sebep olabilmektedir. Ayrıca bu sitokinler, beyin hücrelerinde ve damar arterlerinde de hasara neden olmaktadırlar. Kalp krizi, kalp yetmezliği, kanser ve Alzheimer gibi rahatsızlıklar, kronik enflamasyonun bir sonucudur. Yaşlanma süreci; uygulanabilecek anti-inflamatuvar bir kürle biraz daha uzatılabilmektedir. Bunun için önerilen besinler ve alınması gereken günlük miktarları ise şöyle:
Balık yağı: 1400 mg. EPA ve 1000 mg. DHA
Kurkumin: 400-800 mg.
DHEA: 15-50 mg.
Bromelain (Ananas): 500-1000 mg. Yaşlanmanın nedenlerinden biri de; glikasyon yani şekerlenmedir. Eskiden diyabeti olanlar doğru tedavi edilemedikleri için daha erken yaşlanır ve ölürlerdi. Şeker; böbrek, göz, sinir ve kan damarlarında önemli hasarlara neden olmaktadır. Yaşla birlikte bu hasar maksimuma çıkmaktadır. Glikasyona bağlı yaşlanmayı önlemek için uygulanması gereken günlük kür ise şöyle:
Karnosin: 1000 mg.
Pyridoksal 5 fosfat: 100 mg.
Benfotiamin: 150 mg.
Krom: 500 mg.
MİTEKONDRİ DESTEĞİ
Araştırmalar; hücrenin yapı taşlarından biri olan mitokondrideki bozuklukların, kalp ve nörolojik problemlere yol açarak yaşlanmayı hızlandırdığını göstermektedir. Mitekondriyi aşağıdaki kürle desteklemek yaşlanmayı geciktirecektir:
Koenzim Q10: 100-200 mg.
Pyrroloquinoline quinone: 10 mg.
Asetil-LCarnitin: 675 mg.
R-Lipoik asit: 150 mg.
HORMONLARIN DENGELENMESİ İÇİN
Vücudumuzdaki hücrelerin senkronizasyonu hormonlar sayesinde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla hormon düzeylerindeki inişler ve çıkışlar; depresyon, osteoporoz, koroner kalp ve damar hastalıkları ile kansere sebep olabilmektedir. Hormon seviyeleri aşağıdaki kürle dengelenebilir:
KADINLAR İÇİN
Pregnenolone naturel progesteron krem: 50-100 mg.
Brokoli ekstresi: 400-800 mg.
Indol-3 karbinol (Lahana, brokoli, karnıbahar özünün içinde bulunur): 80-160 mg.
Apigenin: 25-50 mg.
Kalsiyum D-Glukarat: 200-400 mg.
Vitamin D3: 5000 IU
ERKEKLER İÇİN
DHEA: 25-100 mg.
Pregnenolone: 50-100 mg.
Saw-palmetto: 320 mg.
Isırgan kökü ektresi: 240 mg.
Lignan: 20 mg.
Vitamin D3: 5000 IU
Brokoli: 400- 800 mg.
Indol-3 carbinol: 80-160 mg.
Apigenin: 25-50 mg.
DNA HASARI KANSER NEDENİ
Vücuttaki metilasyon adı verilen enzimatik reaksiyonlar; DNA'nın bakımında ve onarımında çok önemli rol oynamaktadır. DNA'nın hasar görmesi; kanser, karaciğer sorunları ve beyin hücrelerindeki hasarlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Aşağıdaki özel kür, DNA hasarını önleyen sürecin sağlıklı çalışmasında çok faydalı olacaktır:
L-metilfolat (Folik asidin bir formu): 1000 mg.
Pyridoksal 5 fosfat: 500 mg.
Vitamin B-12: 1000 mg.
Trimetilglisin: 500-1000 mg.
S-adenozil-metiyonun: 200-400 mg.
Horse-radish (Bayır turbu)
Ginseng Panax
OMEGA 3 VE KOENZİM Q10 ALIN
Kanser koruyucu bir diyet, yaşlanmayı da her yönden yavaşlatmaktadır. Kırmızı etten kaçınmak, sebze-meyve tüketimini artırmak, toksik gıdalardan ve ortamlarda uzak durmak; hem kanserden korur, hem de uzun bir ömür vaat eder. Genetik olarak kanser riski taşıyanların ise zeytinyağında bol miktarda bulunan Omega 3, Koenzim Q10, ısırgan kökü, folik asit ve resveratrol desteği alması; hem kanserden korunmalarında, hem de yaşlanmanın geciktirilmesinde önemli rol oynamaktadır.
Prof. Dr. ERKAN TOPUZ