ANDAÇ HONGUR - İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Odyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ataş, Türkiye'de yarık dudak ve yarık damak sorunun görülme sıklığının yüzde 1-1,5 olduğunu belirterek, "Çocuk kendi sesini algılama biçiminde başlangıçta yanlış kodlamayı öğrenirse ondan sonra onu düzeltmek çok daha zor oluyor. Ne kadar erken cerrahi yapılır, çocuk kendi sesini doğru bir şekilde kodlamayı öğrenirse konuşma probleminin üstesinden o kadar kolay geliniyor." dedi.
Ahmet Ataş, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, çocuklardaki yarık damak ve yarık dudak sorununun bir arada veya ayrı ayrı görülebildiğini ve sorunun görülme oranlarının birbirine yakın seyrettiğini söyledi.
Çözümün, plastik cerrah, diş hekimi, kulak burun boğaz uzmanı, odyolog ve konuşma terapistinin bir arada yürüttüğü bir çalışmayla sağlandığını anlatan Ataş, uzmanlardan birisinin bile eksik olmasının, süreci olumsuz etkilediğini vurguladı.
Ataş, Türkiye'de yarık damak/dudak sorununun görülme sıklığının küçümsenmeyecek kadar yüksek olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Yarık damak/dudak sorunun görülme sıklığı yüzde 1-1,5 arasında değişiyor. Türkiye'de yılda 1 milyon 300 bin civarında doğum olduğu düşünüldüğünde, yüzde 1 bile çok büyük bir rakama tekabül ediyor. Doğar doğmaz hemen fark edilen bir sıkıntı. Başlangıçta asıl problem yutma, anne sütünü almayla ilgili olarak karşımıza çıkıyor. Konuşma üzerine olan etkisi çocuk 1 yaşına geldikten sonra fark ediliyor. Ağızla burun boşluğunu bir hale getirdiği için ağız içi basıncın artışına engel oluyor. Bu da konuşma sırasında patlayıcı seslerin veya sessiz harflerin bir kısmının çıkmasında ciddi bir güçlük olarak karşımıza çıkıyor."
Ataş, çocuğun 1 yaşına kadarki döneminde genel sağlık durumuna da bakılarak, yutmayla ilgili problemler olmaması ve sonraki aşamada konuşmanın rahat olması için ameliyat edilebildiğine değinirken, "Sendromik bir problem olduğu için sorunları belli bir süre iyi bir takiple giderilebiliyor. Zamanında müdahale edildiğinde, cerrahileri zamanında yapıldığında, sonraki aşamada konuşma terapileri ve yutma terapileriyle gelişim sağlanıyor." dedi.
- "Çocukların fiziksel benlik algısı açısından olumsuz etkisi var"
İyileşmenin daha hızlı olması, ağız içi basıncına dair doğal refleksif alışkanlıkların bir an önce oluşması ve konuşma açısından daha az problemi olması için erken cerrahi müdahalenin öneminin altını çizen Ataş, şunları söyledi:
"Çocuk kendi sesini algılama biçiminde başlangıçta yanlış kodlamayı öğrenirse ondan sonra onu düzeltmek çok daha zor oluyor. Ne kadar erken cerrahi yapılır, çocuk kendi sesini doğru bir şekilde kodlamayı öğrenirse konuşma probleminin üstesinden o kadar kolay geliniyor. Refleksif bir şekilde çıkan birçok ses, zaman içerisinde şekilleniyor. Anne baba ne kadar bilinçli olur ve yönlendirmeleri iyi yapılırsa, çocuk da daha seri bir şekilde doğru konuşmayı öğrenebilme şansını yakalıyor."
Ataş, cerrahinin ardından konuşma terapisine bir an önce başlamak gerektiğinin altını çizerek, "Bizim temel amacımız ilkokul çağına gelinceye kadar çocuğu en azından karşılıklı iletişimi sürdürebilecek veya okul ortamında karşısındaki kişi açısından çok fazla sıkıntı olmayacak hale getirmeye çalışmak. Bunu sağladıktan sonra zaten artık terapiye ihtiyacı kalmıyor, çocuk normal gelişimini sürdürüyor. Önemli olan o geçiş dönemini kurtarabilmek çünkü bu estetik bir problem de aynı zamanda. Çocukların fiziksel benlik algısı açısından da olumsuz bir yığın etkisi var. Bunun ne kadar erken ortadan kaldırabilirsek, çocuğun hem psikolojik hem fiziksel gelişimini o kadar olumlu etkileyebiliriz." diye konuştu.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği rehabilitasyon merkezlerinde çocukların eğitim aldığını anlatan Ataş, "Ameliyattan sonraki dönemde fiziksel yapı düzeldikten sonra birçok şey daha kolay şekilleniyor ama sonuçta hata yapması riski çok yüksek çocuğun. Terapi ve ameliyat olmaması halinde konuşmaların anlaşılması neredeyse imkansız. Erken yakalama, erken rehabilitasyon çok önemli." dedi.
- Ameliyattan sonra konuşma terapisi
Damak ve dudak yarığıyla dünyaya gelen Afşin Elçiçek, 6 aylıkken dudağından, 1 yaşındayken de damağından ameliyat oldu. Şu anda 6 yaşında olan ve ana sınıfına giden Afşin, damağında tekrar açıklık meydana geldiği için de ikinci kez ameliyat edildi.
Anne Gurbet Elçiçek, Afşin'in damak ve dudak yarığı sorunu olan çocukların yüzde 70-80'inde görülen orta kulak iltihabından kaynaklanan işitme kaybı yaşadığını dile getirerek, sesi iç kulağa ileten işitme cihazı kullanmaya başladıktan sonra 2-3 aydır konuşmasının değiştiğini söyledi. Elçiçek, "Cihazı olmayınca konuşması da yoktu. İlk cihazla konuşması iyileşmişti. Şimdi daha iyi." dedi.
Damak ve dudak yarığıyla doğan, 5 yaşındaki Yasin Yazıcı da 7 aylıkken dudak, 1 yaşındayken damak ameliyatı oldu. Ameliyattan 1 yıl sonra konuşma terapisine başlayan Yasin, şu anda fiziksel olarak sorunun izlerini taşımazken, konuşmasında da sorun görülmüyor.